Tarih:
22.04.2013
Bazı çocukların hikâyesi farklı
Mehveş Evin, 'Önlükler, okul sistemi, saç kesimleri ve çocukların yüzündeki haylaz ifade aynı olsa da coğrafya farklı.'
Siyah önlükleri, beyaz yakalarıyla öğretmenin etrafına dizilip, kameraya bakarak gülümseyen bir sınıf dolusu ilkokul çocuğunu hayal edin... Fonda sarımtırak, kurak bir tepe ve masmavi bir gökyüzünden süzülen gökkuşağı görülüyor...Anadolu’nun herhangi bir köyünde çekilmiş olabilir bu fotoğraf. Ama değil. Önlükler, okul sistemi, saç kesimleri ve çocukların yüzündeki haylaz ifade aynı olsa da coğrafya farklı...
Bu farkın ne demek olduğunu çocuklar, zamanla öğreniyor. Bazıları üniversite için büyük şehirlere giderken, bazıları eğitimine devam edemiyor. Bazıları dağa çıkıyor, bazıları en yakınlarının cesedinin köy meydanında sürüklendiğine şahit oluyor.
Burası, Hakkâri’ye bağlı Yüksekova’nın Karlı (Befircan) köyü... 1989’da kameraya gülümseyen çocuklardan bir kısmının hikâyesi, belgesel oldu:
Adı, Buka Barane...
Özgür isminin tehlikesi!
Buka Barane, Kürtçede “yağmurun gelini” anlamına geliyor. Fotoğraftaki sınıf arkadaşları, 23 yıl içinde kesintilerle olsa da görüşmüş. Hep kendi aralarında konuştukları “o günleri”, arkadaşları Aysun’un düğünü için tekrar köyde bir araya geldiklerinde, bu defa kameraya anlatıyorlar.
O günlerin belgelenmesini, bu fotoğrafı tesadüfen bulan gazeteci İrfan Aktan’a borçluyuz. Karlı köyünde doğup büyüyen Aktan, aynı zamanda “Buka Barane”nin anlatıcısı. Bunu da o kadar yalın ve içten bir dille yapıyor ki...
1990’lı ve 2000’li yıllarda köyün ve köylülerin yaşadığı değişimi, Aktan’ın sınıf arkadaşlarının aktardıkları üzerinden dinliyoruz. Bazen gülerek, bazen de dehşetle...
Mesela kimse “isim” sıkıntısını Özgen kadar komik anlatamaz. Aslında ailesi “Özgür” adını vermiş. Ama nüfus memuru bu ismi bile “tehlikeli” bularak “Özgen” diye yazıvermiş! Özgen, pembe nüfus kâğıdıyla dolaşmış bir süre.
Dönüm noktası
1990’lı yıllarda Karlı köyü hem askerin, hem PKK’nın sık sık uğradığı bir yer halini almış. Ve Olağanüstü Hal döneminin baskıları...
Necip’in babası, bir itirafçının ifadesiyle gözaltına alınıp işkence görmüş... Ancak 5 ay sonra itirafçı ifadesini geri alınca serbest bırakılmış...
Rıfat’ın kardeşi daha 13’ündeyken PKK’ya katılmış...
Özgen’in dayısı Abdullah Canan faili meçhul kurbanı...
1995’te dört PKK’lının köydeki sığınakta öldürülmeleri bir dönüm noktası olmuş. Köy boşaltılmış, imkânı olan aileler çocuklarını şiddetten uzak tutmak için başka şehirlere yollamış. Birkaç yıl önce köye geri dönüşler başlamış.
O fotoğraftaki çocukların bir kısmı, bugün meslek sahibi birer yetişkin. Ama o günleri anlatırken acı bir ifade yüzlerine yansıyor.
“Buka Barane”, Kürt coğrafyasında çocukların, sivillerin ne yaşadığını bir nebze anlamak için mükemmel bir fırsat. Film, mayıs ayından itibaren bazı şehirlerde gösterime girecek ve festivallere konuk olacak.
Barışın konuşulduğu günlerde böyle hikâyeleri dinlemeye her zamankinden fazla ihtiyacımız var.
HAFIZANIN PEŞİNDE
* Hafıza Merkezi adına Murat Çelikkan’ın yapımcılığını, Dilek Gökçin’in yönetmenliğini yaptığı film, “Türkiye’de yaşayan halkların birbirini anlaması, demokratik, eşitlikçi ve adil bir topluma katkıda bulunabilmek” amacıyla çekildi.
Bu farkın ne demek olduğunu çocuklar, zamanla öğreniyor. Bazıları üniversite için büyük şehirlere giderken, bazıları eğitimine devam edemiyor. Bazıları dağa çıkıyor, bazıları en yakınlarının cesedinin köy meydanında sürüklendiğine şahit oluyor.
Burası, Hakkâri’ye bağlı Yüksekova’nın Karlı (Befircan) köyü... 1989’da kameraya gülümseyen çocuklardan bir kısmının hikâyesi, belgesel oldu:
Adı, Buka Barane...
Özgür isminin tehlikesi!
Buka Barane, Kürtçede “yağmurun gelini” anlamına geliyor. Fotoğraftaki sınıf arkadaşları, 23 yıl içinde kesintilerle olsa da görüşmüş. Hep kendi aralarında konuştukları “o günleri”, arkadaşları Aysun’un düğünü için tekrar köyde bir araya geldiklerinde, bu defa kameraya anlatıyorlar.
O günlerin belgelenmesini, bu fotoğrafı tesadüfen bulan gazeteci İrfan Aktan’a borçluyuz. Karlı köyünde doğup büyüyen Aktan, aynı zamanda “Buka Barane”nin anlatıcısı. Bunu da o kadar yalın ve içten bir dille yapıyor ki...
1990’lı ve 2000’li yıllarda köyün ve köylülerin yaşadığı değişimi, Aktan’ın sınıf arkadaşlarının aktardıkları üzerinden dinliyoruz. Bazen gülerek, bazen de dehşetle...
Mesela kimse “isim” sıkıntısını Özgen kadar komik anlatamaz. Aslında ailesi “Özgür” adını vermiş. Ama nüfus memuru bu ismi bile “tehlikeli” bularak “Özgen” diye yazıvermiş! Özgen, pembe nüfus kâğıdıyla dolaşmış bir süre.
Dönüm noktası
1990’lı yıllarda Karlı köyü hem askerin, hem PKK’nın sık sık uğradığı bir yer halini almış. Ve Olağanüstü Hal döneminin baskıları...
Necip’in babası, bir itirafçının ifadesiyle gözaltına alınıp işkence görmüş... Ancak 5 ay sonra itirafçı ifadesini geri alınca serbest bırakılmış...
Rıfat’ın kardeşi daha 13’ündeyken PKK’ya katılmış...
Özgen’in dayısı Abdullah Canan faili meçhul kurbanı...
1995’te dört PKK’lının köydeki sığınakta öldürülmeleri bir dönüm noktası olmuş. Köy boşaltılmış, imkânı olan aileler çocuklarını şiddetten uzak tutmak için başka şehirlere yollamış. Birkaç yıl önce köye geri dönüşler başlamış.
O fotoğraftaki çocukların bir kısmı, bugün meslek sahibi birer yetişkin. Ama o günleri anlatırken acı bir ifade yüzlerine yansıyor.
“Buka Barane”, Kürt coğrafyasında çocukların, sivillerin ne yaşadığını bir nebze anlamak için mükemmel bir fırsat. Film, mayıs ayından itibaren bazı şehirlerde gösterime girecek ve festivallere konuk olacak.
Barışın konuşulduğu günlerde böyle hikâyeleri dinlemeye her zamankinden fazla ihtiyacımız var.
HAFIZANIN PEŞİNDE
* Hafıza Merkezi adına Murat Çelikkan’ın yapımcılığını, Dilek Gökçin’in yönetmenliğini yaptığı film, “Türkiye’de yaşayan halkların birbirini anlaması, demokratik, eşitlikçi ve adil bir topluma katkıda bulunabilmek” amacıyla çekildi.
* Hakikat, Adalet, Hafıza Merkezi 2011’de kuruldu. Hem geçmişte, hem bugün yaşanan insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmayı hedefleyen Merkez, bir sivil toplum kuruluşu.
* Hafıza Merkezi, Türkiye’de “zorla kaybetmeler”le ilgili saha çalışmaları ve hukuki belgelerinin sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşacak.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları