Çöktü çökecek

Hüsnü Mahalli: İçerdekiler yetmedi, dünyanın 80 ülkesinden 100 bin ruh hastası Suriye’ye taşındı.

11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünkü Karar gazetesindeki söyleşisinde çok önemli vurgular vardı.

Bana göre bu vurguların en önemlisi ‘Dünyada Siyasal İslam’ın çöküşü’ ile ilgili tespitiydi.

Gül bir anlamda bu çöküşü dolaylı olarak AKP’nin iç ve dış politikalarına bağlıyor.

Gül söylemiyor ama ben net söyleyebilirim:

Bu çöküşün nedeni AKP’nin Arap Baharı sonrasındaki bölge ve özellikle Suriye politikasıdır.

Yani Müslüman Kardeşler ideolojisinden yola çıkan AKP, Osmanlı hayallerine daldı ve sonunda duvara tosladı.

Bunun nedeni çok basit çünkü Arap coğrafyasında ve dünyanın her yerinde bu ideolojilerle kurulan ve sivil ya da silahlı mücadele eden bu parti, örgüt ve oluşumlarda iş yok.

Yok çünkü kuran, finanse eden ve yönlendirenlerde iş yok.

ABD ve Suudi Arabistan.

Baş belası iki ülke.

Dünyanın en bağnaz ve tehlikeli Vahabi mezhepli Suudiler; 70 yılda bu parti, örgüt ve oluşumlara en az 300 milyar dolar para dağıtmıştır.

Bunların çoğunu yakından tanırım.

İki örnek:

1979’da Sovyetler, Afganistan’ı işgal edince; CIA destekli mücahit gruplar işgale karşı savaştı, sonra da birbirlerini boğazlamaya başladı. Bu işten sıkılan CIA gitti ve Taliban’ı kurdurdu; sonra da Kaide dostu Taliban, ABD’ye savaş açtı.

11 Eylül saldırısı oldu, sonra da ABD gidip Afganistan’ı işgal etti ve hâlâ orada.

40 yıllık CIA patentli Siyasal İslam’ın Afganistan macerası devam ediyor ama halk sefalet içinde yoksulluk, cehalet ve dini bağnazlıkla cebelleşiyor ve kısa vadede kurtuluş şansı yok.

İnsanlar, Orta çağ koşullarında yaşıyor.

Gelelim ikinci çöküşe.

2011’de Arap Baharı’nın en cafcaflı gönlerinde “Halk sokaklara döküldü, demokrasi ve özgürlük istedi” denildi.

“Bu bahar değil kanlı bir tezgahtır’ dediğimde, herkes bana kızdı.

Oysa aklınıza gelen ve gelmeyen herkes Suriye’nin üzerine çullanmıştı.

İçerdekiler yetmedi, dünyanın 80 ülkesinden 100 bin ruh hastası Suriye’ye taşındı.

Allah adına Alevi, Şii ve kendilerine karşı olan tüm kafirleri kesmek için.

IŞİD, NUSRA, ÖSO ve benzeri yüzlerce örgüt bunun için kuruldu sonra da hepsi birbirini boğazlamaya başladı.

Sonra da onlara destek veren Arap ve Müslüman ülkeler kavga etti.

Son kale İdlib.

O da çöktü çöküyor.

Silaha sarılan ve her yerde ölüm kusan Siyasal İslam’ın kaçınılmaz sonu.

İyi de AKP neden bu gerçeği anlamak istemiyor?

Neden herkesin terörist dediği NUSRA’cıları korumaya, hatta savunmaya çalışıyor.

Türk askeri neden oralarda şehit düşüyor?

İdlib, Suriye toprağı ve oralardaki militanların tümü Siyasal İslam’ın tornasından üretilmiştir.

Kaçınılmaz olarak yok olacaklardır.

Gelelim Gezi Davası’ndaki iddiaların çöküşüne.

Süreç nasıl işledi bilemem ama ne olursa olsun yargının bağımsızlığına inanmak isterim.

Abdullah Gül’ün “Gezi olaylarıyla gurur duyuyorum” demesi çok önemli ve zamanlama olarak çok ilginç.

Son olarak şu FETÖ’nün siyasi ayağı hikayesi.

Aslında tartışılacak çok fazla bir şey yok.

İktidarda olan hemen hemen herkesin Gülen’i öven videosu, fotoğrafı, konuşması ve demeci vardır.

NOKTA.

Ayrıca bugün FETÖ’ye karşı AKP’nin yanında duran başka partilerden transfer edilen ve eskiden AKP düşmanı olan gazetecilerin de ezici çoğunluğunun Gülen’le ilgili ‘hatıratı’ vardır.

Şimdi hepsi Gülen’e karşı ve neler neler söylemiyorlar.

Başka türlü bir çöküş.

NOKTA.