Tarih:
12.05.2016
Çakma monarşik rejime damat başbakan yakışır
Mehveş Evin; Her gün değil, her dakika birbirinden iç karartıcı haberlerle haşır neşir olmak, ahlaksızlığın, hainliğin, yalanın siyasetten iş dünyasına, basından sokağa genel norm haline gelmesini izlemek, ister istemez sizi de etkiliyor, bozuyor.
Her gün değil, her dakika birbirinden iç karartıcı haberlerle haşır neşir olmak, ahlaksızlığın, hainliğin, yalanın siyasetten iş dünyasına, basından sokağa genel norm haline gelmesini izlemek, ister istemez sizi de etkiliyor, bozuyor. Bir noktadan sonra ya nefret ya da kayıtsızlık sizi esir alıyor. Bırakın farklı fikirleri, gerçeklerin dile getirilemediği, baskılandığı, cezalandırıldığı bir coğrafyada giderek içimize kapanıyoruz.Hele bu ülkenin gündemiyle her gün haşır neşir oluyorsanız, akıl ve ruh sağlığınızı korumak için kısa bir süre de olsa şalteri indirmeniz tek çare.
Şalteri indirmek derken, sosyal medya dahil, haber diyeti yapmayı kastediyorum. Ancak o zaman daha sağlıklı düşünebilmeye, olayları tartmaya, dünyanın başka yerlerinde konuşulanlara dikkat kesilmeye fırsatınız oluyor. Başka ülkeleri, kültürleri tanıdıkça, neoliberal sistemin halkları nasıl acımasızca kemirdiğine, gezegeni nasıl çürüttüğüne de şahit oluyorsunuz.
Bir ülkenin yönetiminde ister asker, ister kral, ister kendinden menkul başkan olsun… Yönetim şeklinin adı ister demokrasi, ister monarşi, ister İslami cumhuriyet, isterse de komünizm olsun… ‘Tek adam’ların hakimiyeti ele geçirdiği her yerde yolsuzluk, yalan, baskı, haksızlık ve sömürü hakim.
Tayland’da askeri cunta ve krala hakaret
Pazar günkü Bangkok Post’un birinci sayfasında bir haber: Darbe karşıtı aktivistin annesi, krala hakaretten hapse atıldı.
Buyrun bakalım! Tayland’da 1.5 yıl önce orta sınıfın ve kralın desteklediği ‘kansız darbe’yle askeri cunta iş başına gelmişti.
Ülke halen general Prayuth’un başında olduğu ‘Ulusal Barış ve Düzen Konseyi’yle yönetiliyor. Siyasi faaliyet yasak, medya sansürlü, seçimler mütemadiyen erteleniyor.
Zaten seçime ne gerek var? Ne de olsa konseyin başı, ‘ulusal düzeni sağlamak’ adına her türlü karar verme yetkisiyle donatılmış vaziyette. Konseyin kararlarını denetleyebilecek hiçbir mekanizma yok. Asker, şüpheli bulduklarını gizlice gözaltına alabiliyor. Siyasetçiler, gazeteciler, aktivistler ya ‘darbe karşıtı faaliyetler’ ya da ‘krala hakaret’ten içeri atılıyor. En az 22 kişi bu suçlardan yargılanıyor.
‘Anti demokratik saray sistemli’ Türkiye’yle kıyasla darbe-saray ittifakıyla yönetilen Tayland’da durum bu.
Ancak aile devleti kapatır
Dönelim memleket ahvaline. Kurdele gibi gülücükleri yüzünden hiç eksik olmayan, sevimli mi sevimli Başbakan Davutoğlu’nun ipinin çekilmesine şaşıran var mı?
Tayyip Beyin en sadık kullarındandı ama ne fark eder? Herkes Erdoğan’ın sınır tanımadığını, tanımayacağını, tüm bunları önceden planladığını biliyor.
Bundan sonra başbakanlığa atanacak ismin, Davutoğlu’ndan bile daha etkisiz bir kukla, pardon ‘düşük profilli başbakan’ olacağı ortada.
Aile önemli, malum. Kol kesilir, yen içinde kalır atasözünün en nadide örnekleri bu müessesede yaşanır. Bu nedenle damat, bu iş için biçilmiş kaftan. Bakalım oğullara, kızlara, dünürlere, eş dost sermaye gruplarına yeni ne görevler düşecek? Kaldı ki Erdoğan şoforünü, avukatlarını, askerlik arkadaşlarını, özel kaleminin eşi bile 1 Kasım’da Meclis’e soktu. Tablo esas şimdi tamamlanacak.
Yönetimin kılçıksız, mutlak olarak sarayda toplanması için yapılabilecek son hamle, başka yolsuz cumhuriyetler, prenslikler ve askeri cuntalardan feyz almak.
Yalnız yaklaşan ‘çakma monarşi’ modeli, gezegende varolan anti demokratik örneklere bile parmak ısırtabilir. Ne de olsa Hitler’in Almanya’sını örnek göstermiş bir cumhurbaşkanımız var.
Son dönemece girerken kendi şalterinizi kısa süreliğine indirmeyi deneyin, olan bitene dışarıdan bakmaya çalışın. Çünkü bundan sonrası her halükarda daha karanlık olacak.
Mehveş Evin - Diken
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları