loading
close
SON DAKİKALAR

Şehit olmak

Hüsnü Mahalli
Tarih: 17.04.2020
Kaynak: Hüsnü Mahalli - Korkusuz

Hüsnü Mahalli; Tartışmanın bir anlamı yok ama şehadet yüce bir mertebe olmasına rağmen bütün ülkeler camileri kapatmış durumda. Müslümanlar’ın en kutsal mekanı Kabe bile ibadete kapalı. Kimse de Kabe ya da camilere gidip “bırakın beni şehit olmak istiyorum” deyip girmeye yeltenmiyor.

Kanlı Arap Baharı sonrasında Türkiye dahil dünyanın dört bir yanından en az iki yüz bin ruh hastası Suriye ve Irak’a geçerek IŞİD, NUSRA ve benzeri örgütlere katıldı.

Amaçları İslam Devleti’ni kurmaktı.

Başlangıçta başarılı da oldular.

Bu uğurda ölerek şehit olmak istiyorlardı.

Onlara yol gösteren binlerce fetva verildi.

Fetvaları duyanlar “canı ve malıyla Allah yolunda cihad” yolunda önlerine çıkan herkesi ortadan kaldırmaya başladılar.

Şiiler, Aleviler, Ezidiler, solcular, laikler, liberaller ve kendilerine karşı olan Hıristiyanlar.

Kafalar kesildi, kadınlara tecavüz edildi, işkence yapıldı ve her davranış, eylem ve söylemde nefret kusuldu.

Her şey “Allah adına” yapıldı.

Son on yılda herkes her şeyi gördü ama çoğumuz çok şeyi unuttu.

“Şehit olanlar şehit oldu” kalan sağlar ABD ve İsrail’in.

“Şehit olanların” hiçbiri ABD ve İsrail’e karşı bir tek eylemde bulunmadı.

Sıkıştıklarında ABD ve İsrail askerleri onlara yardımcı oldu.

“Şehit olanlar” şimdi nerede kaç Huri ile birlikte bilinmez ama Hurilere kavuşmak için patlayıcı yüklü kamyonlara binerek intihar saldırılarında ölenlerin eylem öncesinde binlerce videosunu gördüm.

Çoğu Hurilerine kavuşmak için cennete gideceğine inanıyordu.

Kendi dindaşı insanları öldürerek.

Bir seferinde Şam’daydım ve ilkokul önünde kendini havaya uçuran ruh hastası, 43 çocuğun ölümüne neden olmuştu.

Zavallı coğrafyamızın acılı kaderi.

Son yirmi yılda Afganistan, Somali, Irak, Suriye, Libya, Yemen ve bölgenin diğer ülkelerinde en az üç milyon Müslüman öldü, bir o kadarı sakat kaldı ve inanılmaz acılar yaşandı.

Din uğruna.

Yoksulluk ve cehaletle.

Arap Baharı başlangıcında ortak fetvalarla ortak hareket eden ülke iktidarları şimdi birbirine düşman.

Ortak düşman koronaya karşı ortak mücadele etmek onlara göre değil.

Ama Türkiye, Mısır ve bu ülkelerin bazılarında şehadet tartışması da eksik olmuyor.

Koronadan ölenler şehit sayılır mı sayılmaz mı?

Elbette diğer dinlerde de şehadet kavramı var.

Yahudiler’de Kiduş Hashem ve Hıristiyanlar’da Martur kavramı var ama çok dar çevrenin dışında hiç kimse bu kavramı korona ile ilgili çerçevede tartışmıyor.

Bir tek İslamcılar.

Tartışmanın bir anlamı yok ama şehadet yüce bir mertebe olmasına rağmen bütün ülkeler camileri kapatmış durumda.

Müslümanlar’ın en kutsal mekanı Kabe bile ibadete kapalı.

Kimse de Kabe ya da camilere gidip “bırakın beni şehit olmak istiyorum” deyip girmeye yeltenmiyor.

Derin bir konu!

Ama yine de bazıları safsatanın kuyusundan kendini kurtaramıyor.

Birçok İslamcı sosyal medya hesabında gördüm.

Meğer koronadan sonra batıda ve özellikle İtalya ve İspanya’da çok sayıda Hıristiyan Müslüman olmuş çünkü Arap ve Müslüman ülkelerinde koronadan dolayı ölenlerin sayısı çok azmış.

“Demek ki Allah Müslümanlar’ı seviyor”.

“Çünkü bu ülkelerin insanları Müslüman”

“Müslüman ülkelerde ölenlerin çoğu da büyük ihtimalle mazbut Müslüman değildir”

Hikaye böyle uzayıp gidiyor.

Yoksulluk ve cehalet.

Bu coğrafyada son yirmi yılda üç milyon Müslüman ölmüş ya da öldürülmüş hiç kimsenin umurunda değil ama üç beş Hıristiyan Müslüman olmuş diye sevinenler var.

Bu nasıl bir mantık?

Müslüman ülkelerin ve bu ülkelerde yaşayan 1.5 milyar Müslüman’ın içinde bulunduğu durumu gören yok mu?

Yukarıda özetlemeye çalıştığım safsataları dillendirenler kendilerinin içinde bulunduğu sefaleti görmüyor mu?

Varsa bu Türkiye’den bunlara katılanlar kendi ülkelerinin durumunu görmüyor mu!

Yoksa “Hıristiyan Batı bizi kıskanıyor” moduna devam mı!

O zaman adamlar çatlasın da patlasın!

Korona bize vız gelir!

Onlar düşünsün.

Biz ölürsek şehit onlar ölürse Niyazi!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları