Takiye
Hüsnü Mahalli: Rahmetli Erbakan başta olmak üzere bu partilerin hemen hemen tüm lider ve yöneticilerini yakından tanıdım.
-Partimiz; insanı özgür bir varlık olarak tanımlar. Bireysel ve toplumsal özgürleşmeyi esas kabul eder.
-Partimiz; insanın doğuştan var olan; dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez ve ertelenemez hakları olduğunu savunur.
-Partimiz; demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmamak kaydıyla, hiçbir bahane ile temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunacak düzenleme yapılamayacağını ve oylama konusu olamayacağını savunur.
-Partimiz; demokrat ve interaktif bir liderlik anlayışını esas alır.
-Partimiz; her türlü işkenceye ve insan onuruyla bağdaşmayan cezalara karşıdır.
-Partimiz; anayasa, uluslararası bildirgeler ve sözleşmelerle kabul edilmiş insan haklarının takipçisi ve savunucusu olmayı taahhüt eder.
-Partimiz; din ve vicdan, düşünce ve ifade, girişim özgürlüğü ve örgütlenme hakkını vazgeçilemez ilkeler olarak her zeminde savunur; din olgusunu toplumu ayrıştıran bir unsur olarak değil, birleştirici, bütünleştirici bir güç olarak görür.
-Partimiz; hukukun üstünlüğünü savunur ve hukuku, toplum olarak bir arada yaşamamızın ortak güvencelerinden kabul eder.
-Partimiz; yargının tarafsızlığını ve tam bağımsızlığını savunur.
-Partimiz; tarafsız ve bağımsız yargıyı, insan haklarının güvencesi ve hukuk devletinin en önemli göstergesi kabul eder.
-Partimiz; adaleti, sadece yargısal faaliyetlerin isabetliliği ile ulaşılabilecek bir erdem olarak değil; birey, toplum ve devlet hayatı ile ilgili bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken ideal bir hedef olarak görür.
-Partimiz; şeffaf, katılımcı, çoğulcu ve temsili bir demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesini savunur.
-Partimiz; demokratik toplum olmayı, bir arada yaşayabilmemizin teminatı olarak görür.
-Partimiz; demokrasiyi bir siyaset tarzı, yönetim ve denetim biçimi olarak görür.
-Partimiz; tüzüğü, programı, söylemleri ile ilkeli bir siyaseti hedefler.
-Partimiz; ilkeli, dürüst ve ahlaki bir siyaset anlayışı ile faaliyet göstermeyi taahhüt eder.
-Partimiz; evrensel standartlara, ulusal değerlere, geleneklere ve bilgiye dayalı bir siyaset tarzını benimser.
-Partimiz; toplum mutabakatına dayalı yeni bir anayasanın oluşturulmasını savunur.
-Partimiz; parlementoyu millet iradesinin en üst temsil kurumu olarak görür ve gözetir.
-Partimiz; hak, adalet ve özgürlükleri merkez alan bir hukuk devletini savunur.
-Partimiz; birey-devlet ilişkilerinde güven esasına dayalı olarak birey haklarının korunmasını savunur.
-Partimiz; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinden yanadır.
-Partimiz; bütün kurumlarıyla devletin, demokratik bir biçimde yeniden yapılanmasını benimser.
-Partimiz; kamusal alanda yapılacak görevlendirmelerde; adalet, ehliyet, liyakat ve güven esasına göre davranmayı esas kabul eder. Yetki kullanımlarında partizanlığı ve her türlü ayrımcılığı reddeder.
-Partimizin laiklik anlayışına göre; devletin, inançlar, felsefi düşüncelere ve kanaatler karşısındaki tarafsızlığının bir sonucu olarak laiklik, aynı zamanda toplumsal bir barış ilkesidir.
-Partimizin laiklik anlayışına göre, din ve vicdan özgürlüğü esastır.
Merak etmeyin parti kurmadım.
Bunlar benim de hazır bulunduğum 15 Ağustos 2001’de Afyon’da yapılan AKP kuruluş toplantısında açıklanan parti programından alınan başlıklar.
MSP, Refah, Fazilet, Saadet ve son olarak AKP’yi çok yakından takip eden bir gazeteciyim.
Rahmetli Erbakan başta olmak üzere bu partilerin hemen hemen tüm lider ve yöneticilerini yakından tanıdım.
AKP kurulduktan sonra Erdoğan ile röportaj yapan ilk gazeteciydim.
2011’e kadar her şey normal gibi görünüyordu.
Önce BOP sonra Kanlı Arap Baharı AKP’nin gerçek kimliğini ortaya koydu.
Sonrası malum.
Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Yaşar Yakış, İdris Naim Şahin ve çok sayıda eski AKP’li bugün artık rahatsız, huzursuz, tedirgin ve endişeli.
Arada bir konuşmanın dışında hiç kimse bir şey yapmıyor ve yapamıyor.
2001 AKP’si artık yok ve yukarda saydıklarımın tersini yapıyor.
‘Takiye’ diyeceğim ama hafif kalır.
AKP içerde ve dışarda çok tehlikeli politika izliyor.
Bedelini Türkiye ve bu ülkede yaşayan herkes ödüyor.
23 Haziran’da demokrasi kazanmazsa AKP’den her şey beklenir.
23 Haziran’da İstanbul’da bir belediye başkanı seçilecek ama gerçekte AKP’nin geleceğine karar verilecek.
İmamoğlu kazanırsa kendi kimliğini kaybetmiş AKP’nin sonu yaklaşır.
İmamoğlu kaybederse, ki şimdilik böyle bir olasılık görünmüyor, herkesin AKP’den çekeceği var.
Tercih sizin.
Biraz da gerçek AKP’lilerin!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları