Çelişkili duygular
Hüsnü Mahalli; Ne demiş Sevgili Peygamberimiz: “Bir kötülük (yanlışlık) gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse yüreğinizle, ki bu da imanın en zayıf olanıdır”.
Normalde geç yatarım ama önceki gece erken yatayım dedim, olmadı. Saat 23.30 gibiydi Anadolu Ajansı’nın haberini gördüm.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Portakal hakkında sosyal medyadaki paylaşımlarında ‘yalan ve halkı manipüle etmeye yönelik ifadeler paylaştığı’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş.
Doğal olarak tedirgin oldum çünkü Portakal her an gözaltına alınabilirdi.
Kolay değil, şikayet eden bu ülkenin Cumhurbaşkanı.
Gözaltına alındığım ve Silivri’ye kapatıldığım geceleri anımsadım.
Neyse ki korktuğum olmadı.
Dün de bu konuyla ilgili bir gelişme yaşanmadı ve inşallah yaşanmaz.
Fatih Portakal şu anda cezaevlerinde bulunan onlarca arkadaşımız gibi, yalnızca bir gazetecidir.
İyi bir gazeteci, kamu vicdanının sesidir.
Peki Fatih Portakal ne yapmıştı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü ettiği Tekalif-i Milliye ile ilgili kendi Twitter hesabında bir şeyler yazmıştı.
Yazmayan ya da konuşmayan var mı?
Herkes alkışlamak mı zorunda!
Her konuda olduğu gibi, insanlar yanlış gördüklerine karşı çıkma özgürlüğüne sahiptir.
Ne demiş Sevgili Peygamberimiz:
“Bir kötülük (yanlışlık) gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse yüreğinizle, ki bu da imanın en zayıf olanıdır”.
Elimizle bir şey yapamayacağımıza göre bari konuşup yazalım.
Eleştirmek, hakaret değildir.
Eleştirmek, doğruyu bulmaya yardımcı olur.
İyi niyetle eleştirmek ülke yararınadır.
İnançlı olanlar Sevgili Peygamber’in söylediklerine kulak asmalıdır.
Dönelim Tekalif-i Milliye’ye.
Mustafa Kemal bu yola başvurduğunda ülke işgal altındaydı ve başkent İstanbul’daki Saray işgalcilerle iş birliği yapıyordu.
Yani Mustafa Kemal muhalefetteydi.
Halkın ezici çoğunluğu gibi.
Bunu bilen Mustafa Kemal, halkın yardımını istemiştir.
Üstelik savaş durumundaydı.
Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi.
Tahtta Sultan Reşat, iktidarda İttihad ve Terakki Partisi vardı.
Almanya ve Avusturya’nın yanında yer alan Osmanlı Devleti; İngiltere, Fransa ve Rusya’ya savaş ilan etmiş ve 14 Kasım 1914’te Sultan’ın fetvasıyla cihat ilan etmişti.
Cihat fetvasında, “Bütün Müslümanların mallarıyla ve canlarıyla bu cihada katılmalarının farz olduğu, Müslümanların düşmana karşı birleşmeleri ve cihat fetvasına uymayanların Allah’ın gazabına ve musibetine uğrayacakları hatırlatılıyordu”.
Cihat çağırısına kimin nasıl ve ne kadar uyduğu hikayeleriyle ilgili çok sayıda kitap yazıldı. Ama fetvanın işe yaramadığı ortada çıktı. Çünkü Osmanlı Devleti kısa bir süre sonra yıkılıp dağıldı ve yerine Mustafa Kemal’in Tekalif-i Milliye’siyle yeni bir Cumhuriyet kuruldu.
Tarihi öğrenmek ve tarihten ders almak iyi bir şeydir.
Başkalarından öğrenmek her zaman için bir erdemliktir.
Örnek olarak korona konusunda.
Belediyeler; Saray’dan çok önce bağış kampanyası başlattı, yoksullara yardım dağıttı, sahra hastanelerinin kurulmasını istedi, şehirlerin izole edilmesi ve çok daha sıkı önlemlerin alınmasını önerdi ve son olarak maske zorunluğunu savundu.
Maske deyince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kolonya ve maske hediyesini unutmayalım. Bu konuyla ilgili çok şey yazıldı ve konuşuldu ama ben kolonya ve maskemi dün aldım.
Getiren üç kişi “Cumhurbaşkanın selamı var” dedi.
Şaşırdım ama “Aleykümselam” dedim.
Hediyeyi de almamazlık yapamazdım.
Poşetin içinde ayrıca bir mektup vardı. Mektubun sonunda Erdoğan “Sevgi ve hürmetlerini sunuyor ve sağlıklı sıhhatli bir ömür geçirmemizi Rabbimizden niyaz ediyordu”.
83 milyon vatandaş arasında; adamlar, bu hızla beni bulup Cumhurbaşkanı’nın hediyesini getirdiklerine göre demek ki
“Erdoğan beni seviyor’ diye düşündüm.
Olabilir mi olabilir!
Yanlışları eleştirme hakkım saklı kalmak koşuluyla.
Kanlı Arap Baharı’ından bu yana yaptığım gibi.
Yandaş medya ve troller değil, doğruyu her zaman ben söyledim.
Zordu ama yaptım; bedelini ödedim, ödüyorum ama vicdanım her zaman rahat.
Şu virüsten de kurtulduk mu gel keyfim gel.
Belki o zamana kadar yalnız ve yalnız konuştu ya da yazdı diye içeri atılan tüm gazeteciler, politikacılar ve bu ülkeyi seven herkes dışarı çıkmış olur.
Tekalif-i Milliye yalnızca para toplamak değildir!
ÜYE YORUMLARI
Facebook Yorumları
Sayın Hüsnü bey şahsım adına henüz sizin gibi bir araştırmacıya rast gelmedim sizi takdir ediyorum