Haydi barışalım
Hüsnü Mahalli; Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçekleri hatırlayıp barışma kararını verdiğinde bu iş çok kolay. Semerkand’a kadar gitmek yerine Bodrum çok daha yakındır ve her iki liderin orada ortak anıları vardır.
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi üç gün önce büyük olasılıkla talimatla yazdığı yazıda “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay ziyareti, hafta başında yapılan AK Parti MKYK toplantısında da gündem oluyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Semerkant’ta Esed’le görüşeceğine dair haberler olduğu hatırlatılarak, “Erdoğan ile Esed görüşecek mi?” diye soruyorlar. Çavuşoğlu, “Esad Şanghay beşlisine gelmiyor. Böyle bir davet de yok” diyor. Tabii Esed gelmiyorsa o zaman görüşme de olmayacak demektir. Zaten zirve başladı, Esed yok. Böyle bir görüşme de yapılmayacak. Ancak Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yanıtından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü alıyor ve şu tarihi açıklamayı yapıyor, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esed’le ilgili değerlendirmeleri sürüyor. Suriye iç savaşının başladığı günden bu yana Erdoğan’ın Esed konusunda yaptığı en çarpıcı değerlendirme diyebilirsiniz. Aynen aktarıyorum: “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Ama o oralara gelemez. Onun yüzünden, onun tutumundan dolayı Suriye bölünmek üzere. O kendi iktidarını korumak için muhaliflerle savaşa tutuştu. Kendi iktidarını korumayı tercih etti. Kendi kontrol ettiği alanları korumayı düşündü. Ama büyük toprakları koruyamadı” diyor. Erdoğan ikinci kez, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dedikten sonra şöyle devam ediyor, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Bunları yüzüne karşı söylerdim. Biz o zaman kendisine ‘Bak, böyle yaparsanız Suriye bölünür’ dedik. O muhalifler için bunlar kalabalık ama silahları yok diye düşündü. Bizim uyarılarımızı dikkate almadı. Ama oraya Amerika’nın, Rusya’nın gireceğini düşünmedi. Kendi iktidar alanını korumayı tercih etti ama Suriye’nin topraklarını koruyamadı’ diye konuşuyor” diye yazdı.
Daha önce olduğu gibi yandaş medyada çıkan buna benzer haber ve yorumlar doğal olarak içeride olduğu kadar dışarda da ilgi görüyor. Arap medyasında manşetlere taşınan Selvi’nin haberinde Erdoğan’ın son bölümde Esad’la ilgili söylediklerine yer verilmiyor. Oysa yazının önemli olan bu bölümüydü çünkü bu bölümde Erdoğan’ın aslında değişmediği görülüyor çünkü Esad’a yönelik bildik söylemlerini tekrarlıyor. Örneğin Erdoğan ‘Biz o zaman kendisine ‘Bak, böyle yaparsanız Suriye bölünür’ dedik.
Erdoğan; ‘silahları yok’ dediği muhaliflere her türlü silahın ‘Türkiye ve müttefiği Körfez ve batılı ülkeler tarafından verildiğini unutuyor ya da herkesin unutmasını istiyor ama Katar’ın eski Başbakanı Hamed Bin Casim her canı sıkıldığında çıkıyor ve gerçekleri anlatarak ‘her şeyi Türkiye üzerinden yapıyorduk” diyor.
Casim’in hatta Sedat Peker’in söylediklerini unutsak bile Erdoğan’ın ‘muhalifler’ dediği militanlar savaşın ilk günlerinde ÖSO benzeri onlarca hatta yüzlerce grup kurmuştu. Eylül 2019’da Ankara’da toplanan bu gruplar Suriye Milli Ordusu adı altında birleşerek TSK’nın Suriye kolu gibi savaşmaya devam etmişti. SMO’nun maaş dahil tüm ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanmaktadır.
Gelelim Erdoğan’ın ikinci vurgusuna…
‘Esad Suriye topraklarını koruyamadı’ diyor.
Bunun nedeni de AKP yönetiminde Ankara’nın ideolojik söylem ve davranışlarıdır.
2011 öncesinde Suriye’de hiçbir güvenlik sorunu olmadığı gibi OSÖ, IŞİD, NUSRA, PYD, YPG ve benzeri hiçbir örgüt ya da grup yoktu. Esad yani Suriye devleti ‘Suriye topraklarını korumak için’ yaklaşık yüz ülke tarafından desteklenen en az 300 bin teröriste karşı savaştı ve savaşıyor. Bu kadar terörist yetmeyince dünyanın dört bir yanından bir o kadar ruh hastası, sapık ve katil Suriye’ye taşındı. Yine Bin Casim’e göre ‘her şey Türkiye üzerinden yapıldı’.
Yüz ülke tarafından desteklenen 600 bin ‘ılımlı-radikal’ teröriste karşı savaşan Suriye’nin toprağını koruması için birden çok mucize gerekiyordu ve bir çoğu gerçekleşti çünkü bugün ülkenin yaklaşık yüzde yetmişi devletin kontrolü altında. Geriye kalan bölgelerin yüzde dokuzu TSK ve TSK’nın Suriye kolu SMO’nun kontrolü altında. Yani ‘Esad Suriye topraklarını koruyamadı’ diyen Erdoğan’ın kontrolü altında.
Geri kalan ise Erdoğan’ın stratejik müttefiği ABD ve onun destek verdiği PYD, YPG ve PKK’nın işgali altında.
Özetle olay budur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçekleri hatırlayıp barışma kararını verdiğinde bu iş çok kolay. Semerkand’a kadar gitmek yerine Bodrum çok daha yakındır ve her iki liderin orada ortak anıları vardır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları