MHP lideri, iktidar ortağı Devlet Bahçeli, bir kez daha yerel seçimlerin sadece belediye başkanı seçmekten ibaret olmadığını, bir beka sorunu olduğunu söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini'nin kazasız belasız devamını önemli bir görev addediyoruz. 31 Mart seçimlerini beka merceğinden analiz ediyoruz.”
Kısacası Türkiye Cumhuriyeti’nin kalıcılığını, belediyelerin Cumhur İttifakı'nın kontrolünde olmasına bağlıyor.
Zaten AKMHP iktidarda, Meclis işlevsizleşmiş, CB kararnameleriyle ülke idare ediliyor. Ancak yerelde, özellikle büyükşehirlerde kayıplar yaşanırsa istenilen rahatlıkta ülkenin “yönetilemeyeceği”ni ima ediyor.
Nasılsa belediyeler al takke ver külah paylaşılmış; paylaşılamayanlar Güneydoğu ve Doğu’da kayyım atanarak ele geçirilmiş.
İşte bu düzen değişmesin istiyor(lar).
Çünkü bekanın, yani Türkçesiyle kalıcılığın, ölümsüzlüğün teminatı, bütün dizginlerin elde tutulmasından, rant paylaşımının kısıtlı bir zümreye verilmesinden geçiyor.
Seçmene verilen mesajı şöyle okuyabiliriz: AKMHP’ye oy vermezsen senin de hayatın, kalıcılığın tehlikede.
HAYALET SEÇMEN: BUZDAĞININ GÖRÜNEN UCU MU
Bahçeli’nin beka denklemi abartılı bulunabilir. Ama başka bir açıdan bakarsak evet, gerçekten de bir beka meselesi 31 Mart seçimleri.
CB sisteminin değil.
Seçmenin, seçme ve seçilme hakkının bekası!
Kutsal sayılan oy hakkının korunması...
Peş peşe ortaya çıkarılan seçmen kaydırma, hayalet seçmen haberleri belli ki buzdağının görünen ucu.
Daha 24 Haziran’daki usulsüzlükler, şaibeler hâlâ aydınlatılabilmiş değil. Ve bunda, iktidarın olduğu kadar muhalefet partilerinin de payı var.
Teknoloji ve iletişim fiyaskosunun ötesinde, ciddi bir veri analizi çalışması yapılmadı. YSK’nin verileri doğru kabul edildi.
Oysa TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın Ekim 2018’de yayınladığı veri analizi raporunda, ciddi tutarsızlıklar ve belirgin hatalar saptanmıştı. Neydi, kısaca hatırlayalım:
- Sandık sonuç tutanaklarındaki oy sayıları SEÇSİS’e girilirken veriler bir aday/partiden diğerinekaydırılarak bilgisayara girildi.
- Aynı seçim bölgesi (mahalle) içerisinde farklı sandıklara ait olmalarına karşın içerikleri birebir aynı olan sandık sonuç tutanaklarına rastlandı.
- Bazı sandıklarda, siyasi parti gözlemcilerine verilen sandık sonuç tutanakları ile SEÇSİS’e girilen tutanaklar arasında önemli farklılıklar olduğu gözlemlendi. (Tamamı için bkz.)
MUHALEFET, SKANDALI SİYASETE DÖNÜŞTÜREMİYOR
YSK verilerindeki çarpıklıklar, hileler, birkaç yayın ve ismin dışında kimsenin ilgisine layık olamadı. Rapor yayınlandığında da yazmıştım: BMO’yu arayan, analiz konusunda yardım isteyen muhalefet partisi olmadı!
Aylardır anlatmaya çalışıyoruz: Mesele “adam kazandı” değil, tek bir oyun değerini bilmemek, usulsüzlük saptanan tek oy varsa bile bunun peşine düşmemek, seçmenin güvenini tarumar etmek ve seçim sonrasında üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmemekti.
Ne oldu? Birkaç milletvekili ve siyasinin bireysel çabaları haricinde sistemin güvenirliği, oy vermenin kutsallığı unutuldu, gitti.
Yerel seçimler yaklaşırken başta HDP olmak üzere muhalefet, önemli hamleler yapıyor. Seçmen kaydırma foyasını ortaya çıkarıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, sadece bir dairede 1.000 seçmenin çıkması büyük skandaldır. Yetmezmiş gibi yenileri yağmur gibi geliyor: Şırnak’tan Üsküdar’a, yoğun seçmen kaydırma faaliyetleri açıklanıyor. Antik kazı misali, 165 yaşında seçmen keşfediliyor.
Şimdi mesele, eldeki bu somut verilerle ne yapılacağı. Legal yollara başvurulacak elbette, peki siyaseten ne yapılacak? Tüm muhalefet partilerinin kıyamet koparması gerekmez mi? Bahçeli “hayali seçmenler oluşturuluyormuş” diye alay ederken, belgelerle HIZLI bir cevap vermek gerekmez mi? Yoksa söz konusu çoğunlukla Kürtlerin oyu olduğundan, sistemin bekasına mı hizmet edilecek?
YSK’yi tanımıyorum deyip seçime koşa koşa gider, Saray’a hoş görünmeye enerjinizi harcarsanız her şey boş. 165 yaşındaki seçmene layık performansınızla tarihteki yerinizi alırsınız.