Tarih:
13.10.2014
Aman Allahım kanton kuruyorlar!
Mehveş Evin; Kobane IŞİD’e karşı büyük bir mücadele verirken Türkiye için Kobane’nin anlam ve önemi üzerinde tartışmalar sürüyor.
Kobane IŞİD’e karşı büyük bir mücadele verirken Türkiye için Kobane’nin anlam ve önemi üzerinde tartışmalar sürüyor. Her şeyden evvel, Kobane’nin düşme ihtimali, ağır yara alan barış sürecininin de sonu demek.Bu arada CHP bile Kobane’ye yardım için koridor açılmasını savundu ki bu, muhalefet partisi adına epey radikal bir öneriydi... Tabii AKP’nin sözcüleri tarafından devlet adabına yakışmayacak sözlerle eleştirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Kobane ile Türkiye’nin ne ilgisi var?” diyor. Çünkü Kobane; Filistin’den Mısır’a, Bosna’dan Suriye’ye, AKP’nin “ezilen Müslüman halklar” saydığı ve sahiplendiği kümede yer almıyor.
Acaba neden?
İktidar ve paralel düşünen ulusalcı-milliyetçilerin Kobane alerjisinin asıl nedeni, Kürtlerin “demokratik özerklik“ modelini hayata geçirmesi olmasın?
Kanton nedir, nasıl işler?
Bülent Arınç’ın 5 Ekim’de yaptığı konuşma devletin Kürtlere bakışını net anlatıyor:
“... Aman Allah’ım, kanton kuruyorlar. Yani şehirlerinden biri başşehir, bir tane meclisleri var, 6-7 tane de bakanları var. Haseke bunlardan biridir. Kobane, Cizire bunlardan biridir. Devlet olmaya yöneldiler. Arkalarında Esed vardı.”
Sahi, nedir bu kanton modeli? İsviçre, Bolivya, Belçika kantonlarla yönetilirken Türkiye’yi bu kadar korkutmasının sebebi nedir?
Express dergisinin Şubat-Mart 2014 sayısında gazeteci İrfan Aktan, PYD eşbaşkanı Asya Abdullah ve Rojava’nın halk oyuyla kabul edilen ‘toplumsal sözleşmesi’ni hazırlayanlarla konuşup kantonların işleyişini yazmıştı.
Özetlemeye çalışayım;
- Rojava’da iki temel siyasi gücün oluşturduğu iki meclis var. Biri, kanton yönetimine mesafeli yaklaşan ve aralarında sol partilerin ve Barzani’ye yakın partilerin de olduğu, çok bileşenli ENKS.
Esad’ın nefret edeceği bir sistem
- Diğeri, kanton sistemini ilan eden, PYD’nin etkin olduğu Rojava Demokratik Özerklik Yönetimi Yasama Meclisi.
- Yasama Meclisi’nde, parti, örgüt, STK, gençlik ve kadın hareketlerinden oluşan 52 bileşen var.
- Rojava’nın üç kantonu var: Kobane, Efrin, Cizire. İlk iki kantonun nüfusu ağırlıkla Kürt. Ancak Cizire’de Arap, Ermeni, Asuri-Süryaniler yoğun olarak yaşıyor. Buradaki 22 bakanlıkta kadın, genç, Süryani ve Araplar da yer alıyor.
- Kanton sisteminin özünde, Suriye’den kopmadan, tek bir bölgeye hapsolmadan olabildiğince ‘bölünerek‘ demokratik sistemi sağlama fikri bulunuyor.
- Rojava’daki kanton sistemi ‘tektipleştirme‘ riskine karşı bir teminat olarak görülüyor.
- Asya Abdullah, Esad’ın gücünü topladığı anda bu sistemi kabul edemeyeceğini ve saldıracağını öngörüyor.
Rojava’da kurulan, deneme aşamasındaki kanton modelinin ‘ideal’ bir demokratik yönetim şekli olduğunu söylemek için henüz çok erken.
Ancak aynı şekilde, halkların, azınlıkların, farklı inançların, cinsiyetlerin daha iyi temsil edilebileceği bir modeli anlamaya çalışmanın önünde engel olmamalı...
Yekten yok saymakla hiçbir yere varılmıyor.
TOPLUMSAL SÖZLEŞME BİR HAYAL Mİ?
Rojava’nın toplumsal sözleşmesi, güçler ayrılığını, bireyi ve farklı kültür, etnisite, inanç gruplarını yönetime karşı korumayı tahahhüt ediyor. Ayrıca tüm kurumlarda (mahkemeler dahil) yüzde 40 kadın kotası var.
Metin, şu ifadelerle başlıyor:
Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı, eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için...
Demokratik toplum bileşenlerinin çoğulcu, özgün ve ortak yaşam değerlerine kavuşması için...
Kadınların haklarının kökleşmesi için... Savunma, özsavunma, inançlara özgürlük ve saygı için...
Bizler; Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri, Keldani ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler olarak bu sözleşmeyi kabul ediyoruz.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları