Tiyatro
Hüsnü Mahalli: Katar Emiri Temim’in barıştırma çabalarına rağmen Sisi şimdilik Erdoğan’a yanaşmıyor.
Sisi’nin 3 Temmuz 2013’de İslamcı Muhammed Mursi’yi devirmesi ve BAE’nın Suudi Arabistan ile birlikte Kahire’ye destek vermesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok kızdırmıştı.
Erdoğan; “Arap Baharı” sürecinde Müslüman Kardeşlere büyük umutlar bağlamıştı.
Haziran 2017’de Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır, Erdoğan’ın müttefiği Katar’la ilişkilerini kesince kızgınlık doruğa çıktı. Çıktığı için de Erdoğan El-Sani ailesini korumak için Türk askerini Katar’a yollamıştı.
O tarihlerden sonra BAE; her yerde Türkiye’nin karşısına dikildi.
Yunanistan, Kıbrıs, Fransa ve İsrail ile birlikte.
Sonra bir baktık BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar barışıyor bazıları da İsrail’le flörte başlamış.
Bunun üzerine gizlice yapılan görüşmeler Katar’ın arabuluculuğu açıktan yapılmaya başladı.
BAE’nin Ulusal Güvenlik Sekreteri Tahnun Bin Zayid 18 Ağustos’ta Ankara’ya gelerek Erdoğan’la görüştü. İki hafta sonra (31 Ağustos) BAE Başkanı Muhammed Bin Zayid, Erdoğan’la telefonla görüştü.
Katar Emiri Temim’in barıştırma çabalarına rağmen Sisi şimdilik Erdoğan’a yanaşmıyor.
Bin Zayid’in bu hafta Ankara’da olacağı konuşuluyor.
Ne yüzle!
İslam coğrafyasında siyaset böyle olur.
Her iki taraf birbirine söylemediği laf bırakmamıştı.
Bin Zayid geçen ay telefonla Esad’la görüşmüş ve Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayid’i Şam’a göndererek Esad’a mesaj iletmişti.
“Ya sen gel Abu Dabi’ye ya da ben geleyim Şam’a”.
Oysa Kanlı Arap Baharı sürecinde Suriye’nin perişan edilmesinde yukardan saydığım ülkelerle birlikte BAE önemli rol oynamıştı.
Ne oluyor?
İki olasılık:
1- ABD; her zaman yaptığı gibi İsrail’in çıkarlarını da kollayarak bölge ülkelerini yola getirmeye ve İslam coğrafyasını kendince dizayn etmeye çalışıyor. BOP olmadı HOP HOP.
2- Kanlı Arap Baharı sürecinde hep birlikte yorulan bölge ülkeleri “yeter artık” modunda olabilirler.
Yani bu ülke yönetimleri savaş, gerginlik, kavga ve karanlık işler yerine barış, dostluk, işbirliği ve birlikte kalkınma yolunu tercih eder gibiler.
Ne kadar samimiler henüz belli değil ama AKP yönetiminde Ankara’ın son on yılda izlediği politikalarından vazgeçeceğini sanmıyor.
Özellikle Suriye, Libya, Irak, Kafkaslar, Orta Asya, Balkanlar ve Afrika’da…
Umarım ben yanılırım ama görünen köy kılavuz istemez.
Diyelim ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgede esen rüzgara uyarak herkesle barıştı ve 2011 öncesi politikalarına döndü.
Peki içeride ne yapacak?
Her gün ve her fırsatta CHP, İYİ Parti, HDP, muhalefet ve muhaliflerin tümüne en ağır söylemlerle yüklenen Erdoğan bu tavrından vazgeçer mi?
Mucizeye inananlar için ‘evet’.
Önemli olan Erdoğan’ın böyle bir mucizeye inanmasıdır.
Onu da bilmiyoruz.
Mucize yoksa 10 yıldır yaşadığımız her şey tiyatronun ötesine geçmez.
Çoğu zaman olduğu gibi ABD önce senaryoyu yazıyor sonra da rolleri dağıtıyor.
Becerikli olanlar başrolü kapıyor.
Herkese ‘eş-başkanlık’ verecek hali yol.
İyi de ne zamana kadar?
ABD bilir.
Ben de bilirim ama onun çok parası ve bu parayla satın alabileceği çok adamı var.
Arada kendini satmayan oluyor ama onların çaresine bakılıyor.
Amerikan demokrasisinde ve onun dümen suyunda olanlarda tezgah çok.
Son on yılda yaşadığımız her şeyde olduğu gibi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları