Tarih:
11.04.2013
Bodrum Bodrum, taş ocağına bakıyorum
Mehveş Evin, ''Güzelim Bodrum, çok yakında beton yazlıklar, oteller ve taş ocaklarından ibaret olacak''.
Güzelim Bodrum, çok yakında beton yazlıklar, oteller ve taş ocaklarından ibaret olacak. Peşinden maden ocakları da gelecek. Siz Bodrum’un son günlerinin ‘tadını’ çıkarabileceksiniz, ama ya çocuklarınız?Radikal gazetesi, Bodrum’daki denetimsiz taş ocaklarını pazar günü manşete çıkardı. Çevre muhabiri Serkan Ocak, ormanları yok eden taş ocaklarının ruhsatsız veya ruhsata aykırı iş yaptığını belgeledi. Geçen hafta da Ömer Erbil, Ali Ağaoğlu’nun Bakırköy Kartaltepe’de emsalin üç katı inşaat haberini ve Çevre Bakanlığı’nın açıklamalarını yazdı.
Artık medyada bu tip haberlere ya hiç, ya da kıyıda köşede rastladığımızdan Radikal’i ve muhabirlerini tebrik etmekle kalmayıp, desteklemeli. Normalde büyük tartışmalar koparması gereken bu haberlerin takipçisi olmak, daha geniş kitlelere duyurmak, hukuki gelişmeleri izlemek, kontrolsüz talanı faş etmek, hepimizin görevi.
Yaz gelince İstanbulluların tası tarağı toplayıp tatile gittiği, dünyanın en popüler turizm merkezlerinden Bodrum, bu gidişle taş ocağı cennetine dönüşecek.
Muğla’da 450 tane var!
Bazılarınız, Bodrum bittiğinde başka bir tatil beldesine kapağı atmakta çareyi bulabilir. Farkında olmadığınız gerçek şu: Öyle kontrolsüz bir talanla karşı karşıyayız ki, bugün Bodrum, yarın Marmaris, öbür gün Ege’nin kuzeyi elden gidecek. Ha, “Vizemi alıp başka ülkelerde tatil yaparım” derseniz, kimse sizi tutamaz.
Ama tarih, ne bu çevre kıyımını yapanları, ne de bunu görmezden gelip keyfini sürenleri affedecek.
Serkan Ocak’ın haberine göre Muğla’da 450, Bodrum’da 34 taş ocağı var. Bodrum’dakilerin 17’si ruhsata aykırı veya izinleri bitmiş. Yerel yönetim ve sivil toplum, bunları kapattırmak için çaba harcıyor.
Usülsüz taş ocağının cenneti, Yalıçiftlik. Doğal Taş Madencilik, işletme hakkını 2009’da iki kişiye devretmiş. Sadece doğayı talan etmekle kalmayıp, sigortasız işçi çalıştırma, irsaliyesiz mal satma gibi hukuksuzlar nedeniyle suç duyurusu yapılmış.
Yalıçiftlik ayağa kalk
Maden ocağını işletenlerin sahadan çıkarılması, yetkisiz işlem yaptığı için de hakkında yasal işlem yapılması, buna müsaade eden kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılması talep edildi.
Vali, Yalıçiftlik’teki ocaklara tebligat yapmış, fakat taş ocakları hâlâ işine devam ediyor! Taş ocağı işletmelerinin bu kadar pervasızca hareket etmelerinin ardında Maden Kanunu’nda 2004’te yapılan değişiklik yatıyor. Evet efendim, nasıl olduysa çevre etki değerlendirmeden muaf tutuluyor bu ocaklar!
Daha beterini söyleyeyim: Taş ocaklarından geriye, ormansız, bereketsiz bir arazi kalacak. Bir sonraki adım buralarda maden aramak olacak. Ne de olsa 2B, vasıfsız orman arazilerinin ‘işletilmesi’ gibi korkunç yasalar, buna imkan sağlıyor. Kim maden aranan bir yerde tatil yapmak ister?
Böyle bir rezalet, dünyanın hiçbir yerinde olamaz! Yalıçiftlik’te yüzbinlerce dolarlık yazlıklarda oturanlar hiç mi kılını kıpırdatmaz? Hadi çevreyi umursamıyorlar, bari mallarının değer kaybedeceğini görebilseler...
FESTiVALDE SON GÜNLER
İstanbul Film Festivali’nde bu yıl da aynı şey oldu: Onlarca filmi işaretleyip, ancak bir veya ikisine gidebiliyorum! Keşke daha uzun sürse ama 14 Nisan’da bitiyor! Hele yeni Türk sinemasında çok heyecan verici o kadar ilginç film var ki... Hâlâ şansınız varsa, bu filmleri gidip görün:
Yaz gelince İstanbulluların tası tarağı toplayıp tatile gittiği, dünyanın en popüler turizm merkezlerinden Bodrum, bu gidişle taş ocağı cennetine dönüşecek.
Muğla’da 450 tane var!
Bazılarınız, Bodrum bittiğinde başka bir tatil beldesine kapağı atmakta çareyi bulabilir. Farkında olmadığınız gerçek şu: Öyle kontrolsüz bir talanla karşı karşıyayız ki, bugün Bodrum, yarın Marmaris, öbür gün Ege’nin kuzeyi elden gidecek. Ha, “Vizemi alıp başka ülkelerde tatil yaparım” derseniz, kimse sizi tutamaz.
Ama tarih, ne bu çevre kıyımını yapanları, ne de bunu görmezden gelip keyfini sürenleri affedecek.
Serkan Ocak’ın haberine göre Muğla’da 450, Bodrum’da 34 taş ocağı var. Bodrum’dakilerin 17’si ruhsata aykırı veya izinleri bitmiş. Yerel yönetim ve sivil toplum, bunları kapattırmak için çaba harcıyor.
Usülsüz taş ocağının cenneti, Yalıçiftlik. Doğal Taş Madencilik, işletme hakkını 2009’da iki kişiye devretmiş. Sadece doğayı talan etmekle kalmayıp, sigortasız işçi çalıştırma, irsaliyesiz mal satma gibi hukuksuzlar nedeniyle suç duyurusu yapılmış.
Yalıçiftlik ayağa kalk
Maden ocağını işletenlerin sahadan çıkarılması, yetkisiz işlem yaptığı için de hakkında yasal işlem yapılması, buna müsaade eden kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılması talep edildi.
Vali, Yalıçiftlik’teki ocaklara tebligat yapmış, fakat taş ocakları hâlâ işine devam ediyor! Taş ocağı işletmelerinin bu kadar pervasızca hareket etmelerinin ardında Maden Kanunu’nda 2004’te yapılan değişiklik yatıyor. Evet efendim, nasıl olduysa çevre etki değerlendirmeden muaf tutuluyor bu ocaklar!
Daha beterini söyleyeyim: Taş ocaklarından geriye, ormansız, bereketsiz bir arazi kalacak. Bir sonraki adım buralarda maden aramak olacak. Ne de olsa 2B, vasıfsız orman arazilerinin ‘işletilmesi’ gibi korkunç yasalar, buna imkan sağlıyor. Kim maden aranan bir yerde tatil yapmak ister?
Böyle bir rezalet, dünyanın hiçbir yerinde olamaz! Yalıçiftlik’te yüzbinlerce dolarlık yazlıklarda oturanlar hiç mi kılını kıpırdatmaz? Hadi çevreyi umursamıyorlar, bari mallarının değer kaybedeceğini görebilseler...
FESTiVALDE SON GÜNLER
İstanbul Film Festivali’nde bu yıl da aynı şey oldu: Onlarca filmi işaretleyip, ancak bir veya ikisine gidebiliyorum! Keşke daha uzun sürse ama 14 Nisan’da bitiyor! Hele yeni Türk sinemasında çok heyecan verici o kadar ilginç film var ki... Hâlâ şansınız varsa, bu filmleri gidip görün:
* ’A LATE QUARTET/SON KONSER’: Konu harika, oyuncular da öyle. Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener, Christopher Walken ve Mark Ivanir, bir klasik müzik dörtlüsünün müzisyenlerini canlandırıyor. (13-14 Nisan)
* ’DISCONNECT’: İnternetin günlük hayatımıza etkisi kafanızı kurcalıyorsa, Henry Alex Rubin’in bu ilginç ve sürükleyici filmi kaçmaz. (13-14 Nisan)
* ’ELVEDA İSTANBUL’: 6-7 Eylül 1955’deki korkunç olaylardan sonra İstanbul’da yaşayan 150 bin Rum’dan geriye
2 bin kişi kaldı. Ne yaşadıklarını merak ediyorsunuz, işte fırsat. Belgeselin tek gösterimi, bu Cumartesi.
2 bin kişi kaldı. Ne yaşadıklarını merak ediyorsunuz, işte fırsat. Belgeselin tek gösterimi, bu Cumartesi.
* ’SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ’: ‘Leyla ile Mecnun’un takipçileri, Onur Ünlü’nün fantastik filmini kaçırmamalı. Ali Atay, Ahmet Mümtaz Taylan ve Cengiz Bozkurt‘un da oynadığı film, ‘olağanüstü bir kasaba’nın hikayesi...
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları