Tarih:
19.12.2012
Empati güzel de irade nerede?
Mehveş Evin yazıyor, ''Darbe döneminin insanlık suçlarıyla halen yüzleşilmedi...''
Sen Dünyaya Gelmeden (Twice Born), son zamanlarda seyrettiğim en etkileyici aşk ve savaş filmi. Penelope Cruz ve Emile Hirsch’in başrolü paylaştığı filmde Saadet Işıl Aksoy da oynuyor. Hepsi muazzam.Seyir zevkinizi berbat etmeden kısaca bahsedeyim: Roma-Saraybosna arasında geçen filmde hayat, 1992’de nasıl umulmadık bir şekilde değişiyor.
“Burası Saraybosna, bize bir şey olmaz” diyen sıradan vatandaşın nasıl Sırp sniper’ların eğlencelik hedefi haline geldiğini... Açlık, çaresizlik içinde nasıl hayata tutunmaya çalıştıklarını...
Ve her savaşın, her otoriter rejimin gizli şiddet aracı olan kadınlara tecavüz ve işkencenin nasıl kullanıldığına şahit oluyoruz.
İnsanı insanlığından utandıran, farklı dönemlerde, farklı topraklarda yaşanan bir dram...
Bosna’dan Diyarbakır’a
Bosna’dan Diyarbakır’a
Filmde anlatılandan çok daha fazlası yaşandı Saraybosna’da. Öyle ki Robert Fisk, “Toplu tecavüzler gece gündüz sürdü” diye yazmıştı. Ve hala suçlular, hak ettiği cezaları bulamadı.
Geriye, ömür boyu, nesiller boyu taşınacak acılar ve yaralar kaldı.
Sadece Saraybosna’da değil... Ruanda ve Sri Lanka’daki iç savaşlar esnasında da erkekler birbirini kesmekle yetinmedi. Kadınlar ve çocuklar, psikolojik savaşın bir aracı olarak kullanıldı.
Türkiye’de de 12 Eylül darbesinin ardından Diyarbakır Cezaevi’nde yapılanlar kamuoyuna yansıdı. Tecavüzden dışkı yedirmeye, kadın ve erkeklere uygulanan ve Nazi kamplarını aratmayan akıl almaz işkence yöntemleri, farklı tanıklıklarla belgelendi.
Fakat darbe döneminin insanlık suçlarıyla halen yüzleşilmedi.
Empati mi irade mi?
Empati mi irade mi?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıklarını gündeme getirip “empati” yaptı.
Arınç’ın sözleri önemli, çünkü hala kulaklarını bu gerçeklere tıkayanlar var. Ancak “17 yaşındaki bir genç kız iken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca bir işkenceye maruz kalmış ki, o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım” şeklindeki sözlerin biraz yakışıksız olduğunu düşünüyorum.
İşkencenin her türü, “ahlaksız”lık bir yana, insanlık suçudur. Zorla yapılmayan bir işkence türüne henüz rastlanmadı! Kaldı ki işkence mağduru, dilerse başına gelenleri anlatır. Ama bunun platformu ve üslubunu kendi seçer.
İktidardaki siyasetçilerden beklentimiz, 12 Eylül dönemindeki işkenceleri sorgulatacak ve cezalandıracak iradeyi göstermeleridir.
İma yoluyla acımak veya kuru empati yapmak maalesef yetmiyor.
AİHM’den internet kararı
* Alternatif Bilişim Derneği’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı sites.google.com davasında karar açıklandı.
AİHM’den internet kararı
* Alternatif Bilişim Derneği’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı sites.google.com davasında karar açıklandı.
* Site, 24 Haziran 2009 tarihinde barındırdığı bir içerik sebebiyle 5651 no’lu yasaya dayanılarak erişime engellenmişti.
* Yasak yüzünden sayfalara ulaşamayan Ahmet Yıldırım’ın açtığı davada AİHM, erişim engelleme kararının ifade özgürlüğüne açıkça aykırı olduğuna karar verdi.
* AİHM ayrıca, 5651 no’lu yasanın ifade özgürlüğünü zedeleyen bir kanun olduğunu ve bu yasanın uygulanmasının başka insan haklarını da ihlal ettiğini belirtti.
* Örnek teşkil edecek bu davanın ardından pek çok dava gelebilir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları