Tarih:
24.06.2013
Halk meydana akın etti, vatandaş giremedi
Mehveş Evin, 'İstiklal’e, Galata’ya, Cihangir’e acımasızca saldırmanın açıklaması ne?'
İnönü döneminde İstanbul valiliği yapan Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’a atfedilen bir replik:“Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor!”
Ayrımcılık, daha güzel özetlenemez. Taksim-Gezi’den başlayıp diğer şehirlere yayılan protestolarla ilgili hükümetin aldığı tavır aynen budur. Fark şu:
“Halk”tan sadece tiksinilmiyor, “vatandaş” adına alenen şiddet uygulanıyor .
Cumartesi akşamı saat 18.15’te Taksim’e vardım... “Duran insan”ların yanı sıra “gezen insan”lar çoktu. Meydana yakın mekânlar açık tribün halini almıştı. Yemek yeniyor, kahve içiliyordu. Turistler, çocuklar, genç-yaşlı, kadın-erkek, ortalık insan kaynıyordu .
Gezi Parkı’nın merdivenlerine kalabalığı “gözleyen” polisler dikilmese... Ve meydana bakan üç ayrı noktada TOMA’larla çevik kuvvet olmasa...
Taksim Meydanı, herhangi bir cumartesi akşamüstünden farksızdı.
Yediye doğru İstiklal’den, ucu bucağı görünmeyen bir kitle Taksim’e yürümeye başladı.
Binlerce insan Taksim Meydanı’nı doldurdu. Bir kısmı İstiklal’de kaldı. Taksim Dayanışması bayrağından başka dalgalanan tek bayrak, “barış”ı simgeleyen gökkuşağı renkleriydi.
Bahanesi bile komik
Bahanesi bile komik
“Trafiğe kapatıldı” bahanesi kullanıldı ya: İnşaat yüzünden zaten trafik akışı kısıtlı olan Taksim’de, taksiden başka araç yoktu. Gezi’yle meydanı ayıran yolda ve Gümüşsuyu’da araçlar rahatça gelip geliyordu. Bir tek Sıraselviler’den geçiş yapılamıyordu.
Bırakın maskeyi, kimsede deniz gözlüğü bile yoktu. Yanında çanta taşıyan bile çok azdı. Direnişçiden çok, elinde karanfille destek vermeye gelen sıradan insanlarla doluydu alan.
Meydanda sloganlar atıldı. Ölenlerin ismi tek tek okunup “burada” dendi. Karanfiller havaya atıldı, eller havaya kaldırılıp sallandı, alkış ve ıslık sesleri kapladı. Ankara’ya selam edildi, “Her yer Taksim” diye bağırıldı.
Protestodan ziyade, büyük bir Taksim kutlaması havasındaydı her şey.
20.10 gibi polis kaskları taktığında The Marmara’nın altındaydım. Kalabalık kıpırdamıyor, slogana devam ediyordu. İkili üçlü gruplar meydanı terk etmeye başladı.
Anonsu o gürültüde duymak mümkün değildi. Fakat kalabalık gerilemeye başlayınca “geldiklerini” anladım.
İstiklal Caddesi, her şeyden habersiz, etrafına baka baka Taksim’e doğru çıkan o kadar çok insanla doluydu ki. Ara sokaklarda hayat devam ediyordu. Bebek arabalarıyla dolaşan kadınlar vardı!
Madem Taksim’i dağıttın...
Madem Taksim’i dağıttın...
Polis, meydanda gaz kullanmadı ve kalkanlarıyla yürüdü. TOMA yer yer su sıktı. “Demek ki kalabalık gazsız, şiddetsiz dağılabiliyormuş” derken, İstiklal’in ara sokaklarına, derken Cihangir’e deli gibi gaz atılmaya başlandı... TOMA’dan “ilaçlı” su sıkılıyor, plastik mermi kullanılıyordu.
Basın mensupları engelleniyor, görüntü almamaları için ya İstiklal’e sokulmuyor ya da doğrudan saldırıya uğruyorlardı. Polis, görüntü alınmasını niye engellemek ister? Suç işlediği belgelenmesin diye!
Anlayacağınız, Taksim’den püskürtülen insanlar, İstiklal ve Sıraselviler’de, gözden ırak yerlerde yine korkunç bir şiddete uğradılar.
Türkiye’de anayasal hak olan ifade ve gösteri özgürlüğünün yok sayıldığını hepimiz biliyoruz. Peki, protestoyla alakası olmayan, cumartesi gezmesine gelenlere yönelen şiddetin açıklaması ne?
Diyelim ki Taksim’e “orantılı” müdahale ettin. İstiklal’e, Galata’ya, Cihangir’e acımasızca saldırmanın açıklaması ne?
Alenen düşmanlık. Alenen ayrımcılık. Alenen insanlık haklarına aykırı.
SON SALDIRIDAN NE ANLADIK?
1- Taksim, bir kez daha “halka açmak” bahanesiyle halka kapatıldı. Bir kez daha anladık ki protestocular, AKP’li olmayanlar “halk”tan sayılmıyor.
SON SALDIRIDAN NE ANLADIK?
1- Taksim, bir kez daha “halka açmak” bahanesiyle halka kapatıldı. Bir kez daha anladık ki protestocular, AKP’li olmayanlar “halk”tan sayılmıyor.
2- İstanbul’da “hedef” eğlence mekânlarının olduğu Mis, Bekar, İmam Adnan Sokak, Nevizade, Çiçek Pasajı, Asmalımescit ve Cihangir’di... Aynı akşam Ankara Dikmen’de de mekânlara müdahale haberleri geldi.
3- Boşalmış sokaklara, apartmanlara, mekânlara gaz atılması, plastik mermi sıkılması, muhitine göre insanlara ayrımcılık yapıldığının da kanıtı.
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları