loading
close
SON DAKİKALAR

Herkes gereği neyse yapsın

Mehveş Evin
Tarih: 19.03.2014

Mehveş Evin; Sosyal medya kuşları, koca koca adamların düştüğü durumlarla dalgasını geçiyor.

Bugünlerde bir kısım vatandaş, her akşam çayını demleyip çekirdek çitleyerek kaset dinliyor. Sosyal medya kuşları, koca koca adamların düştüğü durumlarla dalgasını geçiyor.

Her gün bir yenisi yayınlanan ses kayıtları, sadece dünyanın en büyük çaplı yolsuzluk iddialarını ve kirli iş ilişkilerini göz önüne sermekle kalmadı... En tepeden, yani doğrudan Başbakan’dan medyaya yapılan baskının ne hale geldiğini gözümüze soktu.
Bildiğim kadarıyla Başbakan, sadece oğlu Bilal’le olan telefon görüşmesi için “montaj” dedi. Mesela Habertürk’ten Fatih Saraç’la ilgili konuşması sorulduğunda, “evet aradım, yanlış mı?” cevabını verdi.
Bu durumda medyaya hükümetin adamını yerleştirmek, denetlemek, fırçalamak, başlık ve yazıları beğenmeyince gazeteci attırmak da son derecede doğal sayılıyor.

Basının iflası

Basında 20 yılını dolduran bir gazeteci olarak, bu durumdan fevkalade utanç duyuyorum. Sizden, gazete alıp TV haberi seyreden herkesten, özellikle bu mesleğe yeni başlayan ve heves eden genç arkadaşlarımdan, hepimiz adına özür diliyorum.
Çünkü kimse; hiçbir medya patronu, hiçbir yönetici, hatta zamanında sesini çıkarmamış hiçbir gazeteci masum değil.
Bakmayın siz rotayı yeni değiştirenlere... Çoğu, meslek etiğiyle çelişen, basın özgürlüğünü hiçe sayan durumun pekala farkında olup bu düzenin bir parçası olmaktan rahatsızlık duymuyordu. Ancak gözden çıkarılınca sesleri çıktı.
Önce Roboski felaketi... Sonra Gezi protestoları, Türkiye basının iflas ettiğini zaten gösterdi. 17 Aralık’tan sonra da cemaatçiler ve destekçisi gazeteciler isyan bayrağını çekti. Geçmiş olsun.
Oysa çok önce, meslektaşlarımız birer birer işinden olurken Başbakan’ın gözüne girebilmek için yarışıyorlardı. Bazıları “her şeye rağmen işimizi yapabiliyoruz demek ki durum o kadar vahim değil” derken, suda ısıtılan kurbağa misali, gerçekleri çok geç fark ettiler.

Önce kadınlar sistem dışı

2011, Tayyip Bey’in politikalarıyla birlikte basın için de dönüm noktasıdır. Önce göze batan kadınlar temizlendi: Meydanlardan, o zamanlar gazetemizin yazarı olan Nuray Mert’e “namert” diye seslenildi. NTV’nin ve televizyonun en başarılı isimlerinden Banu Güven başta olmak üzere, etkili yayın yapan herkes ekarte edildi.
Şimdilerde “kahraman” edasıyla dolaşan erkek meslektaşlarımız, o sıralar sistem dışı kalan kadınlar için “Ama efendim onlar da çok oldular” demeyi marifet bildi. Sıra elbet onlara da geldi.
Kurtlar Vadisi repliklerine rahmet okutacak Alo Fatih’leri, Alo Mustafa’ları dinlerken, bunlar aklıma geldi. Baksanıza büyük patron “gereği neyse uzatmadan yapın” diyor, hemencecik gereği yapılıyor.
Yani gazeteci işten atılıyor. Fatih Saraç gibi, “kendileri için gereğini yapan”lar yani kendini imha eden örnekler de var.
Madem herkes “gereği”nin aslında ne olduğunu gayet iyi biliyor ve uyguluyor... Öyleyse başta basın, herkes gereği neyse onu yapsın.


OTURDUĞUM YERDEN...

Dergi, konser, parti, internet sitesi derken Bant Mag. ekibi, artık kitap da yayınlayacak. İlk yayın, Aylin Güngör’ün fotoğraf kitabı “Oturduğum Yerden”. Güngör’ün kitabında, 2004-2014 arasında İstanbul’a gelen müzisyen ve grupların şehirde, sahne arkasında çekilmiş fotoğrafları yer alıyor. Kimler mi? Mick Harvey, Chromatics, Dengue Fever, Brazzaville, Animal Collective ve daha niceleri...

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları