Tarih:
04.02.2014
Fırtına’nın çilesi
Mehveş Evin; Rize’nin doğal harikalarından Fırtına Vadisi HES tehdidinin gölgesinde.
Rize’nin doğal harikalarından Fırtına Vadisi HES tehdidinin gölgesinde. Ancak ülkenin her cennet köşesinde virüs gibi yayılan çarpık turizm anlayışı, duyarsız vatandaş ve çıkar amaçlı yerel yönetimler yüzünden Fırtına da hızla bozuluyor.Kimse bu değişimi, tanıklarından iyi bilemez, anlatamaz. Bugün Çamlıhemşin’de yaşayan dostum Özlem Erol’un mektubuyla sizi baş başa bırakıyorum:
“Fırtına Vadisi, Türkiye’deki en kıymetli ekolojik bölgelerinden biri... Kaçkar’ın doğal su kaynakları, ırmakları, doğal yağmur ormanları, dünya mirası sayılabilecek nitelikteki köy mimarisi... Dağ ve yaylalarda birikmiş yüzlerce yıllık kültür ve yaşamlar. Vadiye bir kez gelirseniz büyüsü uzun süre aklınızdan çıkmaz.
Ancak bu güzellikler hızla tüketiliyor. Vadiye en büyük zararı Karadeniz halkı veriyor. Son yıllarda iyice artan bu çılgın talanla nasıl başa çıkılır, bilemiyorum.
Beni yazmaya iten en son olay, Ayder’deki Kardanadam Festivali oldu. Milli Parklar sınırları içinde olan yayla, son 10 yılda korkunç bir talana uğradı. Çocukluğumda bisikletli turistlerin geldiği Ayder, ucuz ve bozuk turizm anlayışından nasibini aldı. Her taraf kaçak, plansız otel binalarıyla doldu taştı. Kısa yoldan para kazanma uğruna özensiz, yerel kültürle ilgisi olmayan turistik tesislerin ardı arkası kesilmiyor. Atık çöpler dereye gidiyor. Buna günübirlik yerli turistin bıraktığı çöpler de eklenince manzaraya bakıp insanın ağlayası geliyor.
Vicdanları nasıl kaldırıyor?
Vicdanları nasıl kaldırıyor?
Dünyanın hangi ülkesinde bir milli parka günde 2 bin özel araç girebilir? Hangi millet, çöplerini bu güzelliğin ortasına atıp gidebilir? Tüm bunlar olurken, kimse rahatsız olmuyor! Tepki gösterince uzaydan gelmişiz gibi bakıyorlar.
Acaba biz gerçekten uzaydan mı geldik? Biz, doğa ve kültür talanından rahatsız olanlar, nereden geldik ya da nereye gitmeliyiz? Zira, manzara artık dayanılmaz bir hal aldı. Önce şehirlerden kaçtık, dağlara çıktık. Şimdi de herhalde uzaya kaçmamız gerekecek.
Acaba biz gerçekten uzaydan mı geldik? Biz, doğa ve kültür talanından rahatsız olanlar, nereden geldik ya da nereye gitmeliyiz? Zira, manzara artık dayanılmaz bir hal aldı. Önce şehirlerden kaçtık, dağlara çıktık. Şimdi de herhalde uzaya kaçmamız gerekecek.
İnsanlar hangi ara bu kadar vahşileşti ve yoldan çıktı? Her şeyi tüketmek ve kirletmek üzerine kurulu bir yaşam şeklini vicdanları nasıl kaldırıyor? “Milli Parklar ve Belediye ne işe yarar?” sorularının cevabı da ortada. Hiçbir önlem alınmıyor!
Çocuğum olmadığı halde, dağlarda gördüğüm tüm güzellikleri, 20 yıl sonra bütün çocuklar görebilsin umuduyla yaşıyorum. Artık yoruldum...
Çocuğum olmadığı halde, dağlarda gördüğüm tüm güzellikleri, 20 yıl sonra bütün çocuklar görebilsin umuduyla yaşıyorum. Artık yoruldum...
Bu kadar muhteşem bir vadinin güzelliklerine bile sırt çevirmiş bir insanlığın yolu, yol değil. Bugün Ayder’de yaşanan yozlaşma ve talanın hızla tüm vadiye yayılacağını şimdiden görebiliyorum.
Önümüzde yerel seçimler var, her yerde olduğu gibi burada da bir komedi yaşanıyor. Politika tüm kiriyle sahnede. Asla dilinden anlayamayacağım gri takım elbiseli erkekler topluluğu sokaklarda dolaşmaya başladı.
Adaylar arasında bir umut ışığı var, o da bir kadın... Politikada ne kadar söker bilmiyorum, ama tutunacak bir dala ihtiyacım var.
Adaylar arasında bir umut ışığı var, o da bir kadın... Politikada ne kadar söker bilmiyorum, ama tutunacak bir dala ihtiyacım var.
Çünkü çok yalnızım. Doğayı, hayatı, güzellikleri önemseyen, temel yaşam haklarını, ucuz tüketim numaralarına satmayan sosyal bir azınlık grubundanım...
Milli Parklara, Turizm ve Çevre Bakanlığı’na, belediyeye ve dahi tüm kurum ve kuruluşlara hakkımı helal etmediğimi arz ederim!”
ÖNEMLİ NOT: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanıp, uzaklara gidiyorum sevgili okur. Kısa zamanda tekrar buluşmak üzere...
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları