Senaryo yazmak kolay ama
Hüsnü Mahalli; Peker olayı nasıl gelişir ve Ankara bu konuda şimdi ne yapıyor elbette bilinmez ama Mabhuh olayında olduğu gibi zamanı gelince her şey en ince detayına kadar yazılır ve anlatılır.
Sedat Peker pazar sabahı ortalıkta görünmeyince herkes kendine göre bir senaryo yazdı.
Hiçbiri ilgimi çekmemişti çünkü bu işlerin öyle kolay olmayacağını bilirim.
Özellikle bizim gibi ülkelerde.
Örneğin Peker’in olduğu söylenen BAE’de.
Buyurun size gerçek bir hikaye.
Hamas’ın önemli adamlarından biri olan Mahmud El-Mabhuh 19 Ocak 2010’da Dubai’nin lüks otellerinden Rotana’da ölü bulunmuştu.
Şam’da yaşıyordu ve İran’dan Suriye’ye oradan Mısır ve Sudan üzerinden Gazze’ye silah kaçırma işinden sorumluydu.
Mabhuh’un peşine düşen Mossad 8 Kasım 2009’da Dubai’de onu zehirledi ancak kurtuldu.
MOSSAD 1997’de de Hamas lideri Halid Meşal’i Ürdün’ün başkenti Amman’da zehirlemişti ancak Başkan Clinton devreye girince son anda panzehiri Ürdün Kralı Hüseyin’e göndermişti.
Mabhuh’dan kurtulmayı yeniden planlayan Mossad bu kez işi şansa bırakmak istememiş ve bu iş için yeni bir ekip kurarak Dubai’ye göndermişti.
Ekipte beşi kadın 27 kişi vardı ve bunların 12’si İngiliz, 6’sı İrlanda, 4’ü Avusturalya, 4’ü Fransa ve 1’i Almanya pasaportu ile Zürih, Roma, Paris, Frankfurt, Milano, Düsseldorf ve Hong Kongo’dan Dubai’ye gelmişti.
Daha sonra Dubai polisinin yayınladığı görüntülerle aslında kesin polisiye bir dizi bile çekilebilirdi.
Çünkü pasaportların hepsi sağlamdı ve ilgili ülkelerle İsrail arasında bir krize neden olmuştu. Çünkü İsrail kendi yöntemleriyle bu pasaportları elde etmişti ama konu kısa bir süre sonra kapanmıştı.
Sonuçta ekip odaya girmiş, Mabhuh’ı elektrik şoku ile bayıltmış ve zehirledikten sonra yastıkla boğmuştu.
Olay yirmi dakika sürmüştü ama her saniyesi heyecan doluydu.
Tam bir Hollywood filmi.
Dönemin Emniyet Müdürü Dahi Halfan sonraki açıklamalarında bazı yerli ajanların Mossad ekibine yardım ettiğini anlatmış ama Hamas Halfan ve ekibini suçlamıştı.
Emekli olan ve halen ülkesinde etkinliğini sürdüren Halfan’ın Erdoğan’dan hiç hoşlanmadığı ve Türkiye karşıtı bir çok pis işte olduğu yazılıp çizilecekti.
Sedat Peker olayında olup olmadığı henüz belli değil ama BAE’ın İsrail ile işbirliği içinde olduğunu bilmeyen yok.
15 Eylül 2020’de Beyaz Saray’da İsrail ile barış anlaşması imzalayan BAE’nın uzun süredir Mossad ile ilişki içinde olduğu ve İsrail’den teknolojik destek aldığı bilinmektedir.
1971’de bağımsız olan bu ülke iç ve dış güvenliğini daha çok İngiliz Mİ6 istihbarat örgütüne emanet etmiştir.
Biraz da İsrail azıcık da Pakistan’la paslaşır.
Elbette CİA her zaman devrede.
Bu ilişkilerin Sedat Peker olayı içinde olup olmadığını söylemek elbette imkansız ama bu olayın da çok kolay bir hikaye olduğunu söylemek çok zor.
Peker olayı nasıl gelişir ve Ankara bu konuda şimdi ne yapıyor elbette bilinmez ama Mabhuh olayında olduğu gibi zamanı gelince her şey en ince detayına kadar yazılır ve anlatılır.
Peker’le Mabhuh konuları farklıdır ama bu tür hikayeler her zaman çok karışıktır ve bir o kadar ilginçtir.
Çünkü Peker çok şey biliyor, anlattıkları ve anlatacakları herkesin ilgisini çekiyor ve doğruysa adam BAE’de.
BAE’nın da Erdoğan’ın düşmanı olduğu ve her yerde Türkiye’nin karşısında durduğunu bilmeyen yok.
Suriye, Libya, Irak, Somali, Kıbrıs, Yunanistan, Ermenistan, Fransa ve Ankara’nın ilgi alanı içinde olan her yerde Abu Dabi var.
Abu Dabi’nin ilişki içinde olduğu tüm bu ülkeler doğal olarak Sedat Peker hikayesiyle ilgileniyorlardır.
En az ABD, İsrail, Mısır, İran ve hatta Rusya kadar.
Çünkü Peker, Zarrab kadar olmasa da çok şey biliyor.
En az bir zamanlar devlette herkesi dinleyen Fetö’cular kadar.
Esas konu ise Peker’in kendini nerede konumlandırdığıdır.
Onu da yakında anlarız.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları