Tarih:
05.10.2013
Gazeteciyi tehdit eden “arkadaş”
Mehveş Evin; Gazeteci, bu ülkede hiçbir zaman özgür ve güvende olmadı.
Gazeteci, bu ülkede hiçbir zaman özgür ve güvende olmadı. Suikaste kurban gidenlerin çoğu hala birer faili meçhul. 2007’de “nefret suçu”yla başlayan zincirin halkasında öldürülen Hrant Dink’in davasına bakmak yeter.Günümüzde, muhalif, düzene “tehdit” olarak görülen, hatta sadece “rahatsız eden” gazeteciyi “ortadan kaldırmanın” daha kansız yollarının uygulanması, ne yazık ki tehlikenin bittiği ve basının özgürleştiği anlamına gelmiyor.
Tersine, gazeteci artık aleni olarak kamuoyunun önünde aşağılanıyor, azarlanıyor, ayar veriliyor ve evet, hedef gösteriliyor.
Hem de iktidarın en tepe noktasından...
Hem de iktidarın en tepe noktasından...
Eskişehir Valisi’nin gazeteci İsmail Saymaz’a yolladığı mektup, işte bu tehditkar tavrın son ve en kabul edilemez örneği.
Toprağın altındaki hesap
Gazeteci istediği şekilde haber yapmıyor, kendi tabiriyle “rahat durmuyor” diye “Toprağın altında hesaplaşacağız” diyebilen bir mülki amir tipolojisi var karşımızda...
Toprağın altındaki hesap
Gazeteci istediği şekilde haber yapmıyor, kendi tabiriyle “rahat durmuyor” diye “Toprağın altında hesaplaşacağız” diyebilen bir mülki amir tipolojisi var karşımızda...
Eh amir böyle olursa, başka kamu görevlilerinin aynı yönteme heves etmesi, kolluk kuvvetinin şiddet uygulaması kaçınılmaz olmaz mı?
Gezi protestolarında kaç kez şahit olduk; yerli-yabancı basın mensupları tartaklandı, görev yapması engellendi, gözaltına alındı, şiddet gördü. Herhangi bir emniyet görevlisinin bu nedenle kınandığını duydunuz mu?
Hayır, taltif edildiler. “Benim polisim görevini yaptı” diye övüldüler. Hal böyleyken insan hakları ihlalleri nedeniyle devlete hesap soran, sorabilen pek az gazeteci kaldı.
İsmail Saymaz da onlardan biri.
Ne acıdır ki bazı basın memurları “İsmail de provokasyon yaptı” diyebiliyor. Farkında değil; bugün İsmail’e yapılan, başka bir gün kendisine de yapılabilir.
Boşluğa düşenler
Boşluğa düşenler
Gazeteciye hakaret ve tehdit, bu topraklarda ne ilk, ne de belli ki son olacak.
İçişleri Bakanı “soruşturuyoruz” diyor. Fakat biliyoruz ki Vali bu davranışının bedelini ödemeyecek. Olsa olsa başka yere tayin edilecek. Belki bir tazminat ödeyecek. Bu şarkı da böyle sürüp gidecek.
Başbakan, “İyi arkadaşımızdır, boşluğa düşmüş herhalde... Yanlış” diyerek yapılanı tasvip etmediğini belirtti.
Kınama bile değil, gazeteciyi tehdit eden Vali’ye sahip çıkılıyor!
Devletimiz, kendi çocuklarına, kendi arkadaşlarına, kendi yandaşlarına hep sahip çıktı. Sahip çıktığı sürece de ne basın özgürlüğü ne ifade özgürlüğü... Hepsi hayal.
Bir 301 hikâyesi
* Gazeteci haber yaptığı için kamu görevlisi tarafından tehdit edilirken, bir yazara da “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” gerekçesiyle 301’den dava açılabiliyor.
Bir 301 hikâyesi
* Gazeteci haber yaptığı için kamu görevlisi tarafından tehdit edilirken, bir yazara da “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” gerekçesiyle 301’den dava açılabiliyor.
* Emrah Serbes, 1 Mayıs’ta Taksim’in yasaklanmasını ve polis şiddetini kendine has bir dille eleştirdiği için meşhuuur TCK 301’le yargılanacak, hem de 12 yıla kadar hapis istemiyle...
* Serbes’in 301’den yargılanması, sadece 1 Mayıs’la ilgili değil. Mehmet Ali Alabora gibi, Gezi protestolarına destek çıkan ve ilgili yetkilileri eleştiren pek çok sanatçı, düşünce insanı hedef haline getirildi. Merak ediyorum, 301’i yıllardır eleştirenler, Türkiye için bir utanç olduğunu savunanlar şimdi ne diyecek?
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları