Domates.. biber.. patlıcan
Hüsnü Mahalli; Muhalefet bağırıp çağırmanın ötesinde hiçbir şey yapmadı, yapmıyor ya da yapamıyor.
Yaklaşık bir aydır Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirilmesi konuşuluyor.
Katar'ın tankı yok ama parası çok.
ABD Ortadoğu'daki tüm askeri operasyonlarını 100 savaş uçağının bulunduğu Katar'daki iki üssünden yönetiyor.
Katarlılar Türkiye'de çok şey satın alıyor ama konumuz o değil.
Konumuz muhalefet istediği kadar bağırıp çağırsın iktidar istediğini yapıyor.
Yani korkutuyor, sindiriyor, içeri atıyor sonra da bildiğini okuyor.
Örneğin 16 yılda istediği tüm yasaları TBMM'den geçirdi sonra da anayasayı değiştirerek TBMM'nin yetkilerini başkana verdi.
Örneğin her şeyi sattı.
1995'te Türkiye'de kamu işletmelerinin sayısı 278 imiş.
Cumhuriyet'in kazanımları.
Özelleştirmelerle birlikte 2000'li yılların başında bu sayı 240'a düşmüş.
AKP döneminde ise devlete ait ya da devletin ortak olduğu yalnız 50 kadar kurum kalmış.
Özelleştirmeden elde edilen gelir yaklaşık 63 milyar dolar.
Nereye gitti bilinmez ama muhalefet bu satışların hiçbirini engelleyemedi.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi unutuldu bile.
Gün gelecek İş Bankası'nın özelleştirilmesi unutulacak.
Yani iktidar yakında bankaya el koyar ve uygun zamanda uygun birilerine satar.
Devletin diğer bankalarını satacağı gibi.
Ekonomik veriler ve iktidarın ekonomi, maliye ve para anlayışı bunu gerektiriyor.
Varlık Fonu bunun için kuruldu.
Yakında her şeyi satmak için.
Muhalefet bağırıp çağırmanın ötesinde hiçbir şey yapmadı, yapmıyor ya da yapamıyor.
16 Nisan referandumu ve 24 Haziran seçimlerinde yapamadığı gibi.
İçerde ve dışarda onlarca sorun var ama CHP bir türlü kendi sorunlarını aşamıyor.
Ana muhalefet lideri olarak Kılıçdaroğlu yerinde ben olsam Müslüman ülke büyükelçileriyle buluşmak yerine atlar Moskova, Tahran, Bağdat ve Şam'a gider OBİT'i oralarda konuşurum.
Adamı sevmem ama Twitter'dan tehdit huyundan vazgeçerse Trump'a kadar uzanırım.
Yaratıcı olmak gerek.
Bir aksiyon herkese iyi gelir.
İYİ Parti'nin ise derdi başka.
Genel Başkan Akşener grupta yaptığı konuşmada herkesi şaşırttı.
‘Cumhurbaşkanlığı makamında kim oturursa otursun ona laf söyletmeyiz. Dil uzatanların dilini, koparmayı biliriz. Sayın Cumhurbaşkanı tehditlere boyun eğmeyiniz. Siz memleketimize göz dikenlere karşı dik durup ayağa kalkın yeter. Bizi Türk düşmanlarının gözünü oymaya hazır bir şekilde yanınızda bulacaksınız'.
Memleketimize göz diken yok ama Mehter sesini duyar gibiyim.
Trump olmaz Macron olur.
Düşman aradın mı her yerde var.
HDP'nin durumu çok daha ilginç.
Önceki gün Andımız'la ilgili yasa teklifinin reddedilmesi için AKP, HDP ile işbirliği yaptı ama CHP'yi ‘İhanetle suçluyor'.
PKK ve HDP Haziran 2015'e kadar AKP'nin dost ve müttefikiydi.
CHP bu konuda bile beceriksiz.
CHP hep savunmada.
CHP bu işlerin bağırıp çağırmakla olmayacağını anlamıyor ya da anlamak istemiyor.
CHP ve diğer muhalif parti, örgüt ve oluşumlar ne derse desin AKP istediği her şeyi yapacak.
Zaten yapmadığı çok az şey kaldı.
Muhaliflerin ise hiç.
Korkudan mı bilinmez ama daha çok moralsizlikten.
Biraz da umutsuzluk ve çaresizlikten.
Nedeni 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran seçimlerinde yaşanan travmalar.
Devlet gücüyle bu haliyle muhalefetin yarışacağı 31 Mart'a kadar atlatılır mı bilinmez ama vıdı vıdı konuşmakla bu iş olmaz.
Herkes her gün her saat istediği kadar AKP'lilerin yaptıklarını konuşsun, yazsın ya da sinirden çıldırsın işe yaramaz.
Atalarımız ‘Ağlamayana mama yok' demiş ama ağlayana nasihat bile yok.
Arap Baharı'ndan bu yana hep bunu söylüyorum.
Bayanlar ve Baylar;
Domates, biber ve patlıcan hikayeleriyle hiçbir yere varılmaz.
İyi kızartma olabilir ama İş Bankası kurtulmaz.
Anlayın artık sırada İnönü ve Atatürk var.
Yani Cumhuriyet.
Siz kızmaya devam edin.
Düdüklü tencere misali patlamaya az kaldı.
‘Muhalifim' diyenlere bu yakışır.
Gemisini yürüten kaptan gemi batarsa herkes cin ya da şeytan.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları