Tarih:
21.03.2017
Bu bir veda değil
Mehveş Evin: Dayanışmaya, dik durmaya ve koşullar ne kadar zorlaşsa da sonuna kadar basın özgürlüğünü savunmaya devam…
Gezi zamanıydı. Bir kısım medya Taksim’den şehrin ve ülkenin her köşesine dalga dalga yayılan isyanı görmezden geliyor veya yalan haberlerle olanları bambaşka bir düzleme çekmeye çalışıyordu.NTV, Habertürk ve Sabah’ın önünde, tarihte eşi görülmemiş kalabalıklar toplanıp medyayı protesto etti, medyayı halkın haber alma hakkına sahip çıkmaya çağırdı.
‘Simit sat onurlu yaşa’ sloganı sokaklarda yankılanırken gazeteciler de durdukları yeri ve mesleklerini sorguladı. Pek çok meslektaşım gibi Harun Simavi de olan biteni köşesinden sessizce seyretmeyi reddetti. Bağımsız, sadece doğru haberciliğin yapıldığı, farklı seslere yer veren yeni bir dijital mecra kurmaya karar vermişti. Tek doğrusu vardı, gazetecilik.
‘Yaramazlara biraz batar’ sloganıyla çıkan ‘diken.com.tr’nin doğumuna tanıklık etttiğimden kendimi hep bir parçası hissettim. Gerçekten de Diken, haber diliyle, yazarlarıyla, duruşuyla Türkiye basın tarihinde çok büyük bir boşluğu doldurdu.
Giderek ağırlaşan gündeme rağmen muzip dilini sakınmadı ve kısa sürede farklı kesimlerin takip ettiği önemli bir mecra haline geldi.
O sıralarda ben de merkez medyadaydım ancak gidişat hiç parlak değildi. Harun her görüşmemizde “Daha atılmadın mı? Hadi bize gel” diye hem takılıyor, hem de her daim kapısının açık olduğunu hissettiriyordu.
Öte yandan bağımsız haber ve yorum için dijital medyadan başka şansımızın pek kalmadığının farkındaydım. Gazetecilik, sadece siyasi koşullar, medyanın sermaye yapısı ve baskılar nedeniyle değil, internetin giderek yaygınlaşmasıyla dijital platformlara kayıyordu.
Yol aynı, patika farklı
Merkez medyadaki kişisel ‘son’um 2015 yılının ağustosunda geldi. Hiç tereddüt etmeden Diken’de yazmaya başladım. Mesleğimdeki en özgür, en keyifli çalıştığım dönemlerden biri oldu. Hangi haberi yaptığım, neyi nasıl yazdığım sorun değildi, aksine hep teşvik edildi. Gazetecilik zaten bu koşullarda mümkün olabilir; ‘Her satırımızı dikkatli yazalım’, ‘Aman Beyefendiyi kızdırmayalım’ diye değil.
Diken’e -şimdilik- yazdığım bu son yazıyı, çalışma arkadaşlarıma ve okurlara veda havasında yazmak istemedim. Çünkü böylesine kısır ve baskılarla dolu bir ortamda basın özgürlüğünü sonuna kadar savunan bir avuç gazetecinin arasında rekabet, keskin ayrılıklar olmaz. Ancak iyice daralan ve ateş altında tutulan mahallede adres değişikliği yapmaya karar verdim.
Farklı patikalara sapsak da aynı yoldayız. Bu yolda çoğalarak, hep beraber yürümenin bilinciyle, Artı Gerçek’de yazacağım.
Harun’a, Erdal Güven’e, hapiste rehin tutulan eski editörüm Tunca’ya ve Diken’in genç, dinamik ekibine teşekkür ederim. İyi ki varsınız. İyi ki sizlerle aynı çatı altında çalıştım. İyi ki farklı mecralarda da olsa aynı ilkeleri savunduğum gazeteciler var.
Diken’e yazdığım 1.5 yıl boyunca dünyanın her yerinde Türkçe okuyan okurlardan da büyük destek aldım, hepinize müteşekkirim.
Dayanışmaya, dik durmaya ve koşullar ne kadar zorlaşsa da sonuna kadar basın özgürlüğünü savunmaya devam…
Mehveş Evin-Diken
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları