Algı operasyonu
Hüsnü Mahalli: MOSSAD’ın Lübnan’da çok işbirlikçisi ve ajanı var. Hizbullah’ın bulunduğu Lübnan, İsrail için ölüm kalım meselesidir. Tıpkı Suriye gibi. Hariri suikastıyla sıkıştırılmak istenen Suriye Arap Baharı ile toptan yok edilmek istendi. O zaman da herkes “Diktatör Alevi Esad”tan söz ediyordu. Türkiye başta olmak üzere dünya medyası bu yönde yayın yapıyordu. Sonuç ortada!
14 Şubat 2005’te Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri öldürüldüğünde herkes “Esad öldürdü” dedi.
Batı ayaklandı, BM Güvenlik Konseyi acilen toplandı ve Suriye aleyhinde peş peşe kararlar alındı.
1975’te başlayan ve 1990’a kadar devam eden iç savaşı durdurmak için Arap Birliği Örgütü’nün kararıyla Lübnan’da bulunan Suriye ordusu ülkeden çıkarıldı sonra da suikastle ilgili özel bir mahkeme kuruldu.
BOP zirvesinden sekiz ay sonra meydana gelen suikastin ardından İsrail’i ziyaret eden dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rice “Yeni bir Ortadoğu’nun kurulma zamanı gelmiştir” dedi.
Buyurun size küçük bir detay:
O sıra Rice’in sağ kolu olan David Satterfield şu anda ABD’nin Ankara büyükelçisidir.
Batının bastırmasıyla hemen kurulan ve Lübnan yasalarından üstün kılınan Uluslararası Mahkeme işine hızlı başladı.
Suriyeli önemli generalleri sorguladı, Lübnanlı önemli kişileri tutuklattı ve her şeyi “gizli tanıkların” ifadelerine göre yaptı.
Sonra!
Mahkemenin Alman kökenli savcısının İsrail yanlısı olduğu kanıtlandı, istifa etmek zorunda kaldı, hakimlerin bazıları bıraktı ve “Bu işte Esad’ın parmağı yok” denildi.
20 Aralık 2009’da Şam’a giderek Esad’la görüşen Saad Hariri “Babamın öldürülmesi konusunda Suriye’yi suçladığım için özür dilerim” dedi.
Peki konu kapandı mı?
Batı’da tezgah bitmez.
Lübnan’daki kargaşa ve İsrail’in bu ülkeyle ilgili karanlık hesapları konunun gündemde kalması için yeterli bir nedendi.
Suriye olmayınca bu kez hedef tahtasına Hizbullah konuldu.
Yani mahkemeye devam.
Savcılar, hakimler ve görevliler değişti ama tezgah devam etti.
Sonunda mahkeme üç gün önce son kararını verdi:
Suriye ve Hizbullah yönetimlerinin suikastle hiçbir ilişkisi yok.
Ayıp olmasın diye de Mahkeme Hizbullah üyesi olduğunu söylediği bir kişiyi suçlu bulduğunu açıkladı.
Yaklaşık 700 milyon dolara karşın bir kişi.
Çünkü mahkemenin 15 yıllık tüm masraflarını Lübnan devleti karşılamıştı.
Emperyalizm böyle bir şeydir.
Tüm dünya 15 yıl bu hikaye ile oyalandı ve kimse de çıkıp “yahu Lübnan’ın karışmasını isteyen biri varsa o da İsrail’dir” demedi.
Suikastten bir gün sonra Yeni Şafak’ta bu yönde bir yazı yazmıştım.
“Bu denli karmaşık bir suikastı yalnızca İsrail yapabilir” demiştim.
Göreceksiniz ki; gün gelecek ve Beyrut’taki son patlamanın da İsrail işi olduğu kanıtlanacak.
MOSSAD’ın Lübnan’da çok işbirlikçisi ve ajanı var.
Hizbullah’ın bulunduğu Lübnan, İsrail için ölüm kalım meselesidir.
Tıpkı Suriye gibi.
Hariri suikastıyla sıkıştırılmak istenen Suriye Arap Baharı ile toptan yok edilmek istendi.
O zaman da herkes “Diktatör Alevi Esad”tan söz ediyordu.
Türkiye başta olmak üzere dünya medyası bu yönde yayın yapıyordu.
Sonuç!
Ortada!
ÖSO, IŞİD, NUSRA, PYD/YPG ve yüzlerce silahlı grup.
Silahlı ama ‘ılımlı’!
Rusya, Türkiye ve ABD’nin askeri bu ülkede.
Başkaları da var.
Diktatörlük söylemi öylece ortalıkta kalakaldı.
Kafa kesenleri unutsak bile bu sorun 20-30 yıl çözülmez.
Bölgedeki diğer sorunlar gibi.
Her şey AKP’nin ideolojik saplantı ve tercihleri sayesinde.
AKP algı geliştirme ve yerleştirme konusunda çok becerikli.
Neredeyse her gün karşımıza bir algı operasyonuyla çıkıyor.
Yalan dediğiniz “çok büyük yani katmerli olmalı.”!
Vatandaş büyük yalanlara küçük olanlardan çok daha kolay inanıyormuş.
Goebbels böyle buyurmuş.
O öyle demişse herkes inanmak zorunda.
İnanmayanlar kesin vatan hainidir.
O da olmazsa zorla inandırılır.
Hariri suikastında ve Arap Baharı tezgahında olduğu gibi.
Gerçeğin düşmanları bu işi çok iyi beceriyor.
Dışarda ve içerde.
Bu beceri sayesinde Erdoğan, AKP ve Cumhur İttifakı’nın oyu hala % 40’larda.
Bakalım bugün açıklanacak müjdeyle bu oran ne kadar yükselecek?
Muhalefetin ve bazı muhaliflerin dolaylı katkılarını göz ardı edemeyiz.
Şu Biden tiyatrosunda olduğu gibi.
Belki de algı operasyonlarını tersten anlıyorlar!
Herkes her yerde ve sürekli yalan söylüyor.
Hani şu “beyin yıkama” hikayesi.
Bunun için de yoksulluktan dolayı cehalet ve bağnaz dini inançtan dolayı safsatalara teslim olmuş vatandaş gerek.
Memlekette ve bu coğrafyada onlardan çok var.
Etrafınıza bakın.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları