Tarih:
24.03.2013
Asker botu
Mehveş Evin, ''1990’larda Diyarbakır’ın her köşesinde korku ve dehşet vardı''...
1990’larda Diyarbakır’ın her köşesinde korku ve dehşet vardı. 14-15 yaşındaki bir gencin bot sevdası bile başa bela olabiliyorduAnlataca-ğım hikaye, 1990’ların Diyarbakır’ında yaşanıyor...
Delikanlı, okulda tanıştığı asker kızına aşık olur. Ama kızımız pek yüz vermez. Bir gün delikanlıya “501 kot ve asker botu giyersen belki görüşebiliriz” der.
Genç, sevinçten deliye döner. 501’e sahip olmak nispeten kolaydır, ya asker botunu nereden bulacaktır? Amcası imdadına yetişir. Asker botu yerine, çalıştığı fabrikada işçilerin giydiği, burnunda metal olan kullanılmayan bir bot bulup yeğenine verir.
Bizimki heyecanla parlatır botları, evde görebileceği bir yere koyar. Kotla botu giyip sevdiği kızın gözüne girebileceği günü sabırla beklemeye başlar.
Bir sabah, yorganın altına kıvrılmış uyurken dışarıdan gelen seslere uyanır. Yataktan fırlayıp pencereden bakar ve o günlerde en korktukları manzarayla karşılaşır...
Köylüler sıraya dizilmiş
Asker gelmiş, bütün köyü sıraya dizmiş, evlerde arama yapılıyor... Delikanlı da dışarıya çıkar. O sırada bir asker, elinde postalları sallayarak gelir.
“Nereden buldunuz bunu laaaan?”
Sessizlik.
“Asker öldürüp, ayağından çaldınız değil? PKK’lılara yardım ediyorsunuz değil mi?”
Köylüler korkudan ne yapacaklarını bilemeden önlerine bakar. Delikanlı bir adım öne çıkar: “Asker abi, benimdir o botlar...”
Gencin yanağına tırnağını batırarak etini çevirmeye başlar: “Kimden buldun lan bunları, çabuk söyle!” Çocuk ne dese, askeri inandıramayacağını bilir. Ama diğer yandan bir şey söylemese, bütün köyün başına gelebilecek felaketin farkındadır. “Abi vallahi asker botu değildir onlar, bakın önünde çelik var! Asker botu böyle olmaz!”
Botu nasıl yok etsek?
Vay, demek askerden daha güzel botum var diyorsun diye bir güzel dayağı yer. Neyse ki komutan ikna olur ve köyü terk ederler.
Herkes rahat bir nefes alır, fakat başa bela olan bottan bir an evvel kurtulmak elzemdir. Biri “Gömelim” der, ama bu da bir risktir. Ya bulurlarsa, daha büyük bir şüphe yaratmaz mı?
Bizimki, ağlayarak botunu parçalar, imha eder. Bir kısmını yakarlar, botun lastiğinden kendine sapan yapar.
Bottan geriye, burnundaki metaller kalır. Hevesle sahip olduğu bot da gitmiştir, asker kızına yanaşma hayalleri de...
1990’larda Doğu’da, özellikle Diyarbakır’da bundan çok daha acı öyküler yaşandı. Bu hikayeyi anlatmamın sebebi, en küçük bir hayalin, gençlik hevesinin dahi o günlerde nelere yol açtığını hatırlatmak. Başına gelen bu olayı benimle paylaşan Aziz Fidancı’ya teşekkür...
SAHADA FOTOĞRAFI ÖĞRENMEK
* Fotoğraf meraklılarına duyurulur: Nar Photos Fotograf Ajansı, 20-21 Nisan tarihlerinde hafta sonu atölyesi düzenliyor.
SAHADA FOTOĞRAFI ÖĞRENMEK
* Fotoğraf meraklılarına duyurulur: Nar Photos Fotograf Ajansı, 20-21 Nisan tarihlerinde hafta sonu atölyesi düzenliyor.
* Atölyede, gündelik olaylarda doğru anı yakalamanın pratiği, Nar Photos fotografçılarıyla sahada çalışarak anlatılıyor.
* 2003 yılında yedi bağımsız fotoğrafçı tarafından kolektif bir yapı olarak kurulan Nar Photos, ‘National Geographic’, ‘GEO’, ‘Le Figaro’, ‘Time’, ‘The Times’, ‘L’Equipe’, ‘Women’s Wear Daily’, ‘Stern’, ‘Frankfurter Allegemeine’, ‘Le Monde’ gibi uluslararası dergi ve gazeteler için editoryal fotoğraf hizmeti veriyor. www.narphotos.net
* Nar Photos’un yıllardır düzenlediği atölye çalışması, 10 kişinin katılımıyla sınırlı. Son kayıt tarihi, 13 Nisan. Detaylı bilgi ve kayıt için:
0 212 245 82 95/
0 532 551 53 61.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları