loading
close
SON DAKİKALAR

Hiç anlamıyorsunuz

Mehveş Evin
Tarih: 15.03.2014

Mehveş Evin; Hiç anlamıyorsunuz bizi... Oysa tek isteğimiz, insanca ve kardeşçe yaşayabilmek.

Hiç anlamıyorsunuz bizi... Oysa tek isteğimiz, insanca ve kardeşçe yaşayabilmek.

Sünni, Alevi, Ermeni, Rum, Kürt, Zaza, Zerdüşt, Ateist... Kadın, erkek, eşcinsel, transseksüel... Çocuk, engelli, bekar, evli... Genç, yaşlı, öğrenci, işçi, memur, köylü, doktor... Başörtülü, başörtüsüz...

Kimliğimiz, inancımız, siyasi görüşümüz, medeni durumumuz, cinsiyetimiz ne olursa olsun... Yok ki birbirimizle derdimiz! Tek derdimiz, eşit ve özgür birer vatandaş olarak, huzur içinde beraberce yaşamak.

Ama işinize gelmiyor. Tersine, ayrımcılığı kışkırtıyorsunuz. Çünkü “biz” ve “onlar” diye ötekileştirmenin, seçimlerde size kazandıracağı puanların peşindesiniz. Çünkü, akıl sınırlarımızı zorlayan boyutta yolsuzluk ve rüşvet iddialarından ancak yokmuş gibi davranarak, düşmanlığı körükleyerek kurtulabileceğinizi düşünüyorsunuz.

Acılar yarıştırılır mı?

Sanki yakın tarihimizde korkunç, kanlı olaylar yaşanmadı... Sanki yanı başımızda Suriye, Mısır, Ukrayna’daki iç çatışmanın halkları nereye götürdüğüne şahit olmadınız... Sanki ne yaparsanız yapın -ister öldürün, ister çalın, ister hakkı hukuku yok sayın- kimse sesini çıkarmayacak.
Cenazenin bile ayrımını yapıyor, acıları kıyaslamaya, yarıştırmaya kalkıyorsunuz. Ne kadar tehlikeli bir oyun oynadığınızın pekala farkındasınız. Aptal değilsiniz. Tek amacınız iktidarı yitirmemek, var gücünüzle o koltuklara yapışmak. Zira sendelerseniz, düşeceğinizi biliyorsunuz.
Sokaklar, size “katil” ve “hırsız” diye bağıran öfkeli genç insanlarla dolu. Onlarla yüzleşemezsiniz. Klasik taktiğe başvuruyorsunuz: Ötekileştir, korkut, halkı birbirine düşür.... Yeter ki o koltuktan olma!
İsterse dünya yansın, kimin umurunda?


İnsanca, pek insanca...

Friedrich Nietzsche, “İnsanca, Pek İnsanca..” kitabında şöyle der:
“Tarihi bu kadar şiddete boğan, farklı görüşlerin çatışması değildir. Görüşlere olan inancın, bir başka deyişle hükümlerin çatışmasıdır.”
Hükümlerde bulunuyor, hükümleri çatıştırıyorsunuz. Sonra “sandık da sandık” diye bağırıyorsunuz. Keşke sandık sihirli bir kutu olsa, bunca acının, hak yemenin, ayrımcılığın telafisini yapabilse!
Sokaktaki çocuklara iyi bakın. Ezici çoğunluğunun şiddetle, siyasetle, çıkarla işi yok. Berkin’in, Burakcan’ın babalarının ne söylediğine kulak verin. Onlar sizi aklı selime davet ediyor, eh biraz utanın.

BİZİ BÖLDÜLER

* 12 Mart günü saat 1’den 6’ya kadar, Berkin Elvan’ın cenazesi için toplanan kalabalıkların arasında, Şişli-Mecidiyeköy-Feriköy hattındaydım. Yüz binlerin toplandığı sokaklarda dolaşırken bir kez bile itilmedim, ayağıma basılmadı.

* Ancak Gezi gösterilerine kıyasla, bu defa öfke çok daha fazlaydı. Benim gördüğüm ve “taşkınlık” olarak nitelendirilecek tek olay, AKP afişlerinin halkın alkışlarıyla direklerden indirilmesiydi.

* Osmanbey’de yakma-yıkma olayları akşam saatlerinde, polis kitlenin üzerine gazla saldırdıktan sonra yaşandı.

* Kalabalıkların arasında kulak misafiri olduğum bir konuşma: “Bizi böldüler... Gerçekten böldüler!”

* Kastettikleri, Kürdistan değildi. Aynı şehirde, aynı mahallede, aynı apartmanda yaşayan insanların birbirine düşman olacak noktaya gelmesiydi.

Mehveş Evin - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları