Tarih:
13.10.2013
Gözüm üzerinde
Mehveş Evin yazıyor; ''Sevdiklerimize 'gözüm' deriz. Çok kızarsak 'gözünü oyarım' deriz''...
Sevdiklerimize “gözüm” deriz. Çok kızarsak “gözünü oyarım” deriz. Kürtler’in hoşçakal’ı, “Başım gözüm üstüne”dir. Peki gerçekten gözün kıymetinin farkında mıyız?İnsan bir şeyin kıymetini , kaybetmeden ne yazık ki tam anlamıyor. Sadece sevdiği canlılar, hayatındaki önem verdiği maddi-manevi şeyler değil, bizzat kendi bedeniyle ilgili de böyle. Bazen yaşadığımız hastalık ve sıkıntılar, hep var olduğu için hiç üzerinde durmadığımız ama hayattaki daha elzem şeyleri hatırlatıveriyor.
Perşembe başıma küçük bir aksilik geldi, gözüm şişti ve kapandı. Viral bir hastalık, bulaşıcı ve can sıkıcı. Geçici bir durum, yani abartacak bir şey yok. Ama tek gözüm kapalı, yalpalaya yalpaya yürürken ve daha bozuk olan sağlam gözümü kullanmakta zorlanırken şunu düşündüm: Ne okuyabiliyorum, ne yazabiliyorum, ne doğru dürüst hareket edebiliyorum... Gözüm birkaç güne açılacak ama ya açılmasaydı? Hayat neye benzerdi?
Onlar istatistik değil
Kazayla, hastalıkla veya doğuştan gözünü kaybedenler var. Bir başkasının eliyle, mesela polisin gözüne nişan almasıyla gözünü kaybedenler de var... Türk Tabipler Birliği, Gezi protestolarında gözünü kaybedenlerin sayısını 12 olarak açıkladı. Çoğu 18-25 yaş arasında, gencecik insanların hayatı mahvoldu. Belki sayıları daha fazladır. Ama asıl korkunç olan, onların basında sadece “birer istatistik”ten ibaret olması.
Empati yapmaya çalışın: Sizin gözünüz gitseydi, ne yapardınız? Yaralıyı tedavi eden doktor bile “suçlu” sayılırken, kimse onlara dönüp bir özür bile dilemedi. Protestolarda gitar ve davul çalmanın bile “suç” sayılabildiği, bir vatandaşın “eylem yapma olasılığı”na göre gözaltına alınabildiği bir ülkede, insanların gözünü çıkaran polis olunca, cezası ne?
Gezi’ye özel değil
Nedeni ne olursa olsun, silahsız bir vatandaşı sakatlamak, canına kast etmek, ağır bir suç değil mi? Evrensel hukuka göre, öyle. Ama bizimki gibi “adamına göre” muamelenin yapıldığı devletlerde değil! Sadece Gezi’ye özel bir hukuksuzluk yaşamıyoruz. Van’daki artçı depremde Bayram Oteli’nde ölen onlarca insanın hayatının karşılığında, binanın sahibi 11 yılla paçayı kurtarabiliyor. Kadın cinayetlerinde pek çok katil, ‘tahrik” indiriminden yaralanabiliyor. Bir insanın canına kast etmek, öldürmek, sakatlamak, tecavüz etmek en ağır şekilde cezalandırılmadıkça, sorumlular bulunup ortaya çıkarılmadıkça, hiçbirimiz güvende değiliz. Bayramı kutlarken bir de bunu düşünün.
BiR MERSiN KOMEDiSi
* Mersin’de 1 Haziran günü düzenlenen Gezi Parkı’na destek eylemine ilişkin savcılık iddianamesi kabul edilmiş.
* Birgün’ün haberine göre, iddianamede gitar çalmak ‘göstericileri dinamik tutmak’, davul çalmaksa ‘göstericileri motive etmek’ olarak ifade edildi.
* Ayrıca 17 kişi için, herhangi bir delil olmaksızın eyleme silahla katıldığı iddia edildi. Dahası, polisle müzakere etmek bile “suç” olarak değerlendirilmiş...
* Mersin’deki Gezi eylemleri ve Akdeniz Oyunları’nın açılış ve kapanış törenleri sırasındaki eylemlerde polisin orantısız şiddet kullanması hakkında onca suç duyurusu ile ilgili hiçbir gelişme yok!
* Bez maskeyi ve yüzücü gözlüğünü “suç delili” arasına sokmayı başaran Türkiye mahkemeleri, kendini daha ne kadar komik duruma düşürecek?
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları