Baroya sızan siyaset ve seviyesizlik
Mehveş Evin: Baro, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmada çok daha etkin olabilecekken birbirlerine saldıracak kadar bölünmüş.
Baro seçimleri, hukukun üstünlüğünün ağır yara aldığı, avukatların (savunma hakkının) dahi tutuklandığı, yargı bağımsızlığının yok edildiği bir ortamda yapıldı.
Seçimlerden kamuoyuna yansıyan görüntü ve kavgalar, avukatların hayli politize, kutuplaşmış olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Hatta Ankara Barosu seçimleri öncesinde Milliyetçi Avukatlar, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar grubuna saldırdı; bazı avukatlar hafif yaralandı.
Avukatlar elbette farklı görüşlerini ifade edecek, protesto edecek. Ancak kavgaların aldığı biçim, avukatların arasında da seviyenin nerelere düştüğünü gösteriyor.
Türkiye’de avukatlar, sadece müvekillerinin değil, insan hakları değerlerini temsil eden bir meslek olarak örgütlendiği için barolar çok önemli kurumlar. Ancak Baro, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmada çok daha etkin olabilecekken birbirlerine saldıracak kadar bölünmüş, yer yer lümpenleşen bir manzara çizmeye başladı.
Tıpkı muhalefetin güçlerini birleştirememesi ve etkin siyaset üretememesi gibi...
ANKARA VE İSTANBUL’DA PASİFİZM TEPKİSİ
Baro seçimlerine katılan avukatlarla yaptığım görüşmelere dayanarak, saldırıya varan kavgaların nedenleri ve arka planını anlamaya çalıştım.
- İstanbul barosu seçimlerinde yüzde 30.72 oy alan Mehmet Durakoğlu bir kez daha seçildi. Ümit Kocasakal’ın desteklediği Durakoğlu, yargı bu kadar araçsallaştırılır, bağımsızlığını yitirir ve avukatlar bizzat haklarından olurken pasif kalmakla suçlanıyor. Bu nedenle “Savunmada Taviz Çok. Çünkü Siz Varsınız” dövizleriyle protesto edildi.
- “AKP-MHP’nin desteklediği bir aday aradan sıyrılacağına olabilecek en güçlü adayda birleşelim” anlayışı baro seçimlerinde de hakimdi. İstanbul’da AKP-MHP’nin temsilcisi Talat Canpolat, barış akademisyenlerine “emperyalist” dedi.
- Adaylardan Eren Keskin’in konuşmasında “Meslektaşı İbrahim Kaboğlu’nun üniversiteden atılmasına imza veren Talat Canpolat, keşke baro başkan adayı olmasaydınız” demesi, Canpolat’ı destekleyen grupları pek sinirlendirdi. Bir diğer güçlü isim olan Fikret İlkiz’in Barış İçin Akademisyenleri’ni savunan bir konuşma yapmasıyla salonda kargaşa yaşandı. Kavgada tüm gruplar, Canpolat taraftarlarına karşı birleşti.
- Durakoğlu’nun ekibinde bulunan Hasan Kılıç, ayrılarak kendi grubunu kurdu ve yüzde 26 oy alarak ikinci oldu. Kılıç, sol ve genç avukatlardan da destek aldı. Yaşlı sandıkların tercihleri ile genç sandıklarıntercihlerinin farklılaşması dikkat çekiciydi.
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR GÜNDEMİ BELİRLİYOR
- İstanbul ve Ankara Barosu’nda kazanan adaylara bakınca tablo pek değişmedi: Oy kaybedilse de statüko seçildi. Bu eğilim, AKP iktidarından önce de baro seçimlerinde hakimdi.
- İzmir’de insan hakları ve yargı bağımsızlığı konusunda aktif Çağdaş Avukatlar grubunun adayı Özkan Yüksel’in seçilmesi, baro seçimlerindeki en önemli kazanım olarak değerlendiriliyor.
- Baro seçimlerinde kazanan olmasa da gündemi genelde belirleyen Çağdaş Hukukçular grubu: Ancak Lgbti, Kürtler, işçi, kadın hakları ve avukatlara yönelik saldırılar konularından taviz vermemeleri, hem eski kuşak hem AKP’li avukatlarda tepkiye neden oluyor.
- Ankara’da olduğu gibi, öfke, kazanma olasılığı olmadığı halde etkin olan Çağdaş Hukukçular grubunayönelebiliyor. Kısacası siyaset, açık biçimde Baro seçimlerine yansıyor.
- Fiziksel ve maddi koşulları zorlaştırılan avukatlar, kendi haklarını aramanın derdine düşmüşken baroların bu sorunlara sessiz kalmasına yönelik öfke büyük.
- İstanbul’da yarışan dokuz adaya ve aldıkları desteğe bakınca, acaba birkaç tanesi birleşse farklı bir sonuç alınır mıydı diye sorulabilir. Ne var ki her yerde olduğu gibi avukatlık mesleğinde de ego meselesi öne çıkıyor. Kısa bir süre içinde, kendi başına yarışmaya kalkmak, yeterli gelmiyor. Bakınız: Muhalefet.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları