loading
close
SON DAKİKALAR

Büşra Hoca’ya ve akademiye özgürlük!

Mehveş Evin
Tarih: 02.07.2012

çevre hakları ve kontrolsüz sanayileşme alanlarında düşünmek ve protesto etmek önümüzdeki 10 yılda “Kürt meselesi” kadar can yakıcı bir mesele olacak!...

Bizler, Özel Yetkili Mahkemeler’de nelerin değiştiğini ve süregelen davalara nasıl etki edeceğini çözmeye çalışırken, bugün İstanbul’da KCK ana davası başlıyor... Sekiz aydır tutuklu olan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve tutuksuz yargılanan Ragıp Zarakolu’nun da aralarında bulunduğu 193 kişi Silivri’de ilk kez hakim karşısına çıkacak.

Büşra Hoca’ya isnat edilen suçlara ve tutukluğuna yönelik itirazlar çığ gibi büyürken, akademik özgürlük açısından 
bulunduğumuz acıklı ortamı hatırlatmayı görev sayıyorum. Bunun için, ne Büşra Hoca’yı tanımaya, ne de siyasi 
pozisyon almaya gerek var.

Durum gayet net: Ersanlı’nın başına gelenler, Türkiye’de akademik özgürlüğün ne halde olduğunun sembolüdür. Yarın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılsa dahi, yaşadığı itibarsızlaştırma ve adaletsizlik süreci değişmeyecek.

Geçen hafta Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu (GIT ), Prof. Ersanlı’nın durumu ve üniversitelerdeki akademik hak ihlallerine dikkat çekmek için bir rapor yayımladı.

Baskı ve yıldırma örnekleri

GIT’e göre başta Büşra Hoca olmak üzere, bilgilerini, deneyimlerini, tespitlerini ve araştırma sonuçlarını toplumla paylaşan ve tabu sayılan konularda akademik çalışma yapan bilim insanları, giderek artan baskı ve yıldırmalarla karşı karşıya...

Kim bu insanlar ve ne yaptılar? Akademik hak ihlalleri raporunda ele alınan Dr. Nesrin Uçarlar, Özgür Sevgi Göral, Doç. Dr. Ergun Aydınoğlu, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. İzge Günal, Yrd. Doç. Dr. Lütfiye Bozdağ, Dr. Tülin Ural vakaları, “hassas” konulara dokunan akademisyenlerin uğradığı haksızlıkları ve baskıyı anlatıyor...

Bu vakaların çoğunun niteliği, Büşra Hoca’da olduğu gibi “siyasi”. Ancak Prof. Hamzaoğlu vakasındaki gibi, “insan sağlığının hiçe sayılması, kontrolsüz sanayileşme, HES’lerin inşası, enerjinin ve suyun metalaşması” gibi başlıklarda çalışmanın da suç sayılabileceğini görüp dehşete kapılabilirsiniz...

Şu an pek çoğumuz farkında değil... Ama çevre hakları ve kontrolsüz sanayileşme alanlarında düşünmek, yazmak, çizmek ve protesto etmek önümüzdeki 10 yılda “Kürt meselesi” kadar can yakıcı bir mesele olacak!

Dönüm noktası

Bugüne dönelim Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın terörle ve terör örgütüyle ilişkilendirilip tutuklanması, üniversitelere ve öğretim elemanlarına yönelik baskı ve gözdağı verme girişimlerinde bir dönüm noktası.

Ersanlı’nın demir parmaklıklar arkasında olma nedeni, vatandaşlık hakkı olan siyasal katılım hakkını kullanması. Ve herkesin Kürt meselesine güya “çözüm” aradığını söylediği bir ortamda, bu sürece bizzat katkı sağlamak için çaba harcamasıdır...

İşte bu nedenle kafamızı kaldırıp haykırmanın zamanı geldi de geçiyor:

Büşra Hoca’ya özgürlük, akademik düşünceye özgürlük!

Esas sorun otosansür

Büşra Ersanlı’nın , “Akademik özgürlük ve özerklik” yazısından bazı başlıklar:

* Akademik özerklik için en önemli ön koşul, akademianın, üniversitelerin, merkezi atamalarla siyasi olarak yönetilmesinin artık terk edilmesi olmalı.

* Merkezi YÖK sistemi çoğu kez bilimsel özgürlük için sakıncalı olmuştur. Mutlaka kuvvetler ayrılığı gereklidir.

* Akademik kurumlar, üniversiteler, yönetim olarak belli bir ideolojiyi benimsese de akademisyen üzerinde bu tür bir 
sansür atmosferi yaratamaz; yarattığı anda akademik özgürlükten söz edilemez.

* Akademik yeterlilik ancak alanında yetkinlik sahibi olan kişiler tarafından onaylanır. Yönetimin bu açıdan da şeffaf ve denetlenebilir olması esastır.

* Akademik araştırma yapanlar, konu seçiminden sonuç raporlarına veya kitaplarına kadar, üzerlerinde hiçbir sansür hissetmemelidir. Aksi takdirde, çok yönlü kavramsal irdeleme yapamazlar ve kavramsal katkıda bulunamazlar.

* Bugün Türkiye’de esas sansür, otosansür olarak sürüyor. Bir çok üniversite yönetimi, akademik faaliyetler ve öğrenci kulüpleri faaliyetleri, panel, konferans ve diğer toplantılar üzerinde istihbari ve güvenlikçi bir baskı izliyor.

* Özellikle öğrencilerin hangi konuları merak etmesi, hangilerini merak etmemesi gerektiği konusunda ciddi bir baskı var.

Not: Merak edenler raporun ve Büşra Hoca’nın yazısının tümünü 

http://www.gitturkiye.org/images/GITTurkiye_DosyaNo_2012_06_final.pdf adresinden okusun. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları