Tarih:
08.06.2016
Bilirkişilerin de başı!
Mehveş Evin; Cumhurbaşkanı olan yüce zat, bir gün dahi toplumu şoke etmeden rahat edemiyor. Bir zamanlar Putin’le karşılaştırılırdı ama Rusya’daki rakibini fena solladı. Sonsuz cüreti, mantık yapısı ve ayrımcı diliyle Donald Trump’la kıyaslanabilir.
Cumhurbaşkanı olan yüce zat, bir gün dahi toplumu şoke etmeden rahat edemiyor. Her seferinde çıtayı biraz daha yükseltiyor ki zavallı kulları, nihayetinde bu bombardımanın altında farların karşısındaki tavşan misali paralize olsun.Bir zamanlar Putin’le karşılaştırılırdı ama Rusya’daki rakibini fena solladı. Sonsuz cüreti, mantık yapısı ve ayrımcı diliyle Donald Trump’la kıyaslanabilir.
Haricinde kendi kendine, kıran kırana bir yarışta çünkü. Muhalefet liderleriyle uğraşmanın tadı kalmadı, ara sıra kedinin fareyle oynadığı gibi eğleniyor sadece. Asabını bir tek eş başkanlar mutlak surette bozuyor. Siyasetini beğenin beğenmeyin, yalnızca HDP kaldı muhalefet yapan.
Ancak Erdoğan en unutulmaz performanslarını, en şok çıkışlarını özellikle gündem kendi aleyhine gelişirken sergiliyor… Son örneği, 2’nci Roboski katliamı ve diploma hadisesi. Hemen bir şok dalgası yaratıyor ki kimsede bunları tartışacak mecal kalmasın. Bunu kestirmeden yapmanın en kolay yolu, kadın meselesi ve haklarına saldırmak.
Üç çocuk demek, kürtaj karşıtlığını savunmak veya ‘Batı’nın ahlaksızca halkımızı kısırlaştırmas’ paranoyasını canlandırmak, kesmiyor artık: “Nüfus planlamasıymış doğum kontroluymüş hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz ve burada birinci görev annelerdedir…” (R. Tayyip Erdoğan, 30 Mayıs 2016)
Kendi ailesine doğum kontrolünü yasaklar mı?
Bu sözlerde samimiyse, mantıken Erdoğan’ın öncelikle kendi ailesine ve AKP teşkilatındaki herkese doğum kontrolü yasaklaması gerek. En az altı-yedi çocuk doğurmayan AKP’li kadınlar, doğum kontrol uyguluyor ve ‘görevlerini’ yerine getirmiyor demektir.
Ne var ki vatani görev mevzusunda olduğu gibi, kuluçkalık görevinin de ‘elit AKP’liler’i, hele ki Erdoğan ailesini kapsamadığını biliyoruz. Hedef kitle, imam hatiplerde yetişecek, yurt dışında ya da ülkenin önde gelen okullarında okuyamayacak, yoksul kesim.
Daha fazla üresinler ki oy deposu sağlama alınsın ve payitahtı desteklesin. Daha üresinler ki erkekler savaşa yollansın. Daha fazla üresinler ki madenlerde, inşaatlarda haklarından yoksun, köle şartlarında çalışacak iş gücü kaynağı yaratılsın.
Daha fazla üresinler ki kadınlar çalışmasın, çalışacak hali ve vakti kalmasın. Arada ‘baş kaldıran’ kadınlar olursa, erkekler onları kendi elleriyle öldürerek ‘nüfus dengesi’ni sağlasın!
Erdoğan’ın idealindeki Müslüman ailenin temelinde bunlar var. Yoksa yatak odalarına niye bu kadar ısrarla müdahale etsin?
Kadın, doğurdukça değerlenen bir meta
“Altını, onu değerli kılan özellikleri bir kenara bırakıp herhangi bir maden haline getirdiğinizde, daha açık bir ifadeyle altınla demiri eşitlediğinizde adaleti sağlamış olamazsınız. Kadın tartışmalarını da ben bu çerçevede değerlendiriyorum.” (R. Tayyip Erdoğan, 5 Haziran 2016)
Teşbihte hata olmaz. Para eden, değerli bir madene benzetilen kadın, haklarını savunmaya kalktığında değersiz bir madene dönüşüyor… Anlayacağınız (altın) tavuk, artık altın yumurtlamaz oluyor. İşe yarar bir meta değil artık. Kes gitsin, mantık bu.
“Anneliği reddetmek insanın yarısından vazgeçmektir. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir. Anne olmazsa insanlık olur mu? Anne varsa insanlık var. Bunun için her fırsatta en az üç çocuk tavsiyesi yapıyorum. Bunu ben yapmıyorum. Rabb’im emrediyor, Peygamberimiz söylüyor. Üretmek, hayatın her alanında var olmak kesinlikle anneliğe engel değildir.” (R. Tayyip Erdoğan, 5 Haziran 2016)
Din alimleri, pekala böyle bir emrin olmadığını biliyor ama heyhat, Erdoğan’ın hikmetinden sual olunmaz. Diplomam var derse vardır, yolsuzluk yok dediyse yoktur, “Kitap böyle yazdı” dediyse yazmıştır.
Kadın çalışıp ‘evini ihmal’ ediyorsa, çalıştığı için doğurmuyor ya da az çocuk doğurmayı tercih ediyorsa, hele ki erkeklerin iktidarını sallıyorsa, bu Erdoğan dünyasına en büyük tehdittir. O zaman vur yumuşak karnına bi’ tekme!
Yarımsın, tam değilsin…
Uçan kuştan işkillenip hakaret davası açan bir cumhurbaşkanı, böylece bir kez daha kadınlara hakaret etmekte beis görmüyor.
Türklük kan testinden geçti: Sadece yüzde 2
Cumhurbaşkanı sadece yatak odasının, dinin, hukukun ve siyasetin değil, bilimin de bilirkişisi.
Almanya’nın ‘Ermeni soykırımı’nı tanımasıyla Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir hedef tahtasında. Almanlara çatsa ne yazar? Hazır ‘ihanet’ ve ‘vatan hainliği’ konusu iş yaparken vuralım belaltına: “Neymiş, birileri de diyor ki güya Türk… Ne Türk’ü be… Bunların kanının laboratuvar testinden geçmesi lazım.”
Alenen ırkçılığa giren bu beyan, Erdoğan farkında olmasa da başka tehlikeli sulara açılıyor. Erdoğan’ın işaret ettiği ‘kan testi’ (DNA testi demek istiyor) günümüzde bir siyasetçinin hedef göstermesiyle değil, gönüllülük çerçevesinde yapılıyor. Ancak bilim, ‘saf ırk’ları yücelten tüm milliyetçi söylemleri çoktan madara etti.
2005’te National Geographic’in başlattığı ‘genom’ projesine Türkiye dahil, dünyanın dört bir yanından gönüllüler katıldı ve kan örneklerini yolladı (genomturkiye.com). 2007’de insan evladının gen haritası çıkarıldı. Buna göre;
Hepimizin atası olan ilk insanın, bundan 60 ila 80 bin yıl önce Afrika’da, Kenya–Etiyopya civarında yaşadığı kanıtlandı. “Bugünkü Japon, Alman, Türk, Arap, İngiliz, Kürt, Rus herkesin ortak dedesi bu kişi. Çünkü o tarihte dünyanın başka hiçbir yerinde insan yok.”
Bilim insanları, dünyanın dört bir yanına dağılan grupları takip ederek genetik değişimlerin dallanarak günümüze nasıl geldiğini tespit etti. Buna göre Türkiye’de, Orta Asya’dan göç eden ataların gen oranı sadece yüzde 2. Bulunan diğer Orta Asya gruplarını toplayınca “Türklük” yüzde 10’u geçmiyor!
Türkiyeliler, Orta Asya Türklerinden ziyade Kürt, Ermeni, Kafkas, Avrupalı ve Rumlarla daha yakın akraba! Araştırma ayrıca, bütün Avrupa ve Orta Asya milletlerinin 36 bin yıl önce aynı soydan türediğini gösteriyor.
Anlayacağınız popülist söylemlerle ırkçılık yapmak, sadece suç değil, geçerliliğini yitirmiş tezler. Bir testle ‘düşman bellediğiniz ırk grupları’ndan çıkıverirseniz alimallah… O zaman ne olacak? En iyisi ırk, kan, gen işlerini hiç karıştırmamak.
Kimin tam, kimin yarım, kimin çeyrek, kimin Türk, kimin Ermeni olduğuna karar verecek olan siz değilsiniz. Hepimiz Afrikalı’yız ve hepimiz Homo Sapiens’ten türedik sayın Erdoğan.
Mehveş Evin - Diken
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları