Tarih:
08.10.2012
Gazeteciliğin geleceği nerede?
Mehveş Evin yazdı, ''Gazetecilikte değişime kayıtsız kalmak, eninde sonunda kaybetmek anlamına geliyor...''
Soruya kısa bir cevap vererek başlayayım: Bugün durduğumuz yerde, yaptığımız biçimde değil... Gazetecilik, her sektör gibi bir evrim geçiriyor. Ve bu değişime kayıtsız kalmak, üzgünüm ama eninde sonunda kaybetmek anlamına geliyor.“Gazeteler ölüyor” diyenlerden değilim. Ama ister istemez pasta küçülecek, hiçbir zaman 10-20 yıl öncesi gibi olmayacak. Mesele sadece ticaretle, parayla ilgili değil...
İfade özgürlüğünün kısıtlı olduğu, basına sansürün yoğun olduğu bizim gibi ülkelerde gazetecilik, ancak alternatif alanlarda gelişme şansına sahip. İletişimin biçimi de değişiyor: Tek yönlü “haber vermenin” değil, insanların birbiriyle bilgi paylaşmasının giderek değer kazandığı bir çağın başlangıcındayız. Bu paylaşımı hızlandıran, derinleştiren türlü teknolojik araç ve yöntem geliştiriliyor.
Bu yüzden anlatacaklarım, gazetecilikle ilgili görünse de aslında daha iyi, daha şeffaf, daha demokratik bir toplum arzulayan herkesi ilgilendiriyor.
Hiper yerellik
The Guardian’ın online yazarı ve “yerel habercilik” uzmanı Sarah Hartley, haftasonu MADE Türkiye (o da ne diyenler için bkz: kutu) için İstanbul’daydı. Hartley ile küçük bir röportaj yaptık.
Peki yerel ve hiper gazetecilik, medya için gerçekten önemli mi? Bu alanda yeni ne var? Hartley’in cevabı şu:
“Herkes yakınında ne olduğunu merak eder. Şu andaki teknoloji (GPS), sosyal ağlar ve mobil deneyimimiz, yakınımızda ne olduğunu bilmek, bulmak açısından önemli. Fakat aynı zamanda çok fazla içeriğin içinden aradığınızı bulmak giderek zorlaşıyor. ”
Hiper yerellik
The Guardian’ın online yazarı ve “yerel habercilik” uzmanı Sarah Hartley, haftasonu MADE Türkiye (o da ne diyenler için bkz: kutu) için İstanbul’daydı. Hartley ile küçük bir röportaj yaptık.
Hartley, uzun yıllar yazılı basında çalıştıktan sonra 2001’de The Guardian’ın online bölgesel bölümünün başına geçmiş. İngiliz gazetenin ulusal yayını Londra’dan, yerel ve online yayını ise Manchester’dan idare ediliyor.
Sekiz yıl Guardian’ın online bölümünü yöneten Sarah, insanlara (okura) ulaşmanın farklı yollarını ararken yerel ve “hiper yerel” habercilik konusunda uzmanlaşmış. Yerel gazetecilik bir şehri ilgilendirirken, hiper yerel gazetecilik sokağınızda, mahallenizde olan biteni haberleştirmek anlamına geliyor.
Bizim basınımızda bırakın hiperi, yerel gazetecilik pek önemsenmez. Ulusal gazeteciliğin de şahane bir kıvamda olduğunu kimseye söyleyemez! (Bakınız Uludere, Şemdinli ve Suriye olayları).
Oyun değişiyor
Oyun değişiyor
Peki yerel ve hiper gazetecilik, medya için gerçekten önemli mi? Bu alanda yeni ne var? Hartley’in cevabı şu:
“Herkes yakınında ne olduğunu merak eder. Şu andaki teknoloji (GPS), sosyal ağlar ve mobil deneyimimiz, yakınımızda ne olduğunu bilmek, bulmak açısından önemli. Fakat aynı zamanda çok fazla içeriğin içinden aradığınızı bulmak giderek zorlaşıyor. ”
Hartley, “geo-tag” denilen coğrafi etiketlerin büyük bir kolaylık olacağını belirtiyor. Şu anda dijitaldeki çoğu içeriğin geotag’i yok ancak yakın zamanda çok önemli bir araç haline gelecek:
“Google, coğrafi lokasyonları henüz algoritmlerinin içinde bulundurmuyor. Fakat kendi coğrafi uygulamasını çıkaracak... Coğrafi konumu algoritmanın bir parçası yaptığı anda ki buna hazırlanıyor- oyun değişir. İçeriğin coğrafi referansı yoksa kaybolur gider. Lokasyon bu yüzden çok hayati. Haritalama da Google ve Apple arasında büyük çekişmelere yol açacak.”
Peki daha iyi gazetecilik, daha şeffaf bir toplumla bunların ne alakası var? Dijital gazetecilikte öne çıkan başka yenilikler ne? O da yarına.
Şikayet çok heves yok!
* Haftasonu, gönüllü danışmanlık yaptığım ve Milliyet’in program partneri olduğu “MADE” Türkiye projesi için Bilgi Üniversitesi’nin Santral Kampusu’ndeydim...
Şikayet çok heves yok!
* Haftasonu, gönüllü danışmanlık yaptığım ve Milliyet’in program partneri olduğu “MADE” Türkiye projesi için Bilgi Üniversitesi’nin Santral Kampusu’ndeydim...
* Dijital ortamda, kamuoyu yararına olabilecek her türlü haber içerikli yeni bir iş kurmayı düşünen katılımcılar, İngiltere’den gelen altı kişilik bir ekip ve Türkiye’de de alanında uzman isimlerle bir nevi kampa girdi.
* Projenin eğitim dili İngilizceydi ve başvuranların arasında 20 kişi seçilmişti. Aralarında pek az basın çalışanı vardı. Herkes işsizlikten, sansürden şikayet ediyor. Ama yeni bir şey öğrenmeye, başlatmaya heves veya cesareti olan yok!
* Detayları öğrenmek isteyenler http://uclanmade.blogspot.com/p/madeturkey-weekend.html linkine göz atabilir. Twitter’da #madeturkey etiketiyle de arama yapabilirsiniz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları