Tarih:
31.03.2016
Hayata, alışverişle sahip çıkacakmışız, hadi ordan!
Mehveş Evin; Barışı, özgür düşünceyi, ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunarak hayata sahip çıkacağız. Çünkü başka hayat yok, ne benim, ne senin için.
Teröre karşı ‘normalleşme’ kampanyası başlıyormuş. ‘Proje’nin (ota b.ka proje denmesi artık gerçekten gına getirdi) fikir babası, Alışveriş Merkezi ve Perakendenciler Federasyonu.HaberTürk, bu saçmalığı çocuk kandırır gibi manşet yapmış: Hayata sahip çık!
Hadi ordan… Ülke, kelimenin tam anlamıyla pisliğe battı. Ankara’nın ‘en güvenli’ merkezleri dahil, her yerde bombalar patlıyor. Devlet şiddeti engelleyemiyor, bizzat tetikliyor, demokrasiden her gün uzaklaşıyor; velhasıl normalleşemiyor… Vatandaş olarak ben normalleşeceğim, öyle mi?
Hadi ordan… Gazetecilik ahlakına sahip çıkamayan basın, ekonomik krizi haber yapamıyor. Varsa yoksa pembe bulutlar, yalan üzerine yalanlar…
Belediyeler, ünlüler, STK’lar el ele vermiş, kampanya düzenlenecekmiş. Önerileri ‘alışverişe çıkmak’!
Hadi ordan… Her köşeye alışveriş merkezi dikerken, AKP’ye yaltaklanırken bunları hesap etseydiniz.
Vizyonsuz politikalarıyla ülkeyi kan gölüne çeviren kim?
Ağustostan beri süren savaş ve IŞİD saldırıları yüzünden doğuda kültür ve tarih turizmi durdu. Japonya’sından ABD’sine, hükümetler vatandaşlarını güvenlik gerekçesiyle uyardı. Ne oldu? Mardin, Diyarbakır, Batman (Hasankeyf), Urfa’nın turizmi bitme noktasında.
Yetmezmiş gibi ‘ulu hakan’ Rusya’ya cellallendi. Rus turist ayağını kesti. Sultanahmet ve İstiklal bombalamalarıyla turizme son darbe vuruldu. Sonuç: Ruslardan sonra Alman turist de bu yıl gelmiyor. TUI verilerine göre Türkiye tatillerinde yüzde 40 düşüş var.
İngiliz The Guardian, Türkiye’de tatil rezervasyonlarının yüzde 50 düştüğünü yazdı. Ama bizim turizmcilere ‘kriz’ lafı yasaklı. Ağızlarını açsalar tepeden yiyecekler tokadı, zaten berbat olan işlerini riske atamıyorlar.
Performansıyla orta oyuncularına taş çıkartan Başbakan Davutoğlu ise suçu ‘algı operasyonu’na atıyor. Ne güzel iş ya… Sen vizyonsuz politikalarınla ortalığı kan gölüne çevir, sonra suçu ona buna at.
ABD personel ailelerini neden tahliye ediyor?
Hükümet, turizmdeki çöküşün karşısında en iyi bildiği hareketi yapıyor, yani piyasaya para pompalamaya kalkıyor. Doğrudan hibe, ödemelere erteleme, yeni istihdam alanları gibi gülünç ‘yama’larla turizmcileri susturuyor.
Hadi ordan… Bu hibeler kimin cebinden çıkıyor? Diyelim ki batan geminin deliklerini bir süreliğine tıkayabildiniz. Yine su alacak, çünkü o delikleri kendi ellerinizle siz açtınız. Bundan sonra neyle kurtaracaksınız? Ülkeyi bu noktaya getiren bizzat Erdoğan’ken, onu başkanlığa mı taşıyacaksınız?
Hadi ordan… ‘Teröre karşı dik duruş’ için halka ‘Normal hayata dön’ denecekmiş. Oldu!
IŞİD’in Türkiye’de Musevi cemaatine ait çocuk yuvalarına, okullarına, gençlik merkezlerina saldırı planı, Skynews’ta çıkıyor. İsrail vatandaşlarını geri çağırıyor.
ABD, askeri ve sivil personelin ailelerini Türkiye’den tahliye ediyor.
Yahudi ve Batı düşmanlığını pompalayan dinci kesim ne mutludur şimdi! Nasılsa bana dokunmaz, canlı bomba ‘mümin’i patlatmaz diye kendini rahatlatıyordur. Bu bakış açısına göre zaten laikler, Aleviler, Kürtler toptan havaya uçsa rahat edecekler. Nefret ve cehalet, gerçekleri görmelerini engelliyor.
Nedir o gerçek? Savaş ve şiddet bu ülkeyi esir aldı. Silahın, bombanın, şiddetin sözü ezdiği yerde hiç kimse güvende olamaz.
Hayatına sahip çıkmak isteyenlere bir kampanya da benden
Hükümet ‘teröre karşı dik durmayı’ istiyorsa, her şeyden evvel kendi siyasetini sorgulayacak. Bugünleri gören, uyaran gazetecilere, akademisyenlerin tepesine binmeyecek, görüşlerine katılmasan bile dinleyecek.
Devletin görevi, huzur ve barışı temin etmek. Bir diktatöre hizmet etmek ve kirli çıkarlarını kollamak için her düşünceyi, hakkı, özgürlüğü şiddetle bastırmak değil. Suriye’deki savaşa çomak sokmanın, çözüm sürecini berhava etmenin bedeli çok, çok ağır olacak.
Hayata sahip çıkacağız elbette, ama robot gibi alışveriş merkezlerine koşup kredi kartlarına yüklenerek değil.
Barışı, özgür düşünceyi, ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunarak hayata sahip çıkacağız. Çünkü başka hayat yok, ne benim, ne senin için. Bunu biliyoruz, söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz.
Hayata sahip çıkmak isteyen vatandaşa bir kampanya da benden: Cuma günü Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını izlemek için Çağlayan’da olun. Akademisyenler için Bakırköy ve Silivri’deki nöbete katılın.
Kalan son bir avuç dürüst, yürekli insan da mücadele edemezse kredi kartını kullanacak hiçbir yer bulamayacaksınız. Vicdanınızı hiçbir şekilde rahatlatamayacaksınız. Çocuklarınızın yüzüne bakamayacaksınız.
Mehveş Evin - Diken
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları