Tarih:
11.06.2013
Biz değil, onlar gitsin
Başbakan?Erdoğan’ın söylemi sertleştikçe buradaki insanların gitmeme kararlılığı bana göre artıyor...
Pazar günü Taksim, miting nedeniyle her zamankinden de kalabalıktı. Gezi Parkı, daimi nöbetçileri ve ziyaretçileriyle bir haftadır olduğu gibi dolup taştı.Aynı saatlerde Başbakan Erdoğan, seri konuşmalar yaparak Adana’dan Ankara’ya ilerledi. “Sert” mesajlar Gezi’ye ulaşsa da genel hava ve duruştan hiç eksilme yoktu. Aksine, söylem sertleştikçe buradaki insanlar bana gitmemekte daha kararlı görünüyordu.
Rastgele bir çadırın önünde oturan kızlı erkekli grubun yanına gittim. Fatih, Bahçeşehir gibi farklı yerlerde yaşayan bu genç insanların hepsi meslek sahibiydi. Burada tanışmış, arkadaş olmuşlardı. Bazıları üniversiteden, bazıları işten arkadaştı.
Özgür olana kadar
- Şebnem, Gezi Parkı’nda olan biteni ilk gününden takip eden, imza kampanyasına katılanlardan biri. Parka gelmesinin nedeni, buradakilere biber gazıyla saldırılmasıydı. O gün bugündür hepsi iş çıkışı ve hafta sonu buradaydı.
- Ramazan, “istediklerimiz olana kadar buradayız” diyordu. Neydi istekleri? Gezi Parkı’na dokunulmaması, hiçbir şey yapılmaması... Sosyal hayatta ve evde özgürlüklerimize karışılmayana kadar...
- Medyaya herkes öfkeli: “Halk TV, Ulusal ve artı 1 seyrediyoruz. Merkez medya örtbas ediyor. İki gün önce 5 gazete aynı manşetle çıktı. NTV, CNN, HT polis saldırıları olduğunda yayın yapmadı, barikatlar kurulurken yaptı.”
-Peki ya kamu mallarına verilen zarar ve vandallık suçlamaları? “Gözlerimizle gördük, sivil polisler provoke ettiler. Marmara’nın altında Ak Partili gençlerin saldırdığını da gördük. Kimin ne yaptığı belli. Kaç gündür buradayız ve kimsenin bir eşyasına bir şey olmadı. Kadınlar taciz edilmedi.”
Evim de bölündü
- Bir köşede elinde İngilizce yazdığı “terörist miyim ben?” pankartı tutan Hamide Hanım’la sohbet ediyorum. Beylikdüzü’nden ilk kez bugün gelmiş, çünkü utanmış olan biteni izlemekten. Dayandığı ağacı gösterip “Bu şekilde budayarak zaten ağaçları öldürüyorlar” diyor: “Erdoğan iyi şeyler yaptı ama diktatörleşiyor. Oysa Gezi’yle ilgili tek bir olumlu işaret verseydi bu insanların yarıdan fazlası evine giderdi.”
- Hamide Hanım, Gezi’de her görüşten insan olduğunu vurguluyor: “Benim ailemde de farklı görüşler var. Başörtülüler var. Kardeşim AKP’ye oy verdi, ama Gezi konusunda bana hak veriyor. Burada da AKP’ye oy verenler var. Hem anlamıyorum, nedir bu kışla merakı?”
- Gezi’den ya yeni bir partinin çıkacağını ya da acayip bir bölünme yaşanacağını söylüyor: “Bir başbakanın gururu, yüz binlerin gururundan daha mı önemli? Halbuki buradakilerin çoğu ondan nefret etmiyor(du).”
- Doğaç, perşembeden bu yana Gezi’ye düzenli gelenlerden. Gaz sonrası dudağında uçuklar çıkmış. Adem ise “ilişkilerimiz bozuldu buraya gelmekten” derken gülümsüyor.
- Genç adamlara soruyorum: “Peki size ne dense buraya gelmekten vazgeçersiniz?” Şöyle bir düşünüp cevap veriyor Doğaç: “Bundan sonra Gezi sizin dese yine olmaz. İnandırıcı değil. Bir yıl da gerekse gidip geliriz buraya.” Adem şöyle diyor: “Asıl soru, onlar ne zaman gidecek?”
İçten bir özür şart
- Eda, 10 gündür Gezi’ye gidip geliyor, 5 gündür de çadırda kalıyor. “İlk etapta amaç, Gezi Parkı olduğu gibi kalsındı. Fakat polis müdahalesi ve şiddetle başka bir yere gitti.” Peki hükümet parka dokunmayacağını söylese? “Yetmez. Sorumluların istifa etmesini bekliyoruz. Erdoğan da içten bir özür dilemeli.”
- Hazan, perşembeden beri Gezi’de: “Buradaki insanları bir yere gitmeye pek niyetleri yok. Çünkü örgütlü değiller. Karar mekanizması da yok. İnsanlar buradaki hayatı sevdi. Aklı fikri lüks bir araba almak olanlar bile buraya geliyor. Ötekileştiren tavır yok.”
- Eda, medyadan çok şikayetçi: “Bizi uçtaki insanlar gibi gösteriyorlar. Protestocuların çoğu bir eyleme katılmamış, oy bile vermemiş.”
- Hazan, meselenin ağaç, içki olmadığına inanıyor: “Ertesi gün hapını bile reçeteye bağladılar. Sürekli yeni bir şey çıktı, her şey üst üste bindi.”
Milliyet/Mehveş Evin
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları