Tarih:
29.04.2013
Aktivistten terörist yaratmak
Mehveş Evin, ''Ne olursa olsun, silaha, şiddete başvurmuş kişilere 'aktivist' denmez''.
Tipik bir Türk ailesini düşünün... Çoluk çocuk, sofrada toplanmış yemek yiyorlar. Fondaki ses “Siz yaşamın masum tarafında huzurla yaşarken” (masum her neyse?) derken, görüntü birdenbire değişiyor. Kamera, örgüt evi toplantısını gösterirken anlatıcı dramatik bir sesle devam ediyor: “Terör örgütleri pusuda...” Da da da daaaaa!Hain pusu, evin genç kızına kuruluyor. Bir sonraki sahnede elinde bir gülle genç kızımızın gönlünü çalan “terörist”i görüyoruz. Derken kızımız, renkli pankartlarla sokakta yapılan bir eylemde slogan atıyor.
Fondaki ses bizi uyarıyor: “Küçük eylemlerle hak arayışı maskesini kullanır, sessizce çocuklarınızı elinizden alırlar...” Filmin sonuna doğru aile perişan, “aklı çalınan” kızımız ise intihar bombacısı olmuş!
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı bu kamu spotu, televizyonlarda dönüyor... Evet, genç insanların çeşitli tehlikelerle karşılaştıklarını biliyoruz. Ancak halkı uyarmak adına kötü Türk sineması repliklerinden bile beter klişeler ve genellemelere başvurmak, son derecede yanlış ve tehlikeli.
Otomatikman “terörist”
Dikkatinizi çekerim, kamu spotuna göre “dışarısı” korkunç tehlikelerle dolu. Ailelere ilk gizli mesaj; kızının erkeklerle arkadaşlık etmesine izin verme. İkincisi ve daha açık olan mesaj, herhangi bir hak arayışına giren gencin otomatikman “terörist” hatta ve hatta “intihar bombacısı”na çevrilmesi.
Bu anlayışa göre kürtaj eylemine katılmak da, Emek Sineması’na sahip çıkmak da, baraj veya nükleer karşıtı protesto yapmak da, üniversitede hak aramak da aynı kapıya çıkıyor: Terörist bunlar, terörist!
Kısacası, devlet size, “çocuğuna sahip çık ki sesini çıkarmasın, hakkını aramasın, sokakta dolaşmasın, evinde otursun yoksa ölür ve öldürür” diyor!
Kolaycı, toptancı ve sinsice hazırlanan bu kamu spotu, insanların zekâ seviyesine hakaret etmekle kalmıyor, paranoyayı tetikliyor. Toplumu korkut ki sesini çıkarmasın. Yapılan her şeye boyun eğsin. Neme lazım, bir eyleme katılsa “terörist” sayılacak!
Ki mebzul miktarda yaşanmış örneği var... Gencecik insanlar, şiddetle hiçbir bağlantısı olmadığı halde hapse atılabiliyor bu ülkede.
PKK’lılar aktivist mi?
Hak arayanların düşmanlaştırıldığı, hak aramanın şiddetle eşdeğer tutulduğu zamanlarda, başka tuhaflıklar da oluyor.
Geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde kabul edilen Türkiye raporu tartışıldı. Raporda, BDP’li Ertuğrul Kürkçü’nün önerisiyle PKK’lılar için “terörist” yerine “aktivist” denmesi kabul edildi.
Heyet başkanı Nursuna Memecan “Müzakere sürecinde olmamız PKK’nın terör örgütü olduğu gerçeğini değiştirmez” diye karşı çıkmış.
Benim Kürkçü’nün “aktivist” önerisine itiraz ettiğim nokta şu: Ne olursa olsun, silaha, şiddete başvurmuş kişilere “aktivist” denmez.
Eğer denirse, yarın öbür gün şiir okuyan da, kendisi, toplum veya çevre için hakkını arayan da silaha ve şiddete sarılanla aynı kefeye konur. İşte o zaman Emniyet’in hazırladığı kamu spotu gerçek olur. Her aktivist, terörist sayılır!
Taraf’ta neler oluyor?
* Taraf’taki tasfiye süreci, beklenmedik bir viraja girdi. Ahmet Altan ayrıldıktan sonra gazetenin yayın yönetmenliğine getirilen Oray Çalışlar’a öyle bir kazık atıldı ki tarih bunu unutmayacak.
* Çalışlar’ın ifadesine göre kendisinin haberi olmadan gazetenin patronu Başar Arslan, gazetenin yazıişleri müdürü Kurtuluş Tayiz ve Yayın Koordinatörü Markar Esaryan’ı işten çıkardı.
* Meslek adına asla kabul edilemez durumun karşısında Çalışlar, gerekeni yaptı ve istifasını verdi.
* Başar Arslan, şimdiye kadar kendisine yöneltilen suçlamaların karşısında yayıncılık ahlakı nedeniyle hep çalışanları tarafından savunuldu. Fakat bu ahlakın aslında hiç olmadığını göstermiş oldu.
* Demokrasi havariliği yapan, geçmişte ve bugün, Taraf’ta yönetici pozisyonunda çalışanların okurlarına bir açıklama borcu var: Taraf’ta neler oldu ve neler oluyor?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları