Tarih:
15.08.2013
Biz rakı içeriz
Mehveş Evin, ''Vardar Ovası türküsünde 'rakı' kelimesinin geçtiğini Bülent Arınç’ın 'esprisi' sayesinde öğrenmiş bulunuyorum.''
“500 Yıldır Süren Muhabbetin Mirası-Rakı Ansiklopedisi”nin ilk cümlesi bu. Türkü-rakı tartışması açılmışken, rakı kültürüne dair birkaç hatırlatma yapalım...Vardar Ovası türküsünde “rakı” kelimesinin geçtiğini Bülent Arınç’ın “esprisi” sayesinde öğrenmiş bulunuyorum. Hoş, şarkı söylemeyi beceremediğimden, şarkı sözü de hatırlamam. Oda komşum, değerli meslektaşım Melih Aşık olmasaydı, türkünün orjinalinde “rakı” değil de “sıla” dendiğini bilmeyeceğim. Şöyle:
Vardar Ovası Vardar Ovası
Kazanamadım sıla parası
Hal böyleyken türkünün “rakılı” versiyonunun şakayla da olsa hatırlanması ilginç tabii. Madem lafı müzik ve rakıdan açtık, o zaman Rakı Ansiklopedisi’ni (Overteam Yayınları) açıp bakalım, neler yazılmış...
Bu nefis ansiklopedinin yayın yönetmeni Erdir Zat, şöyle yazmış önsözünde:
“Biz rakı içeriz. Türkiye dendiğinde ilk akla gelen şeylerden biri, içine su katıldığında beyazlaşan o anason kokulu sert içkidir. Doğrusu rakı, böylesine güçlü bir kültürel simge olma ayrıcalığını fazlasıyla hak eder. Bu coğrafyada yaşayan uygarlıkların ortak kültür mirasıdır. Dünyada üstüne yemek kültürü geliştirilmiş yegane içkidir.”
Divan şiirlerinde AB alemi
Divan şiirlerinde AB alemi
İtirazı olan? Yoksa, buyurun çilingir sofrasına! Rakı Ansiklopedisi’nden günün anlam ve önemine uygun birkaç maddeyi kısaltarak alıntıladım:
AB ALEMİ: Ya da ab meclisi. Osmanlı döneminde üstü kapalı olarak “içki içerek eğlenmek” anlamında kullanılan söz. İstanbul’un Bizans’tan beri eksilmeyen, arada son derece acımasız önlemlerle yasaklanmaya çalışılmasına karşın önlenemediği gibi, giderek daha zengin bir kültüre dönüşen en yaygın gece eğlencesi; içki alemi.
Ab alemleri, çemenzarlarda, mesirelerde, konaklarda, havuz başlarında ve en uygun ortam olarak meyhanelerde, sazlı sözlü yapılıyordu.
AB ALEMİ: Ya da ab meclisi. Osmanlı döneminde üstü kapalı olarak “içki içerek eğlenmek” anlamında kullanılan söz. İstanbul’un Bizans’tan beri eksilmeyen, arada son derece acımasız önlemlerle yasaklanmaya çalışılmasına karşın önlenemediği gibi, giderek daha zengin bir kültüre dönüşen en yaygın gece eğlencesi; içki alemi.
Ab alemleri, çemenzarlarda, mesirelerde, konaklarda, havuz başlarında ve en uygun ortam olarak meyhanelerde, sazlı sözlü yapılıyordu.
Ab alemi özellikle edebiyat ve müzik alanlarında estetik değer kazandı. Divan şiirinde ve birkaç eski bestenin güftesinde ab alemlerinin konu olarak işlenmiş olması, 16’ncı yüzyıldan beri (III. Selim dönemi) bir gelenek olduğu anlaşılmaktadır.
“Alem-i ab içre Göksu’dan” eski bir bestedir ve İstanbulluların özellikle yaz gecelerinde Göksu, Kalender Bahçesi gibi yerlerde sabaha değin içkili kır alemi düzenlediklerinin kanıtıdır. (Necdet Sakaoğlu-Nuri Akbayar)
OSMANLI’DA İÇKİ: İçki İslam dininde yasaklanmış ve şarabın bir damlasının bile haram olduğu hükmü şeriatta tartışılmaz bir kesinlik kazanmıştır. Buna karşın Osmanlı İmparatorluğu’nda bu hüküm, bir genel içki yasağına bazı dönemler dışında pek konu olmamıştır.
OSMANLI’DA İÇKİ: İçki İslam dininde yasaklanmış ve şarabın bir damlasının bile haram olduğu hükmü şeriatta tartışılmaz bir kesinlik kazanmıştır. Buna karşın Osmanlı İmparatorluğu’nda bu hüküm, bir genel içki yasağına bazı dönemler dışında pek konu olmamıştır.
Evliya Çelebi, açık yüreklilikle devletin masrafı çok olduğu için içki vergisinden vazgeçemediğini belirtir. O dönemlerin uygulamaları ve değer yargıları göz önüne alınırsa, genelde göreceli olarak hoşgörülü bir yaklaşımın olduğunu söyleyebiliriz. (Erol Üyepazarcı)
İşte böyle sevgili okur... 500 yıllık muhabbete dair, 600 küsur sayfalık ansiklopediyi bulursanız, mutlaka okuyunuz.
Müsaadenizle 10 gün yazılara ara verip, yaylada çilingir sofrası kurmaya gidiyorum. Zorunlu değil, gönüllü izin.
SANAT MÜZiĞi VE ASLAN SÜTÜ
Müsaadenizle 10 gün yazılara ara verip, yaylada çilingir sofrası kurmaya gidiyorum. Zorunlu değil, gönüllü izin.
SANAT MÜZiĞi VE ASLAN SÜTÜ
- Rakı meclisine en çok bu müziğin yakıştığı yaygın bir kanıdır. Tekkelerin kapatılmasıyla can damarlarından biri tıkanan Türk musikisi, 1930’larda Atatürk’ün bir demecine dayanarak devlet radyosundan uzaklaştırıldı.
- Musiki cemiyetlerinin yanı sıra taş plaklar, meyhane ve gazinolar, cumhuriyetin ilk on yıllarında Türk sanat müziğinin canlı kalmasını sağladı.
- Geçmişten bugüne, pek çok şarkının güftesinde içki ve meyhane doğrudan doğruya konu edilir veya birer aşk metaforu olarak kullanılır. Bu durum, Türk sanat müziğiyle içkinin iç içe iki kültür gibi algılanmasının hem nedeni hem sonucudur.
- 1933’de “İçki Düşmanı Gazete’de yazan Dr. Kudsi, Sultan III. Selim’in yazdığı “içkili güfte” için Yeşilay’dan medet umar. Eğer önerildiği gibi bu şarkılar repertuardan sökülüp atılacak olsa, Türk sanat müziğinin hayli fakirleşeceği aşikardır. (Derya Bengi)
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları