loading
close
SON DAKİKALAR

'Cihat yolunda her şey mübah' diyenler

Mehveş Evin
Tarih: 11.03.2015

Mehveş Evin; Kadınları, çocukları, 'şeriatçı' olmayanları vahşice katleden, köleleştiren IŞİD, şiddet şovu zeminini insanlık tarihine taşıdı.

Kadınları, çocukları, “şeriatçı” olmayanları vahşice katleden, köleleştiren IŞİD, şiddet şovu zeminini insanlık tarihine taşıdı.
Nimrud kentinde binlerce yıllık Asur medeniyetinin kalıntılarını “put” diye parçalayan...
Derken iki bin yıl önce Selevkos İmparatorluğu döneminde inşa edilen Hatra antik kentini tarumar ettiği söylenen IŞİD kafasını anlamak zor ama imkânsız değil...
İlginçtir, bir yandan “gerçek” İslam’ı temsil ettiğini savunan IŞİD, tüm dünyaya marifetlerini göstermek için modern teknolojiyi doya doya kullanıyor!
Başta Batı olmak üzere, dünyanın son 13 yüzyılda kaydettiği ilerleme ve moderniteye savaş açmakla yetinmeyen IŞİD, Müslümanlıktan önce var olan medeniyetleri de hedef alıyor.
7. yüzyıla dönmeye çalışırken modern icatları, yani kameraları ve sosyal medya hesa plarını kullanmaları alay konusu olsa da...
Referansları din olduğundan, “Cihat yolunda her şeyi mübah” görüyorlar.
IŞİD gayet tutarlı
The Atlantic’te Graeme Wood’un yazdığı “IŞİD gerçekten ne istiyor?” başlıklı yazısı, son zamanlarda okuduğum en kapsamlı analizdi.
Wood, Batı’nın, hatta Müslümanların “Gerçek İslam bu değil” tepkisinin gerçekçi olmadığını, zira IŞİD’in gayet de İslami olduğunu belirtiyor:
“Tamam, IŞİD Ortadoğu’dan Avrupa’ya, psikopatları ve macera arayanları kendine çekiyor. Ancak takipçilerinin vaz ettiği din, İslam’ın tutarlı hatta güncel yorumlarına dayanıyor.”
Allahtan Müslümanların büyük çoğunluğu, IŞİD’in Hollywood’un şiddet filmlerine taş çıkaran sahneleri uygulama heveslisi değil. IŞİD uzmanı, Princeton Üniversitesi akademisyeni Bernard Haykel, Müslüman toplulukların IŞİD’den “rahatsız” olmalarını şöyle açıklıyor:
“Hem utanıyorlar hem de politik doğruculuk adına IŞİD’in ‘İslam’ı temsil etmediği’ni savunuyorlar. İslam, barış dinidir diyorlar. Oysa (IŞİD’in) yaptıkları, İslam’ın tarihi ve yasal formatıyla örtüşüyor.”
Roma değil İstanbul
IŞİD’in “yabancı savaşçı devşirme”deki iki numaralı ismi Musa Cerantonio ile Avustralya’da görüşen Wood, IŞİD’in “kıyamet günü” inancını da masaya yatırmış.
Cerantonio, IŞİD’in “Yakıp yıkacağız” dediği Roma’yla, Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’un kastedildiğini söylüyor: “Roma’yı Türkiye Cumhuriyeti olarak düşünmeliyiz; 90 yıl önce Osmanlı’nın kendi kendine tanımladığı halifeliği sonlandıran Türkiye.”
Anlayacağınız, IŞİD’in yakın hedefindeyiz. Bu yolda nice insanı, nice kültürü, nice tarihi kalıntıyı yerle bir etmeyi hayal ettiklerini varın siz düşünün...
Bu ülkeyi yönetenlerin vaazlarına, demokrasi oyunundan otoriterliğe doğru nasıl yol alındığına, heykel nefretinden laiklikten koşar adım uzaklaşmalarına bakınca, IŞİD konusunda söylemlerinde ne denli samimi olduklarını anlamak zor.


BARAN TURSUN VAKFI

- İzmir’de bundan sekiz yıl önce Baran Tursun adındaki genç, polislerin “dur” uyarısına uymadığı gerekçesiyle kafasına edilen ateş sonucunda öldürüldü.
- Polis, olaya “trafik kazası” süsü vermeye çalıştı. Acılı baba Mehmet Tursun, yıllarca uğraştı, yalan tanıklıklardan sahte raporlara, her şeyi belgeledi. Buna rağmen Baran’ın katilleri 2 yılla kurtuldu.
- Dava AİHM’ye taşındı, ancak baba Mehmet Tursun bununla yetinmedi. Türkiye’de “faili polis” olan tüm olayları takip eden bir vakıf kurdu.
- İçişleri Bakanlığı, Baran Tursun Vakfı’nı şimdi kapatmak istiyor çünkü polis şiddetine dair akıl almaz olayları güncelleyen, arşivleyen ve ailelerin birbirine destek verdiği etkin bir sivil toplum kuruluşu oldu.
- Demokrasiler, para aklama ve rant aracına dönen çakma “sivil” toplum kuruluşlarıyla var olamaz. Ancak Mehmet Tursun gibi kocaman yüreklerin çabalarıyla yürüyen, bağımsız STK’lar yaşayabildiği sürece demokrasiden bahsedilebilir.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları