Tarih:
08.04.2015
Bizi karanlığa gömen sistem
Mehveş Evin; Savcı Kiraz cinayeti kadar karanlık ve aynı gün yaşanan olay, tüm Türkiye’yi etkileyen elektrik kesintisiydi.
Savcı Kiraz cinayeti kadar karanlık ve aynı gün yaşanan olay, tüm Türkiye’yi etkileyen elektrik kesintisiydi.Yetkililer hâlâ kesintinin nedeniyle ilgili tatmin edici bir açıklama yapamadı. Hoş, yerel seçimin yapıldığı günkü kesintilerden “kediler”i sorumlu tutan mantık ne söylese inanacaktık?
Elektrik kesintisi skandalını örtbas etmek için bir bürokrat kurban edildi. İstifa ettirilen TEİAŞ’ın Genel Müdürü Kemal Yıldır’ın Milliyet’e yaptığı açıklamalara bakılırsa sorunun kaynağı, devletin ucuz elektrik almaktaki ısrarı.
Yani kesinti, devlet politikasının sonucu.
Ucuz elektrik almak kulağa iyi gelebilir. Vatandaşa yansımıyor, o ayrı! Faturalarınıza bakın. “Ucuz elektrik”in u’sunu gördünüz mü?
Ne yazık ki kamuoyu, bazen gereksiz/alakasız teknik ayrıntıya boğulduğu, bazen de tamamen yalan yanlış beyanlara göre yönlendirilmeye çalışıldığı için bazı bilgileri gözden geçirmekte fayda var.
Sistem özele teslim
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), kesintide asıl sorumlunun Taner Yıldız olduğunu belirterek uzun ve ayrıntılı bir açıklama yapmış. Buna göre;
1- Düşük maliyetli üretim yapan HES’lerden alım yapılması kamu açısından yararlı olarak yorumlanabilir. Ancak bu riski, TEİAŞ değil, siyasi irade alabilir.
2- 2014 sonunda kamunun Türkiye’deki toplam kurulu güçteki payı yüzde 31.5’e geriledi. Yani devletin fiyatları dengelemek veya müdahalede bulunmak gibi bir gücü artık yok gibi.
3- Kurulu güç içerisinde HES’lerin payında 2003 yılından itibaren önemli bir değişiklik olmadı. Üstelik hep itiraz ettiğimiz gibi HES’lerle vatan filan kurtulmuyor; zira yüzde 45’i özelde.
4- TEİAŞ’ın yaptığı “Kapasite Projeksiyonu”na göre 2014 sonu itibarıyla kurulu güç yedeği yüzde 75’lerde. Ancak bu rakam, üretim yedeği anlamına gelmiyor. Santral ağırlığı yine özelde olduğundan istenildiğinde devreye sokulmasında güçlükler yaşanabilir.
5- Önce üretim tesisi yapıp, sonra iletim sistemini buna uydurmaya çalışmak büyük bir zafiyet.
Seçimde karartma olur mu?
Her işi “önce para” mantığıyla yapmaya kalkınca nasıl felaketler yaşanabileceği ortada... Belli ki bıçak sırta dayanmış; 10 saatlik kesinti de bunun kanıtı.
Üstelik yarın öbür gün kesintilerin tekrarlanmayacağının garantisi yok. Şeffaflık sıfır, planlama deseniz, şakadan ibaret... Dolayısıyla, sokaktaki insan da komplo teorilerine bel bağlıyor.
Bunlardan en yaygın olanı, seçim gününde de Türkiye’nin karanlığa gömüleceği yani seçim sonuçlarına müdahale edileceği.
Şüphesiz böyle korkunç bir senaryo, en çok AKP’ye zarar verir. İktidar partisi, demokrasi ve adalet iddiasını çoktan rafa kaldırdı. Demokrasinin tek tezahürü olarak sandığı işaret ederken bir karartmayı daha bu ülke kaldırmaz.
AFERİN HDP!
-Seçim heyecanı resmen başladı; partiler adaylarını belirledi... CHP’nin üçü büyükşehir, yedi seçim bölgesinde kadın adayları birinci sıraya yerleştirmesine yetmez ama evet diyoruz...
-CHP’nin bu yılki
toplam kadın aday sayısı 103. 2011 seçimlerinde ise 109’du. Ana muhalefet partisi
ne yazık ki hâlâ beklediğimiz eşitlikçiliği yakalayamadı.
- Eşbaşkanlık sistemi sayesinde kadınları siyasete taşıyan ve bu kararın meyvelerini alan HDP, yine en çok kadın aday gösteren parti: 550 adayın 228’i kadın!
- HDP’nin sadece daha çok kadın aday göstermesi değil, aday profilindeki çeşitlilik ümit veriyor. Örneğin Mersin’de 4. sırada bir feminist ve
LGBTi aktivisti Özlem Şen
var. Hüda Kaya gibi, yıllarını farklı siyasi mücadelelere vermiş bir kadın aktivisti görmek heyecan verici. Bravo!
- MHP ve AKP’nin aday listesi bu yazı yazılırken henüz belli değildi. Kadın ve genç adaylar açısından büyük bir değişim ve iddia beklentisi yok.
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları