Tarih:
25.03.2015
Çözüm sürecinde patinaj herkese kaybettirir
Mehveş Evin; Beğenin, beğenmeyin: Kürt siyasi hareketinin barış sürecine dair önerileri, talepleri var.
Beğenin, beğenmeyin: Kürt siyasi hareketinin barış sürecine dair önerileri, talepleri var. Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddeyle hükümet de bu karede yer aldı. Ancak pratikte iktidar, barış sürecini destekliyor mu, nasıl bir barış vizyonu var, anlamak mümkün değil.Devletin tepesinden birbiriyle çelişkili açıklamalar üst üste gelirken, TSK da sessizliğini bozdu.
Asker artık siyasete karışmıyor diyorduk, yanılmışız. Genelkurmay’dan yapılan açıklama ve “Mardin’de PKK’ya operasyon” haberi, çözüm sürecinde tıkanmaya, yeni bir patinaj dönemine yol açabilir.
TSK’nın bu tutumu, Cumhurbaşkanı’nın sürece dair yaptığı son açıklamalarla paralel... Dolmabahçe’yi uygun bulmayan, izleme heyetine onay vermeyen, “Kürt sorunu yoktur” diyen CB, son olarak Kürtlerin seçilmiş siyasetçilerine yönelik şu sözleri sarf etti:
“Marjinal, ateist, inançsız, bu toprakların değerlerinden, özünden ve ruhundan kopuk akımlar...”
Eski ezberlere dönülüyor
Maalesef bu tür ayrımcılık ve nefret içerikli söylemlere aşinayız. Ve maalesef, toplumsal barışa ne kadar büyük zarar verebileceğini de iyi biliyoruz.
Barış, sadece PKK’nın silah bırakmasından ibaret değil ve olamaz... Toplumsal düzeyde barışın tesis edilebilmesi için Kürtler kadar Türklerin de korkularıyla yüzleşmeye, birbirlerini daha iyi anlamaya ihtiyacı var.
Ancak siyasetçiler halen bunun tam tersini yapmakta, eski ezberlere geri dönmekte ısrarlı. Peki, iktidar kavgası ateşini harlı tutmak, gencecik insanların düşmanlıkları ve birbirini öldürmesinden daha mı değerli?
Evet, AKP döneminde Kürtlerle ilgili pek çok tabu yıkıldı. Ancak Türklerle Kürtler arasında gerçek bir barışın tesis edilmesi için yolun daha çok başındayız.
Israrla görmezden gelinen Ortadoğu’daki kanlı savaşın sınırların yeniden çizilmesine neden olacağı ve artık barıştan başka bir şansımız olmadığı...
Artık karar verelim
Yeri gelmişken, Koç Üniversitesi’nden siyaset bilimci Doç. Dr. Murat Somer’le yaptığım ve önümüzdeki günlerde yayımlanacak röportajdan bir bölümü aktarmak isterim:
“Ortadoğu’daki çatışmalar Kürtlerin birleşmesini, siyasal olarak ön plana çıkmasını getirdi. Karar vermek lazım: Kürtler geleceklerini Ortadoğu’daki diğer Kürtlerle mi şekillendirecek? Yoksa Türkiye ile mi? Şu anda Kürtler, Türkiye ile bir çözümden yana. Bunu devam ettirmek gerek...”
Öte yandan Öcalan, TSK’nın şiddetle reddettiği “Eşme ruhu”yla Türkiye’deki Kürtlerin bağımsızlık istemesine değil, Türkiye ile bir arada yaşama isteğine işaret ediyor.
Bu durumda “bölünmeyi” isteyen Kürtler mi, yoksa Türkler mi sorusunu sormanın zamanı geldi, geçiyor.
KABATAŞ ÖZRÜ
Hürriyet yazarı İsmet Berkan’ın, “Kabataş olayı” ile ilgili köşesinde özür dileyip bir gazetecilik hatası yaptığını söylemesi, fazlasıyla geç kalmış olsa da olumlu buldum. Çünkü konu, 1.5 yıl süren bir suskunluğu kaldırmayacak kadar vahim.
Berkan’ın üzüntüsünde samimi olduğuna inanıyorum. Ancak neden “O görüntüleri gördüm” dediğini, bunu neye dayanarak yaptığını anlayamıyorum.
Bir gazetecinin, tanık olduğu veya gördüğü bir olayı farklı yansıtması, çarpıtması başka... Görmediği halde bir olayın olduğunu söylemesi başka.
“Korkunç” bir saldırı gerçekleşmediği halde ısrarla aksini savunmak, bir “gazetecilik hatası” değil, iktidar mekanizmasının halen kullandığı kumpasa alet olma hatasıdır.
Propaganda basını kalemlerinin Kabataş yalanını ortaya atması, hatta sürdürmesi eşyanın tabiatına uygun. Ancak halen saygınlığını yitirmemiş basın organlarında yapılan hatalar, medyaya kalan son güven kırıntısını da sarsıyor.
Mehveş Evin - Millyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları