Ölmek var dönmek yok

Hüsnü Mahalli; İçeride işine gelmediği zaman Anayasa Mahkemesi kararlarına “saygım yok” diyebilen bir iktidar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala, Demirtaş ve HDP’li eski vekillerle ilgili karar ve tavsiyelerine uymaması Türkiye’nin hukuk anlayışını gölgelemektedir.

Cumartesi günü Eskişehir’de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yatıyorlar kalkıyorlar Kavala Kavala… Kavala dediğin Soros’un Türkiye şubesi. 10 büyükelçi onun için Dışişleri Bakanlığı’na geliyor. Bu nasıl terbiyesizliktir, siz burayı neresi zannediyorsunuz ya? Burası Türkiye, Türkiye. Burası bir kabile devleti değil, anlı şanlı Türkiye. Burada Dışişleri’ne gelip de talimat veremezsiniz. Ben Dışişleri Bakanıma talimatı verdim, ne yapması gerektiğini söyledim. Bunların bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini halledeceksiniz
dedim. Türkiye’yi anlayacaksınız, bileceksiniz. Anlamadığınız gün terk edeceksiniz” dedi.

Erdoğan’ın talimatını henüz yerine getirmeyen bakanlığın Erdoğan’ın yeni bir talimatıyla hareket edeceği bilinmektedir.

Erdoğan’ın nasıl bir talimat vereceği ya da geri adım atıp atmayacağı henüz belli değilken bütün dünya bu konunun nasıl sonuçlanacağını merak edip duruyor.

Kolay değil Erdoğan, müttefiği on ülkeye kafa tutuyor:

ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda.

Hem de bu ay sonu İtalya’da toplanacak olan ve ABD, Fransa, Almanya ve Kanada liderlerinin katılacağı G-20 zirvesinden önce. Üstelik NewYork’da Erdoğan’la görüşmeyen Başkan Biden’ın bu zirve sırasında Erdoğan’la buluşacağı söylenmişti.

Tam da iki ülke arasında ilişkilerin bir çok nedenden dolayı giderek gerginleştiği bir sırada.

Peki Erdoğan neden ve neye kızıyor!

Erdoğan’a göre Osman Kavala namı-değer “George Soros’un Türkiye şubesi”.

CHP uzun zamandır Erdoğan’ın Soros’la fotoğraflarını paylaşıyor. Fotoğraflardan üç kez buluştukları anlaşılıyor.

Başka!

Erdoğan’a göre büyükelçiler “Bağımsız Türk yargısına saygısızlık etmişler” .

CHP; Trump tehdidinden sonra Erdoğan’ın Ekim 2018’de Rahip Brunson’u serbest bıraktırdığını hatırlatıyor ve gazeteci Deniz Yücel’in benzer şekilde Merkel’in telefonuyla Şubat 2018’de hapisten çıkıp özel uçakla Almanya’ya uçtuğunu anlatıp duruyor.

Erdoğan “terör ve casuslukla” suçladığı Brunson ve Yücel için “Ben iktidarda olduğum sürece serbest kalmayacaklardır” demişti.

Gerçi bu hikaye biraz daha farklı ve karmaşık ama batıda bir çok çevre Erdoğan’ın Brunson ve Yücel olayında olduğu gibi elçiler konusunda da geri adım atacağını söylüyor.

Başkaları da bunca gürültüden sonradan Erdoğan’ın dosyayı kapatmasının kolay olmayacağını vurguluyor.

Her iki görüşün kendine göre gerekçeleri var ama ABD başta olmak üzere on batılı ülkeyle kavga etmenin Türkiye’ye maliyeti fazlasıyla kabarık olur.

Tam da Ankara’nın içeride, bölgesinde ve uluslararası ilişkilerinin büyük bölümünde başının belada olduğu sırada.

Geri adım atma konusunda niyetinin olup olmadığı bilinmez ama Erdoğan’ın işi oldukça zor.

Hamasetle ve yandaş medyanın palavralarıyla Erdoğan %30 civarında olan kitlesini kontrol altında tutabilir ama Türkiye kontrolden çıkıyor.

Altına imza attığı uluslararası sözleşmelere uymayan bir Ankara’nın herkesle inatlaşarak bir yere varması imkansız değilse çok çok zor.

Her şey bir tiyatro değilse bu işin sonunda NATO’dan çıkmak ya da çıkarılmak da var.

İçeride işine gelmediği zaman Anayasa Mahkemesi kararlarına “saygım yok” diyebilen bir iktidar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala, Demirtaş ve HDP’li eski vekillerle ilgili karar ve tavsiyelerine uymaması Türkiye’nin hukuk anlayışını gölgelemektedir.

Hukukun olmadığı ülkelerde ekonomi ve maliye başta olmak üzere kurumlara olması gereken güven sarsılır hatta biter.

Hukuk ve güvenin sarsıldığı ülkelere kimsenin saygısı kalmaz.

Saygı duyulmayan ülkeler zamanla “muz cumhuriyetine” dönüşür.

Allah korusun.