Kimden yanayız

Hüsnü Mahalli; Anlaşılan Obama’nın yardımcısı ve şimdiki Başkan Biden Cidde toplantısıyla BOP ve Arap Baharı tiyatrosunda senaryo ve kostüm değişikliğine gitmeyi planlıyor. Becerikli olduğunu kanıtlayan baş rolü kapar. Geri kalanlar figüran.

Dün ABD ve kendisinin İsrail’e verdiği önemi anlata anlata bitiremeyen Başkan Biden “katil” dediği Suudi Bin Selman’ın misafiri olarak bugün Cidde’de. Önce Kral Selman ve ülkenin gerçek hakimi oğlu Muhammed’le oturup konuşacak sonra Körfez ülkesi Suudi Arabistan, Umman, BAE, Kuveyt, Bahreyn ve Katar’ın sultan, kral, emir ve başkanlarıyla bir araya gelecek.

Paranın gözü kör olsun.

Adam hem para dilenecek hem de bu ülkelerin petrol ve doğal gazını Avrupa’ya götürmeye çalışacak.

Adam hem bunamış hem de oğlu Hunter ve kızı Ashley’nin medyaya yansıyan sapkınlık, fuhuş, uyuşturucu ve yolsuzluk hikayeleriyle başı belada. Böyle giderse yakında görevden alınır ve yerine yardımcısı Kamala Harris başkan yapılır.

Ukrayna savaşıyla Avrupa’yı batıran ve dün “Ben gerçek bir Siyonisttim” diyen Biden ABD’yi batmaktan kurtarmaya, Körfez ülkelerinin liderleriyle Mısır, Ürdün ve Irak’ı topluca İsrail’le müttefik yapmaya sonra da hepsiyle İran’a karşı yeni bir cephe oluşturmaya çalışıyor.

Peki Türkiye kimden yana?

NATO Zirvesi öncesinde Erdoğan’ı telefonla arayan ve Zirve’de oturup onunla konuşan Biden’ın Türkiye’yi önemsediğini sanmıyorum. Bu da normal çünkü Erdoğan; ‘terörist devlet’ dediği İsrail’le, ‘15 Temmuz darbesinin finansörü’ dediği Bin Zayid’le, ‘Kaşıkçı’nın katili’ dediği Bin Selman’la ve ‘darbeci’ dediği Sisi ile barışmış ve son olarak İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişine onay vermişti.

Erdoğan’ın Putin’le ‘flörtü’ ve İran’a yönelik yaptırımlara katılmaması ABD’nin umurunda değil.

Yazılıp çizilenlere bakmayın.

ABD istese Erdoğan yönetiminde Türkiye’ye çok daha farklı davranırdı.

Ne diyordu Trump ve yardımcısı Pence “Akıllı ol yoksa ekonomini mahvederiz”.

Cidde’de nasıl bir sonuç çıkar henüz belli değil ama Tahran’da Erdoğan’ın işi zor. 19 Temmuz’da Putin ve Reisi ile ikili ve üçlü olarak bir araya gelecek olan Erdoğan’ın en sıkıntılı konusu Suriye.

Her iki ülke Esad’ın stratejik müttefiği ve Erdoğan’ın Suriye politikasından rahatsız. Rahatsız olmayanlar ise Biden ve Cidde’de topladığı Arap liderler ve İsrail.

Her nedense kimse “Erdoğan’ı da çağıralım Cidde’ye” demedi. Biden ise lütfedip bölgenin en önemli ülkesi Türkiye’ye uğramayı bile düşünmedi.

Oysa Ocak 2009’da Beyaz Saray’ın patronu olan Obama 5 Nisan’da ilk Müslüman ülke olarak Türkiye’yi ziyaret etmiş ve TBMM’de yaptığı konuşmada İslam vurgusu yapmıştı.

4 Haziran’da Suudi Arabistan’da kralın nişanını alan Obama Kahire Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada demokrasiyi anlatıp durmuştu.

Türkiye’de İslam, Suudi Arabistan’da nişan ve Mısır’da demokrasi.

Hepsi “Arap Baharı”na hazırlık için.

Kurnazca bir tezgah.

Anlaşılan Obama’nın yardımcısı ve şimdiki Başkan Biden Cidde toplantısıyla BOP ve Arap Baharı tiyatrosunda senaryo ve kostüm değişikliğine gitmeyi planlıyor.

Becerikli olduğunu kanıtlayan baş rolü kapar.

Geri kalanlar figüran.

Daha bir yıl öncesine kadar bu coğrafyada herkes herkesle kavgalı iken şimdi herkes ve birlikte İsrail’in hizmetinde. Ayıp olmasın diye “İsrail’in gönlünü almaya çalışıyor” diyelim.

Ankara’nın işi çok zor.

Ülkenin içinde bulunduğu korkunç ekonomik ve mali sıkıntılar, sosyo-psikolojik sonuçları çok ağır olan siyasal kavga ve gerginlikler ve toplumun sürüklenmek istendiği cehaletin egemen olduğu vasat yaşam biçimi Türkiye’nin işini daha da zorlaştırıyor ve zorlaştıracaktır.

Bu durum AKP’nin umurunda değil ama ilginç olan AKP’ye oy veren insanların AKP tarafından getirildikleri duruma tepki göstermemesidir.

Peki ne zamana kadar?

İçeride kimsenin umurunda değil ama dışarıda işler çok karışık ve Türkiye her an zor durumda kalabilir.

Hep söylüyorum:

Göreceli bazı kazanımlar yaklaşan tehlikeyi öteleyebilir ama yaklaşan büyük kasırganın önünü kesemez.