loading
close
SON DAKİKALAR

AKP’nin büyüme modeli sömürü, eşitsizlik ve kalitesizliği getirdi

Mehveş Evin
Tarih: 17.11.2015

Mehveş Evin; 25 Eylül 2015’te, 193 ülkenin imzasıyla kabul edilen ve 17 ana başlıkta toplanan Küresel Kalkınma Hedefleri konusunda Türkiye’nin durumu, tahmin edeceğiniz gibi iç açıcı değil.

İklim Forumu’ndan bildirmeye devam ediyoruz, ancak önce BM’nin belirlediği ‘Küresel Kalkınma Hedefleri‘nden bahsetmekte fayda var. 25 Eylül 2015’te, 193 ülkenin imzasıyla kabul edilen ve 17 ana başlıkta toplanan Küresel Kalkınma Hedefleri konusunda Türkiye’nin durumu, tahmin edeceğiniz gibi iç açıcı değil:

Bertelsman Stiftung raporuna göre Türkiye, bu hedefler açısından 34 OECD ülkesi arasında 33’üncü sırada.

Araştırmaya dahil edilen ülkeler arasında ortalama ömrün en kısa olduğu Türkiye, sağlık, eğitim, yoksulluk, toplumsal cinsiyet eşitliği, ekonomi, eşitsizlik ve biyoçeşitliliği korumada en son sıralarda.

Demek ki G20’ye dahil olmak, belli ki yaşam kalitesinin yüksek olduğu anlamına gelmiyor!


BM’nin 17 başlıkta belirlediği küresel kalkınma hedefleri.

Türkiye’nin büyüme modeli sömürüye en açık şekil

Bu tablo, kuşkusuz sorunlu bir ekonomik büyüme modelinin bir sonucu.

İklim Forumu’nda ‘Kalkınma Açmazı, İklim Politikaları ve Küresel Alternatifler’ başlıklı panelde konuşan Bilkent Üniversitesi öğretim görevlisi Erinç Yeldan’ın anlattıkları, temel insan haklarında neden bu kadar geride olduğumuzu açıklıyor.

İklim Forumu’ndan notlarla devam edelim:

– Yeldan’a göre, Taksim’i talan etme, Soma’da maden felaketi, üç çocuklu aile gibi politikalar, aynı zamanda sömürüye çok açık bir düzen yarattı.

– Çünkü; “Enerji modeli, ekonomik büyümeye bağlı olan Türkiye, sermaye girişi yavaşlayınca küçülen bir ekonomi. Her ne pahasına olursa olsun ucuz ithalat, ucuz işgücü yaratmanın yansıması, kömüre hücum oldu.”

Yeldan, yurt içindeki kömür kaynaklarının en kirletici kömür tipi olduğunu, kömür ithalatının önünün açıldığını ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklardaki fiyat düşüşünü tamamen yok sayan ideolojik saplantının yarattığı sorunlara dikkat çekti.

İki sanayi devrimini kaçırdık, üçüncüsü de kaçıyor!

Yeldan, ‘kömür = istihdam‘ türküsünü söyleyenlere şu örneği verdi: “İLO 1 mws elektrik üretmek için kömürde bir kişi, güneşte 11, rüzgarda üç kişinin istihdam edildiğini hesapladı.”

İstihdam dostu büyüme için ithalatı azaltmak ve iklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir kaynaklara yönelmek gerektiğini söyleyen Yeldan, “Türkiye, iki sanayi devrimi dalgasını kaçırdı. Şimdi üçüncü devrimin eşiğindeyiz. İstesek, yenilenebilir enerjinin çok önemli aktörü olabiliriz. Bunun fantezi gibi seyredilmesi çok canımı acıtıyor” dedi.

“Mevcut kömür teşviklerinin kaldırılması bile 2030’da Türkiye’nin karbon salınımını 20 milyon ton azaltır. Bu teşvikler, bölgesel eşitsizliklerle mücadele, kamu hizmetlerine aktarılabilir.”

İklim değişikliği savaşlarda nasıl rol oynuyor?


Forumda katıldığım ilginç bir başka panel, Sınır Tanımayan Doktorlar’ın söz aldığı ‘İklim değişikliğinin insani etkisi’ydi. İklim değişikliği, açlık, savaş, afet gibi insani krizleri ne kadar etkiliyor, tam olarak kestirmek zor. Ancak Afrika’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Ortdaoğu’ya sahada çalışan doktorlar, bu etkiyi günlük olarak gözlemlediklerini anlatıyor…

– Her şeyden evvel, artık iklim değişikliği nedeniyle yerinden olan insan sayısı, savaşlardan fazla. En kötü krizlerin Afrika, Ortadoğu ve Uzakdoğu Asya’da olması tesadüf değil. Ancak gıda krizi, iklim değişikliğiyle birlikte artık farklı yerlerde baş gösteriyor: Endonezya, Fildişi Sahili, Moritanya…

- Dr. Aitor Zabalgogeazkoa, “Fırat havzasında suyun eksilmesi, dolayısıyla tarımdaki krizin Suriye’deki savaşa katkısı olabilir, ama nedenidir diyemeyiz. Fakat Haiti, doğrudan bir örnek: Kasırganın bu kadar yıkıcı olmasının sebebi, ormansızlaşma ve yoksulların kötü yapılarda yaşamasıydı” dedi.

– Afrika savaşlarının sıcaklık artışıyla bağlantısını inceleyen pek çok araştırma var… İklim değişikliğinin doğrudan tetiklediği korkunç savaşlara örnek, 2005’te Darfur’da başgösteren susuzluk. Halk, evini, köylerini terk edip başka yerlere yönelince anlaşmazlıklar çatışmalara dönüştü.

Sıtma yavaş yavaş kuzeye kayıyor

– Pakistan’da 2010’da yaşanan seller, 20 milyon insanın yaşamını olumsuz etkiledi. Üstelik daha sık, daha şiddetli sel ve kuraklık hadiselerine yaşayacağız.

– Doktorlar, iklim değişikliği nedeniyle patlak veren yeni hastalıkların da birebir şahidi. Kemirgen ve sivrisinek nüfusu ve coğrafyalarındaki değişimler, sıtma gibi hastalıkların şekil değiştirmesine neden oldu. Çok küçük ısı değişiklikleri nedeniyle sıtmayı taşıyan sivrisinek türü, daha önce hiç gitmediği Ruanda, Etiyopya yerlerde görülüyor.

– Sınır Tanımayan Doktorlar, küresel ölçekte şahit oldukları ve daha da artacağını bildikleri hastalık ve krizlere hazırlanmaya çalışıyor. Ancak asıl yapılması gereken, çok geç olmadan bu hastalıkları önleyebilmek.

Mehveş Evin 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları