Hüsnü Mahalli: Direksiyonda kim olursa olsun araba devrilmekten kurtulamaz.
Erdoğan yarın yemin ederek yeni dönemin ilk Cumhurbaşkanı olacak.
Yeni anayasaya göre ülkenin tek hakimi artık Erdoğan.
Devlet, toplum, politika, ekonomi, din ve aklınıza gelen her şey Erdoğan’ın istemleri doğrultusunda şekillenecek.
Siz istediğiniz kadar konuşun ya da yazın HİÇBİR İŞE yaramaz.
Her gün sizi çıldırtacak, sinir sisteminizi bozacak hatta kalp krizi geçirtecek onlarca haber okuyacak ya da duyacaksınız ama HİÇBİR ŞEY yapamayacaksınız.
CHP tartışmalarında olduğu gibi.
CHP bildik CHP.
Şanzımanı dağılmış ve rot balans ayarı bozulmuş.
Direksiyonda kim olursa olsun araba devrilmekten kurtulamaz.
Önce İnce’nin Kılıçdaroğlu’na karşı tavrının etik olmadığını ve AĞIR VEFASIZLIK örneği oluşturduğunu söyleyelim.
Başkanlık seçiminde İnce çok çalıştı ama aldığı oyla partinin aldığı oyu karşılaştırması anlamsız. Rakamlara farklı anlamlar yüklemek fizik öğretmenine yakışmaz. Çatı aday ‘EKMEK-DİN’ İhsanoğlu bile % 38.5 oy almıştı.
CHP’de bir sorun olduğu kesin. Örgütlerle merkez yönetimi arasında çok ciddi kopukluk var. Bu yönetim ve yönetimin politik anlayış ve tercihleriyle CHP hiçbir yere gidemiyor gidemez. Yönetimin tutum, davranış ve ideolojisinde değişim kaçınılmaz. Ancak bu değişim sevimsiz söylemler, karanlık tartışma ve yanıtı olmayan birçok sorunun sorulduğu ortam ve koşullarda olmaz olmamalıdır.
Oportünizm ve lümpenlik kötü bir şey.
Bu tartışma ve kavga sürdükçe parti büyük zarar görür ve CHP’ye gönül vermiş milyonların geleceğe ve yaşama dair tüm umutları yok olur.
Diyelim tartışma kısa sürdü ve İnce Genel Başkan oldu. Bu durumda Kılıçdaroğlu’ndan yana il ve ilçe örgütlerine rağmen İnce partiyi nasıl toparlayacak. İnce hemen şimdi CHP’yi nasıl bir parti yapacağını ve iktidara nasıl taşıyacağını herkese anlatmalı.
Örneğin şimdiye kadar kendisinden hiç duymadığımız solcu, demokratik solcu, devrimci, merkez solcu, ortanın solu, liberal demokrat ya da benzeri tanımları kullanabilir.
Ya da ‘HDP ile ittifak kurup oyumuzu % 40’a çıkaracağım’ diyebilir.
Ya da yalnızca Cuma’ları değil her gün camiye gidip oruç tutarak muhafazakar-milliyetçi merkez sağ kitlenin gönlünü almak için Saadet ve İYİ Parti ile birleşme projesini anlatabilir. Ya da hiçbirimizin bilmediği bir ideoloji, politika ve pratikle karşımıza çıkar, herkesi heyecanlandırır ve iktidara doğru yürüyerek herkesi arkasından sürükler.
Moral bozmak istemem ama ben böyle bir olasılık görmüyorum. Bu yapısıyla CHP’nin başına kim gelirse gelsin partinin ve dolayısıyla Türkiye’nin kurtuluşu için mucize gerek.
Belediye seçimleri için aday belirleme sürecinde CHP daha da karışacak. Böyle bir CHP İzmir’i bile kaybedebilir. Son seçim sonuçları haritasına baktığınızda durumun ne denli dramatik olduğu ortada. Böyle giderse CHP’liler sandığa bile gitmez.
Son seçimde CHP’ye oy verenlerin % 65 kadarı üniversite mezunu.
Yani her şeyin farkında ama çaresiz.
AKP seçmeni gibi.
O da çaresiz Erdoğan ve AKP’ye oy veriyor.
En az % 60’ı ilkokul düzeyinde.
Ama bu detayların artık önemi yok.
Erdoğan devlet başkanı olmuş ve tek başına ülkeyi yönetecek.
Hem de AKP’nin aldığı % 42.5 oy oranıyla.
Devlet Bahçeli eski söylemlerini hatırlar AKP’nin karşısına geçerse Erdoğan’ın işi zorlaşır.
Böyle hesap yaparak iktidar olmak isteyen İnce ya da Kılıçdaroğlu’nun işi daha zor.
Mehmet Ali Çelebi ‘Sandıkların % 99’una hakimiz’ demişti.
Bu işleri kontrol etmek için kurulan ve seçim gecesi ortadan kaybolan Adil Seçim Platformu yöneticisi Onursal Adıgüzel seçimden üç gün sonra ‘sistemimiz çalışmadı’ demişti.
Son noktayı Barış Yarkadaş koydu. Ona göre ‘seçimlerde CHP 50 bin sandıktan veri alamamış ve oyların % 25’ini kontrol edememiş.’
Bülent Tezcan ‘Yalan’ dedi.
Tek kelimeyle:
‘Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet’.
24 Haziran seçimi, öncesi ve sonrasıyla ilgili ortalıkta onlarca komplo teorisi dolaşıyor.
Her zaman olduğu gibi.
5 Nisan 1946’da Amerikan Zırhlısı Missouri’nin İstanbul ziyaretinden bu yana.
Çoğu da gerçek olduk.