Irak’ta bir Papa
Hüsnü Mahalli: Mezopotamya uygarlıklarının beşiği sayılan ve tüm dinlerle ilgili çok sayıda tarih hikayelerinin yaşandığı Irak, Papa’nın gezisiyle artı bir önem kazanabilir.
Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis Irak’ta.
Ziyaretin anlam ve önemini kavramak için gezinin programına bakmalı.
Gezinin ilk günü olarak Cuma’yı seçen Papa dün de Şiiler’in kutsal mekanı Necef’e giderek en üst düzey Dini Lider Sistani’yi mütevazi evinde ziyaret etti.
Sistani dolaylı da olan “Hıristiyan Batı’yı başta Filistin olmak üzere bölgedeki tüm insanlık dramlarından sorumlu tutarak Papa’dan bunlara açık ve net tavır almasını” istedi.
Sistani’den sonra Nasıriye’ye giden Papa, İbrahim Peygamber’in doğduğu Ur’u ziyaret ederek dinsel bir etkinliğe katıldı ve “Acı çeken Suriye ve bölge halkları için” barış çağrısı yaptı.
Bugün de Erbil’e giderek farklı kesimlerin temsilcileriyle görüşecek olan Papa aynı gün Haziran 2014’de işgal edilen Musul’a ve bölgede bulunan ve halkı hala Arami dilini konuşan Hıristiyan bir köye gidecek sonra tekrar Erbil’e dönecek.
Bulunduğu her yerde sembolik anlamı olan tarihi kiliseleri ziyaret eden ve edecek olan Papa korona ve terör tehditlerine rağmen ziyaretini iptal etmemiş ve Irak’a verdiği önemi göstermeye çalışmıştır.
Peki nedir bu önem?
Papa Francis Milenyum’da (Şubat 2000’de) Irak’ı ziyaret etmek isteyen ancak Batı’nın baskıları sonucu (Saddam dönemi) bu ziyareti gerçekleştiremeyen Papa II Jean Paul’un hayalini gerçekleştirmiş oldu.
Gittiği her yerde barış içinde birlikte yaşamanın önemini vurgulayan Papa Francis Irak’taki Hıristiyanlar’a moral vermeye çalışmaktadır.
2003 Amerikan işgali öncesinde Asuri, Kildani ve Süryani kökenli Hıristiyanlar’ın sayısı 1.5 milyon civarındaydı.
İşgal sırasında ve sonrasında Irak’da yaşanan kanlı çatışmaların korkusuyla çok sayıda Hıristiyan ülkeden kaçınca bu sayı 300 bine geriledi. Haziran 2014’de IŞİD’in Musul ve diğer kentleri işgal etmesi, tarihi kiliseleri yakıp yıkması ve Hıristiyanları hedef almasıyla şimdi bu sayı 150 bin civarında.
Dini lider Sistani’nin Şiilere “Hıristiyanları koruyun ve Musul’u IŞİD’ten kurtarın” çağrısını yerine getiren yüzbinlerce Şii milis (Haşdi Şaabi) olmasaydı bugün belki de bu ülkede hiçbir Hıristiyan kalmayacaktı. Çünkü Suriye’de olduğu gibi Kaide, IŞİD, NUSRA ve benzeri ruh hastası örgütlerin hedefine Alevi ve Şiiler’den sonra Hıristiyanlar vardı.
Ama Hıristiyan Batılı ülkeler Haçlı zamanlarında olduğu gibi Doğu’nun Hıristiyanları’na hiçbir zaman sahip çıkmamış ve onları yok etmeye çalışan ya da kaçmaya zorlayan ruh hastalarına destek vermiştir.
Şubat 2018’da BAE’i ziyaret ederek “Dinlerarası Diyalog” vurgusu yapan Papa Francis, El-Ezher Şeyhi Ahmet El-Tayyip’le buluşarak Sünni İslam alemine mesaj verdiği hatırlanırsa şimdi de Sistani buluşmasıyla nüfusunun çoğunluğu Şii olan Irak ziyaretiyle komşu İran ve dünya Şiileri’ni önemsediğini göstermeye çalışmaktadır.
Hıristiyanlıkta 12 Havari Şii’likte 12 İmam.
Kasım 2018 ve Ocak 2020’de Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih’le Vatikan’da bir araya gelen Papa “Bana İbrahim Peygamber’in sülalesinden olduğumu hissettirecek Irak vatandaşlığı vereceğini umuyorum” diyerek Ur’a verdiği önemi anlatmaya çalışmıştır.
İsrail’le BAE ve Bahreyn’i buluşturan Trump da imzalanan anlaşmalara “Abraham Barış Anlaşması” adını vermişti.
Mezopotamya uygarlıklarının beşiği sayılan ve tüm dinlerle ilgili çok sayıda tarih hikayelerinin yaşandığı Irak, Papa’nın gezisiyle artı bir önem kazanabilir.
Farklı mezhepleriyle Hıristiyan ABD ve Avrupa ülkelerinin Şii İran’la barışma çabalarıyla Papa’nın ziyareti ilk Hıristiyan dinin doğduğu ve ilk Hıristiyan toplulukların yaşadığı topraklara barış getirir mi bilinmez ama biz yine de Papa’nın “İyi niyet ve samimiyetine” inanmak isteriz.
Bu coğrafya ihanet içindeki kendi yönetimleri sayesinde Batılı Hıristiyan ülkelerden çok çekti ve çekmektedir.
Hepsi olmasa da çoğunun tek derdi “Ben Yahudilerin dinsel ve ebedi devletiyim” diyen İsrail.
Gelelim konumuzun Türkiye bağlantısına.
Kasım 2014’de Türkiye’yi ve elbette Ayasofya ve Fener Rum Patrikhane’yi ziyaret eden Papa Ayasofya’nın tekrar cami yapılmasından sonra (Temmuz 2020) Uluslararası Deniz Günü etkinliğinde “Deniz; düşüncelerimle beni biraz uzaklara, İstanbul’a götürüyor. Ayasofya’yı düşünüyorum, çok üzgünüm” diye konuşmuştu.
Ama öncesinde AKP’nin ideolojik söylem ve eylemlerinden dolayı Batı’nın Türkiye ilişkileri zaten bozulmaya başlamıştı.
Sonrası için bahaneler bulmak çok kolay.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları