Sırada Kazakistan mı var!

Hüsnü Mahalli; Ankara’nın düşman bellediği BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır ile barışma çabası belki de bunun içindir. Bizde aksiyon, macera ve heyecan bitmez. Önemli olan ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaktır.

Afganistan savaşı ile Sovyetler Birliği’ni dağıtan ABD ve müttefikleri sonraki yıllarda Rusya’yı da rahat bırakmadılar.

Soros’un renki devrimleriyle Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan ve son olarak Beyaz Rusya üzerinden Moskova’yı sıkıştırabileceklerini hesaplayan batı bu arada Çeçenistan’ı da ayaklandırmıştı.

Sonuç:

Rusya; Çeçenistan ayaklanmasını bastırdı, Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya bölgelerine el koydu, Ukrayna’yı ikiye böldü ve Kırım Yarımadası’nı kendine kattı sonra da Karabağ savaşını bahane ederek askerini bölgede yerleştirdi.

Batı bu kez Kazakistan’da ortaya çıktı.

Rusya için en tehlikeli ve asla göz aradı edemeyeceği bir coğrafyada.

Kazakistan’ın Rusya ile ortak sınırı yedi bin kilometre. Bir kargaşa durumunda dünyada hiçbir ülke bu sınırı kontrol edemez.

Örneğin Kazakistan’da bir iç savaş durumundan yararlanabilecek IŞİD ve benzeri oluşumlar bu sınırdan sızarak Rusya’yı ve hatta Çin’i (sınır 1500 km) perişan edebilir.

Ayrıca yüzölçümü 2 milyon 725 bin kilometrekare olan Kazakistan’ın toplam değeri 12-14 trilyon dolar yeraltı zenginliklerine sahip olduğu hesaplanıyor.

Uranyum, kobalt, çinko, magnezyum, bakır, demir, kurşun, altın, elmas, petrol, doğal gaz, kömür…

Kazakistan’ın diğer komşuları ise Özbekistan (2200 km), Türkmenistan (380 km) ve Kırgızistan (1200 km) ve bu dört ülke eski adıyla Rusya’nın ‘arka bahçesi’.

Hiçbirinde zerre kadar demokrasi yok ama hepsinde akıl almaz yolsuzlukların her türlüsü var.

Azerbaycan’da olduğu gibi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Özal “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası” sloganıyla “Buralar bizim de arka bahçemiz” demişti.

O günden sonra Ankara bu ülkelere özel ilgi göstermiş ve her alanda işbirliğini geliştirmeye çalışmıştır ve çalışmaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak 12 Kasım’da bu ülke liderlerini İstanbul’da toplayarak Ankara’nın bölgeye olan ilgisini yeniden ve herkese hatırlatmıştı.

Tam da ABD ve NATO’nun Rusya’yı Ukrayna ve Karadeniz’de sıkıştırmaya çalıştığı bir zamanda.

Tam da Ankara’nın Taliban yönetiminde Afganistan’a olan siyasi, askeri ve dini ilgisinin yoğunlaştığı dönemde.

Tam da Ankara’nın Suriye, Libya ve Kafkaslar’da Moskova ile bozuştuğu bir sırada.

Ankara’nın Moskova ile bozuşması ABD ve NATO’cuları mutlu ediyor.

ABD ve NATO’cular Sovyetler Birliği ve komünizm döneminde olduğu gibi Ankara’yı Moskova’ya karşı kışkırtmanın peşinde…

Zor olmasa gerek.

Tarih boyunca Ruslarla Türkler 16 kez savaşmış, Orta Asya ve Kafkaslardaki devletlerin halkları Türk kökenli ve bu halklarla Rusya arasında da tarihten gelen bir çok siyasi, sosyal ve kültürel sorunlar var.

Kışkırtmak çok kolay.

Bunu bilen Putin hızlı davrandı.

Putin’in kararlılığında herkese bir mesaj var.

BOP çerçevesinde ve “Arap Baharı” sürecinde Türkiye’ye önemli görevler yükleyen ABD ve müttefikleri Kazakistan’da ‘Türk Baharı’nın provasına kalkıştılar.

Ankara’nın düşman bellediği BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır ile barışma çabası belki de bunun içindir.

Bizde aksiyon, macera ve heyecan bitmez.

Önemli olan ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaktır.