Tarih:
07.12.2013
Başkaları fişlenirken ne yaptınız?
Mehveş Evin, Taraf gazetesi, MGK’daki ''Gülen’i bitirme kararı'' manşeti ve devam haberleri nedeniyle suç duyurusu yağmuruna tutuldu...
Taraf gazetesi, MGK’daki “Gülen’i bitirme kararı” manşeti ve devam haberleri nedeniyle suç duyurusu yağmuruna tutuldu.Başbakanlık, MİT ve MGK’nın ayrı ayrı yargıya başvurmasıyla cemaate açtığı resmi savaş, Mehmet Bekaroğlu’nun sözleriyle “Artık geri dönülmez bir noktada...” (Birgün)
Peki bu süreçte neleri daha iyi anladık?
1- Türkiye’de basının, “iktidar propagandası” yapanlar hariç, kabaca “bavul gazeteciliği” ve “denge gazeteciliği” arasında sıkışıp kalmasının, basın özgürlüğüne verdiği zararı bir kez daha gördük...
2- Askeri vesayet ve “irtica” söyleminin AKP iktidarı ile sonlandığı iddia edilir, bu yönde yıllardır övgüler dizilirken, baktık ki değişen pek bir şey yokmuş. Demek ki “demokrasi mücadelesi” bir iktidar savaşından başka bir şey değilmiş.
3- Genelde Fethullah Gülen’in açıklamaları çifte mesaj içerdiğinden veya benim kapasitem sınırlı olduğundan, dediğinden bir şey anlamıyorum. Savaşın kızışmasıyla F.G. tavrını daha net ortaya koydu. Yine de sözlerinin tercümeye ihtiyacı var ki “fitnenin şifreleri” diye yazı dizileri yapılıyor.
Birden aslan kesildiler
4- Taraf, ilk kez devlete ait gizli belgeler yayımlamıyor. Balyoz belgeleri de bavulla gelmişti. Ama ne Başbakanlık, ne başka bir kurum “gizliliğin ihlali” gibi gerekçelerle Taraf’a soruşturma açtı... Hatta eski yayın koordinatörü Yasemin Çongar, Başbakan’ın Taraf’ı, belgeleri yayımlaması için “bizzat” teşvik ettiğini söylemişti. (NPR radyosu, Haziran 2010). Bu ifadeyi yalanlayan da olmadı.
5- “Hizmet” ekibi, sosyal medyada “fişleme suçtur savunulamaz” hashtag’leriyle coşuyor şu sıralar. Aynı “hizmet”, ne Emniyet’in “Gezi isyanına katılanların yüzde 78’i Alevi” raporuna, ne Ermeniler için “02 soy kodu” konmasına, ne Kürt ve Alevi öğrenciler ve öğretmenler fişlendiği ortaya çıktığında benzer tepkiyi gösterdi.
6- Ne gariptir ki basın özgürlüğü kavramı şimdi hatırlandı. Cemaatçiler, Taraf’a yapılanı “basın özgürlüğüne darbe” olarak yorumluyor. OdaTV, Ergenekon, KCK davalarında suçlanan, tutuklanan gazeteciler... Ve sonu gelmez basın özgürlüğü ihlalleri yapılırken, cemaat ve liberaller korosu hiç de hükümete isyan etmiyor, hatta bazıları alkış tutuyordu.
7- Dershanelere gelene kadar hükümetin tartışmalı eğitim politikalarına ses çıkarmayan cemaat, şimdi aslan kesildi.
Herkese lazımmış
Cemaat-AKP arasındaki derin çatlağın siyasi analizleri yapılırken, basın özgürlüğünün geldiği içler acısı nokta bir kez daha ortada.
İster cemaatçi, ister ulusalcı, ister solcu olun:
Ucu size dokunmasa da, herkes için basın özgürlüğünü savunabiliyor musunuz?
Evrensel hak ve özgürlüklere sahip çıkmayıp, kendi cemaatiniz veya ideolojinizin dışında kalanları görmezden gelerek basın özgürlüğünü savunma hakkınız var mı?
Kendi kurduğunuz sırça dünyalar, çıkar çatışması yüzünden ne hale geldi...
Neymiş, özgür basın herkese lazımmış! Hükümete bile...
GÖSTERİ HAKKINI BİÇME PAKETİ
* Hükümetin Meclis’e sevk ettiği “Demokratikleşme Paketi”nin adı da, kendisi de bir ironi: Bütün toplantı ve gösterilerde polis, ses ve görüntü kaydı yapacak. Yani fişlemek serbest. (Alo, cemaat ne der?)
* Toplantı ve gösteriler, “genel asayişi bozmayacak” ve gündelik yaşamı “zorlaştırmayacak” güzergahlara göre seçilecek. Beyoğlu, Kızılay gibi merkezlerde gösterilerin yasaklanması için bir bahane daha.
* Mitinglere “güneş batana kadar” izni getirilecek. Miting “amacı dışına” çıkınca -ki buna bahane bulmak hiç güç değil- dağıtılacak. Üniversitelerdeki gösterilerde cezalar, üç yıldan beşe çıkarıldı. Yeter ki “öğrenim hakkı”nı engellediği iftirası atılsın.
Mehveş Evin / Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları