AB raporu çöpü hak etti mi?
Mehveş EvinKusura bakmayın ama bu tepkiler bana sınıfın tembel ve huysuz çocuğunu hatırlatıyor.
Tarih Vakfı'nın düzenlediği "Karikatürlerle Türkiye-AB İlişkileri" sergisinden
AB’nin Türkiye 2012 İlerleme Raporu, medyada çok az yer aldı. Başta hükümet yetkilileri, raporu haksız bularak sert eleştiriler yaptı. Hatta Burhan Kuzu, bir TV programında raporu “çöpe” attı!
Kusura bakmayın ama bu tepkiler bana sınıfın tembel ve huysuz çocuğunu hatırlatıyor. Hem çalışmaz, hazıra konmaya bakar, hem de sınav sonuçları açıklandığında “öğretmen bana taktı” diyerek isyanlara kalkışır.
Ha, AB’nin bu süreçte hataları yok mu, elbette var... Ancak resmin tamamına bakmak lazım. Çünkü AB’ye uyum süreci, başkalarına yaranma projesi değil. Daha adil, daha eşit, daha demokratik, daha şeffaf bir ülkeye dönüşmenin yolu!
Gönül isterdi ki bunu tek başımıza yapabilelim. Ama gördüğünüz gibi olmadı, olamıyor da...
Yüzde 10’a devam!
Rapora tepkiler, daha ziyade Kıbrıs, işkence, yargıdaki sorunlar ve ifade özgürlüğü eleştirilerine odaklandı. Fakat İlerleme Raporu bunlardan ibaret değil! Üzerinde pek durulmayan birkaç başlıktan kısacık alıntılar yapalım.
Bakalım haksız mıymış, yoksa az bile mi yazılmış?
- Parlamento: Artık herkesin sorgulamaktan bile vazgeçtiği % 10’luk seçim barajı, raporda “Avrupa Konseyi üyeleri arasında en yüksek oran” diye yazılmış. İtirazı olan?
- Ayrıca siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finanse edilmesine ilişkin kanunların, Avrupa standartlarıyla uyumlaştırılmasında herhangi bir ilerleme yok...
- Düşünce, din ve vicdan özgürlüğü: Raporda, gayrimüslim cemaatlerle “diyalog” girişimlerinden bahsedilmiş. Ama sonuç olarak tüm gayrimüslim cemaatlerin ve Alevilerin, “yersiz kısıtlamalar”la faaliyet gösterdiği... AİHS ile uyumlu bir hukuki çerçeve oluşturulmadığı, belirtiliyor. Yalan mı?
Çocuğun adı yok
- Çocuk hakları: Çocuklara gelince mangalda kül bırakmayız... Ama çocuklara yönelik şiddetle mücadele, izleme ve önlemeye yönelik etkili bir mekanizma yok! Eğitim, çocuk işçiliği ile mücadele, sağlık, idari kapasite ve koordinasyon dahil, bütün alanlarda çabalar gerektiği raporda yazılı. Buna da mı kızacaksınız?
- Bilgi toplumu ve medya: “İnternet içeriğine ilişkin ifade özgürlüğünü kısıtlayabilecek hükümler ile yayıncılara yönelik yaptırımlar başta olmak üzere, bazı yasal hükümlerin çok geniş biçimde yorumlanması endişe uyandırıyor,” denmiş. “Valla yok öyle bir şey” demeyi ne çok isterdim!
- Anayasa: Komisyon’un çalışmasını takiben sürecin nasıl işleyeceği belirsiz... Şeffaflık konusunda bazı sınırlamalar bulunmaktadır; sivil toplumun Komisyon’a sunduğu görüşler, internetten kaldırıldı veya hiç yayımlanmadı.
Unutmayın ki AB’ye heves eden, başvuran bizdik... Bugün, hala pek çok konuda AB’yi referans gösteriyoruz. Madem öyle, o zaman eleştirileri de göğüsleyebilmemiz lazım. Özeleştiri yapma kültürünün bu kadar zayıf olduğu bir ülkede, bunları kabullenmek zor tabii.
AYRIMCILIK SÜRÜYOR
Raporun kadın haklarıyla ilgili bölümlerinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çabalarına dair gayet olumlu görüşler var. Ama’lar da var tabii...
- Meclis’te “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin kanun” gibi birçok önemli mevzuat kabul edildi. Bununla birlikte, bu kanunlardan hiçbirinin müktesebatla veya Avrupa standartlarıyla gerekli uyumu tamamen sağlanamadı.
- Söz konusu yeni kanun ve önceki mevzuatı siyasi, sosyal ve ekonomik gerçekliğe dönüştürecek kayda değer çabalara ihtiyaç var.
- Erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler endişe konusu olmaya devam ediyor.
- Ulusal istihdam strateji taslağında hedeflenen kadın istihdam oranı (% 35), beklenenin altında. Çalışma hayatı ile aile hayatı arasındaki dengeyi iyileştirmeye yönelik önlemler tam olarak mevcut değil.
- Eşit iş için eşit ücret ilkesinin tam olarak uygulanmasının hızlandırılması gerekiyor. Sendikal faaliyetlerde, ekonomik ve siyasi karar verme mekanizmalarında cinsiyet ayrımı devam ediyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları