loading
close
SON DAKİKALAR

Saray mı dediniz!

Hüsnü Mahalli
Tarih: 12.03.2019
Kaynak: Hüsnü Mahalli-Korkusuz

Hüsnü Mahalli: Rusya, saraylarıyla ünlü ama ne yazık ki Kremlin’i yalnızca dışardan görebildim.

Birçok bölgesel ve uluslararası toplantıya katıldığım için çok liderle karşılaştım, tanıştım ya da söyleşi yaptım. Dolaysıyla bazılarını yakından tanıma fırsatım oldu, bazılarının da sarayını gördüm.
Örneğin, Saddam ve oğlu Uday’ın onlarca sarayı vardı. Saddam’la ilk buluşmam Kasım 1978’deydi.
Bağdat’ta iki saat dolaştırıldıktan sonra hurma ağaçlarının arasından geçtik, sonra da saray karşımıza çıktı.
Dicle Nehri’nin ortasında muhteşem bir yapıydı.
Saraylarında kristali çok seven Saddam’la daha sonra üç kez karşılaştık.
Amerikalılar 19 Nisan 2003’te Bağdat’ı işgal ettiklerinde, komuta merkezini sarayların birinde kurdular. Bu saraylardan bazıları geçen yıl özelleştirildi. Biri Özel Amerikan Üniversitesi’ne verildi, bir diğeri akıl hastanesi yapılacakmış.
İşgalden hemen sonra Celal Talabani’nin adamları bu saray ve köşklerin bazılarına el koymuştu.
2004’de Bağdat’a gittiğimde, söylemeden beni bu köşklerin birinde misafir etmişlerdi. Tavan dahil banyonun her tarafı kristallerle kaplanmış bazı yerlerde de çıplak kadın siluetleri yerleştirilmişti.
Saddam asıldı, işgalden önce iki damadını öldürdü. Amerikalılar da 2003’te iki oğlunu öldürdü.
Kaddafi’nin hiçbir sarayı yoktu.
Mübarek, Bin Ali, Yemenli Ali Abdullah Salih ve Cezayirli Bu Taflika’nın sarayları idare eder.
Haydar Aliyev ve oğlu İlham’ın sarayı çok havalı.
Rusya, saraylarıyla ünlü ama ne yazık ki Kremlin’i yalnızca dışardan görebildim.
Fransız Elysee Sarayı’nın bahçesine girdim.
Beşar Esad’ın sarayı çok eski ama o şehir içindeki evinde kalıyor.
Körfez’in sultan, kral ve emirleri, saray konusunda kendi aralarında yarışıyorlar.
Daha çok İstanbul’da yaptırdıkları altın varaklı koltuklar ve avizeleri çok severler.
Bir seferinde arabayla Almanya’dan dönerken Romanya’dan geçmiştim. O gün (25 Aralık 1989) Çavuşesku kurşuna dizilmiş ve halk olağanüstü muhteşem sarayını basarken ben de oradaydım.
Sarayın içi ve dışı muhteşemdi.
28 yıl aradan sonra saray geçen yıl müze olarak açıldı.
2006’da Şah’ın Tahran’daki sarayını gezmiştim ama itiraf edeyim, hiç de havalı değildi.
Başka birçok lideri tanıdım ve saraylarını gördüm.
Bazı liderlerin ilginç hikayelerini bazen kendilerinden, başka zaman çevrelerinden öğrendim.
Bazılarının ilginç kişilik ve karakteri var.
Şimdi diyeceksiniz ki nereden çıktı bu saray hikayeleri?
Anlatayım.
Geçen hafta Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un Başkan Trump’la buluşunca orada görev yapmış eski diplomat arkadaşım arayıp anlattı:
‘Kim’in 17 sarayı, yalnız kendisinin gittiği bir ada, saraylarında özel sinema salonları ve golf sahaları, çok pahalı yarış atları, tümü özel zırhlı ve özellikle Mercedes marka 100 kadar özel yapım otomobili var. İnanmayacaksın ama ata binmeyi, basket oynamayı ve güvercin beslemeyi çok sever. Yabancı istihbarat örgütleri hastalığını araştırır korkusuyla gittiği her yere özel tuvaletini de yanında götürür. Ha bu arada çok güvendiği adamlarına pahalı hediyeler ve yüksek maaşlar vermeyi ve özel üretim Mercedes araba almayı çok sever. Bir işçinin yıllık gelirinin bin dolar olduğu ülkede gülmek Başkan Kim’in emriyle yasak ve hiç kimse başkanı eleştiremez. Koreliler kendi ülkelerinin dışında hiçbir televizyonu seyredemez ve gazetesini okuyamaz. Çünkü dış bağlantılı internet yok.’
Dostum; Kim’in muhaliflerinden nasıl kurtulduğunu, hiç kimseye söz hakkı tanımadığını ve herkesi nasıl korkuttuğunu da anlatınca, ‘Boş ver! Dünyada onun gibi çok lider var’ diyerek konuyu tekrar saraylara getirmeye çalıştım.
Elbette liderler tarih boyunca sultan, kral, emir, imparator ve benzerleri fors ve ihtişamı çok sevmiş.
Hasan Sabbah’ın Alamut Sarayı, en afilisi.
Ama sarayları sevmeyenler de var.
Özellikle çağımız Avrupa’sında.
Örneğin Merkel, başbakan olmadan önce oturduğu evde kalıyor.
30 Kasım’da Arjantin’e giderken uçağı arıza yapan Merkel, tarifeli bir uçakla yoluna devam etti.
Bazı Avrupalı liderlerin özel uçağı bile yok.
Bazı Avrupalı cumhurbaşkanı ya da başbakanlarının koruması yok.
Bazıları da bisikletle ofisine gider.
Bu zevk meselesi, ayakkabı köselesi değil.
Hepsi bu kadar!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları