Tarih:
06.11.2012
1915’ten beri ilk kez
Mehveş Evin yazdı, ''Sanılanın aksine Diyarbakır'da da çok güzel şeyler oluyor...
Diyarbakır’ın gergin ve ciddi gündeminin arasında, insana umut veren, güzel gelişmeler de var. Hani bir zamanlar ‘Türkiye’de güzel şeyler de oluyor’ başlığı altında haberler yapılırdı ya... Evet, sanılanın aksine Diyarbakır’da da çok güzel şeyler oluyor.‘Ortadoğu’nun en büyük Ortodoks kilisesi’ olarak kabul edilen Surp Gregos’un çan kulesinin açılışı, bunun en güzel örneği. Açlık grevi yürüyüşü nedeniyle hayli karışık olan cumartesi günü, şehrin tarihi surlarının içinde bulunan kiliseyi ziyaret ettim.
Aslında kilisenin açılışı geçen yıl yapıldı. Hafta sonundaysa çan kulesi açıldı ve ilk kez kilisede yıllar sonra ibadet, hatta bir düğün yapıldı. Eskiden çan çaldığında civardaki tüm köylerden duyulur, “Surp Gregos’un çanı çaldı” denirmiş. 1915’te ‘civardaki minarelerden yüksek’ olduğu gerekçesiyle çan kulesi yıkılmış. Bu nedenle Ermeni cemaati için 97 yıl sonra ilk defa çalan çan sesinin anlamı çok büyüktü.
Yedi horanlı kilise
Yedi horanlı kilise
Kilisenin müthiş bir restorasyon geçirdiğini söylemeliyim... Diyarbakır Ulu Camii ve Balabani Köprüsü’nün de restorasyonunu yapan mimar Zülfikar Halefoğlu üç yıl içinde çalışmaları tamamlamış. Restorasyon, şimdiden pek çok ödül almış.
Kilisenin bahçesinde sergilenen eski fotoğraflara bakınca, tam anlamıyla bir yıkıntıdan bugüne nasıl geldiğine şaşarsınız. Evet, sadece çan kulesi yıkılmamış, sadece ana duvarları ayakta kalacak sekilde harap edilmiş bir kiliseydi Surp Gregos.
Ermeni Kiliseleri Vakfı’ndan Pelin Ayık, eskiden bölgedeki binlerce insanın ibadet ettiği kilisenin önemini söyle anlatıyor: “Kiliselerde genellikle bir ya da iki horan (mihrap) bulunur. Surp Gregos’ta yedi tane horan var. Bu da önemini ve büyüklüğünü gösteriyor.”
Ruhlarına bir mum
Ruhlarına bir mum
Kilisenin bahçesinde, yüzlerce Diyarbakırlı Ermeni buluşup, bir araya gelmenin heyecanını paylaşıyordu. Aralarında,
‘anneannelerinden dinledikleri kilise’de bir mum yakıp dua etmeye gelen birkaç başörtülü kadının olduğunu da duydum. Öyle ya, bazıları öldü, bazıları yerinden edildi, kalanların pek çoğuysa din değiştirmek zorunda kaldı.
Surp Gregos’tan çıktığımda, sivil giyimli fakat ağır silahlı güvenlik güçleri kapıda nöbet bekliyordu. Tamam, Diyarbakır değişti, eskisi gibi değil... Ama yine de azınlıkların kendilerini tam anlamıyla güvende hissetmeleri için henüz çok erken.
Müze değil kilise açılışı
* Kilisenin restorasyonunun üçte birini Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi karşılamış. Ermeni cemaati, geri kalan masrafları üstlenmiş.
Müze değil kilise açılışı
* Kilisenin restorasyonunun üçte birini Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi karşılamış. Ermeni cemaati, geri kalan masrafları üstlenmiş.
* Vakıf, kilisede kafe ve kültür merkezi açmayı planlıyor. Böylelikle hem ziyarete gelenler için hoş bir soluklanma alanı yaratılacak, hem de kilisenin bakım masrafları karşılanacak.
* Surp Gregos, kilise olarak yıllar sonra ibadete açılan ilk Ermeni yapısı. Van’daki Akdamar Kilisesi mesela, müze statüsünde açılmıştı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları