Suriye yeni bitti Yunanistan verelim
Hüsnü Mahalli; Yunanlıların Türkiye ile savaşmayı düşündüklerini sanmıyorum. AKP iktidarının Yunanistan hesapları Suriye’ye benzemez.
Dört aydır Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye’nin kuzeyine yönelik olası operasyonla ilgili ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ deyip duruyor. Rusya, ABD, batılı ve Arap ülkelerinin karşı çıkmasıyla bu operasyondan şimdilik vazgeçtiği anlaşılan Erdoğan bu kez ‘ansızın’ı Yunanistan’a söyledi.
Kendisine oy veren kitleleri dinsel ve milliyetçi söylemlerle motive edebileceğini bilen Erdoğan’ın Yunanistan tercihi belki de çok daha etkili olabilir. Çünkü Yunanistan konusu Türk halkının ezici çoğunluğu için milli bir davadır ama vatandaşların %70’i AKP iktidarının Suriye politikasına karşıdır. Benzer şekilde toplumun büyük bölümü PKK gerekçesiyle Irak’a yönelik operasyonlara destek verirken tersi bir oranla vatandaşların AKP iktidarının Libya macerasına karşı olduğu bilinmektedir. Bu durumda seçim sürecinde gerginlik politikası izleyecek olan AKP iktidarının Suriye, Libya, Irak ya da Yunanistan arasında tercih yapması gerekecektir. Ben olsam Yunanistan’ı seçerim çünkü toplumun ezici çoğunluğu ya da iktidarın savaş söylemlerine inananların tümü yanımda olur. Büyük olasılıkla AKP iktidarı da böyle yapardı ama Yunanistan Arap ülkesi değil ve Suriye, Libya ve Irak olaylarında olduğu gibi Ankara’nın muhatabı iş birlikçi Arap iktidarları değil ABD, AB ve NATO olacaktır.
Yandaş medyanın süper zeka uzman ve azmanlarına göre ‘Türkiye hepsiyle baş edebilir’ ama ortada karmaşık bir durum var. Türkiye; Yunanistan gibi bir NATO üyesi ve her şeye rağmen ABD’nin 75 yıllık stratejik müttefiğidir. Üstelik ABD ve NATO’nun Türkiye topraklarında onlarca üs, tesis ve dinleme istasyonu bulunmakta ve İncirlikte 50 kadar atom bombası var.
Kıt zekalılar “Atom bombaları bize vız gelir” diyecektir ama propagandası yapılan milli ve yerli pasaportları basan makinelerin yerli ve milli olmadığını ve kağıdın ithal olduğunu bilmeyeceklerdir.
Biraz da Yunanistan’a bakalım.
Türkiye gibi bu ülkede de önümüzdeki yıl (temmuz) seçimler var ve Başbakan Miçotakis’e heyecan gerek. Mayısta Washington’a giderek Kongre’de konuşan ve en az otuz kez ayakta alkışlanan Miçotakis Ankara ile gerginliğinde önce ABD’ye sonra da üyesi olduğu AB’ye güvenmektedir.
Bu ülkelerin tümünün Rus Kilisesi’ne başkaldıran Ortodoks Yunanistan’a ve Kıbrıslı Rumlara ihtiyacı var. Bunun dışında Ankara’nın bölge ülkeleriyle kavgasını fırsata çeviren Atina; AB üyesi Kıbrıslı Rumları da yanına alarak BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail’le ittifaklar kurmayı başarmıştır. Belki de bunun için Erdoğan söylemediğini bırakmadığı BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır yönetimleriyle barışma yoluna gitmiştir.
Özetle Yunanistan’la gerginlik ve kavgadan bir şey çıkmaz.
Daha doğrusu ABD, AB ve NATO var olan koşullarda ikinci bir Kıbrıs olayına izin vermez ama kalleş batının da işi belli olmaz.
Kissinger’ın itirafıyla 1974 Kıbrıs çıkartmasına göz yuman ABD benzer hesaplar uğruna ‘kontrollü’ bir Türkiye-Yunanistan kapışmasına izin verebilir.
Türkiye’yi Suriye, Libya ve PKK gerekçesiyle Irak bataklığına sürükleyenler hiç çekinmeden benzer oyunu Ege’de de oynayabilir.
Suriye’de mezhepsel dürtülerle hareket eden Ankara; Ege’de dini, milli ve tarihsel öğeleri ön plana çıkarabilir.
Döneriz hep birlikte 1453’e.
Öncesi de var ama Yunanlılarla Türklerin kavga etmesi için çok sayıda gerekçe var.
Yunanlıların Türkiye ile savaşmayı düşündüklerini sanmıyorum.
AKP iktidarının Yunanistan hesapları Suriye’ye benzemez.
Batı Trakya’da Türk kökenli Müslümanlar var ama onların hiçbiri IŞİD, NUSRA ve benzeri çetelerin kafasında değil ve olamaz. Benzeri şekilde istihbarat örgütlerinin Suriye’ye taşıdığı üç yüz bin ruh hastası ve katili bulmak artık çok zor.
Suriye’den Libya’ya 15 bin kadar paralı asker taşınabilir ama bunların Ege’ye taşınmasına hiç kimse izin vermez.
Müslüman Kardeşler’in modası da geçti.
Yunanistan gerginliği heyecanlı bir aksiyonun ötesine geçmeyecektir.
Erdoğan, “Davos benim için bitmiştir” dedi ama İsrail Cumhurbaşkanı’nı Ankara’da krallar gibi karşıladı.
Suudi, BAE ve Mısır çuvallamalarını anlatmanın bir anlamı yok.
23 Mayıs’ta “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok” diyen Erdoğan ‘bir gece ansızın’ derken belki de kendisinin her an Atina’ya gidebileceğini ima etmiştir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları