loading
close
SON DAKİKALAR

Devlet kendi eliyle köy kapatıyor!

Mehveş Evin
Tarih: 02.01.2013

Mehveş Evin yazdı, ''Anadolu topraklarında bin yıllardır biriken kültür, kısa vadeli gelir kaynakları yaratmak uğruna tarumar ediliyor...''

Dünya, 2050’de dokuz milyara ulaşacak nüfusu nasıl doyuracağını konuşuyor... Gıda güvenliği, sürdürülebilir çevre ve ekonomik fırsatlar, Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı “Tarım İçin Yeni Vizyon”un en önemli başlıkları.

Bu amaçla hükümetler, özel sektör, sivil toplum, çiftçi birlikleri gibi konunun tarafları, bir araya getirilip yeni, sürdürülebilir yollar aranıyor.

Fakat Türkiye, bu hayati sorun ve gelişmelerden muafmış gibi davranıyor. Sanki sonsuza dek artan nüfusu besleyebilecekmişiz, sanki hiçbir sorun yokmuş havasındayız. Yetmezmiş gibi varolan imkanları da tepeden inme kararlarla yok ediyoruz. Enerji, güvenlik, şehircilik ve çevre politikaları, tarım ve kültür politikalarından bağımsız, günlük kararlarla idare ediliyor.

Köyler boşalır, şehirler dolup taşarken kimi neyle, nasıl besleyeceğimiz sorusu ise cevapsız bırakılıyor.

Orada bir köy yok uzakta

Büyükşehir yasası, Türkiye’de 16 bin köyün tüzel kişiliğinin sonlanmasını, yani kapatılmasını öngörüyor. Evet, yanlış okumadınız, devlet kendi eliyle “köyünü kapatıyor”. Güvenlik veya “baraj suları altında kalacak” gibi gerekçelerle boşaltılan, yalnızlaştırılan, göçe zorlanan köyler, bu yeni yasayla şimdi de “mahalle” olmaya zorlanıyor.

Bunun anlamı, köyün bitirilmesidir. Zira yasayla köylüler vergiye tabi tutulacak, köyler imara açılacak ve tarım arazileri artık maden ocağı, turizm işletmesi veya özel mülk olacak!

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, felaketin boyutunu şu sözlerle özetliyor: “Orada bir köy yok uzakta!”

Köy olmazsa ne yiyeceksin?

Türkiye’nin bambaşka yörelerinden, farklı partilerden gelen sekiz belediyenin İstanbul’daki “Cittaslow-Sakin Şehir” buluşmasında, “Büyükşehir Yasası”nın hiç gündeme gelmeyen bu hayati yönü ele alındı.

“Köy köktür... Köy tohumdur! Köy, geçmiş ve gelecektir. Köyleri güçlendirmek, geleceğin köyleri haline getirmek mümkün. Biz bunu üretici birliklerini güçlendirerek yapıyoruz” diyen Soyer, soruyor: “Köy olmazsa, çiftçi olmazsa şehirdekiler ne yiyebilir ki?”

Seferihisar’dan dokuz köy, büyükşehir yasasına karşı topladıkları imzaları 4 Ocak’ta Anayasa Mahkemesi’ne sunacak. Diğer köyler başlarına gelebilecek felaketin ne kadar farkında, bilmiyoruz...

İlerlemiş toplumlarda yerel üretici desteklenir, açlık ve sağlıklı beslenme için yeni çözümler üretilirken bizde köylerin kapatılması, vahametin son halkası. Üstelik sadece yiyecek-geçim-sağlık üçgeninden ibaret değil mesele:

Anadolu topraklarında bin yıllardır biriken kültür, kısa vadeli gelir kaynakları yaratmak uğruna tarumar ediliyor. Sorarım size, bu mu geleceğin Türkiye’si?

Medyada güzel şeyler de oldu

Medya, 2012’de yine çok tartışmalı haberlere, sözlere, değişimlere sahne oldu. Tatsız konular yerine medyada yılın ümit veren gelişmelerini öne çıkarmak isterim:

* 140 Journos: Gencecik üç arkadaşın sosyal medyada kurduğu “140Journos”, yurttaş haberciliğinin ülkede ne kadar eksik olduğunu gösterdi. Kritik davaları, protestoları tarafsız bir şekilde duyurmaya çabalayan “140journos”un adını daha çok duyacaksınız.

* Ipad gazeteleri: Pek çok gazete, iPad versiyonlarını çıkardı veya yeniledi. Yeni medyaya en çok yatırım yapan, Hürriyet gazetesi oldu. “Son baskı” ile ertesi günü beklemeden günün haberleri verildi. Milliyet, yılın sonunda “milliyet.tv” ile web üzerinden haber kanalı atağına geçti.

* Yeni yazarlar: Milliyet, kültür sanat sayfasını yeniledi, pek sevdiğimiz Ayşegül Sönmez de aramıza katıldı. Kelebek eki, çizer Kutlukhan Perker’i transfer etti, “Kelebek Vadisi”ni ve “Ece”yi okumadan geçemez olduk. Birgün, basın tarihine geçen bir stratejik hata yaparak anlaştığı yazarları başlatmadan kaçırdı. Ahmet Şık, tekrar yazmaya başladı.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları