Tarih:
30.11.2013
Hâlâ yiyor musunuz?
Mehveş Evin; Bu süt ekşimiyor, 15 gün dayandı... Bir et aldım, günlerce dolapta bekledi ama kokmadı bile...
Bu süt ekşimiyor, 15 gün dayandı... Bir et aldım, günlerce dolapta bekledi ama kokmadı bile...İyi, güzel de... Sizce burada bir tuhaflık yok mu?
Genellikle ev kadınlarının evhamı veya “organik modası” diye geçiştirdiğimiz bu tespitler, aslında hayat memat meselesi!
Ne zaman çocuğumuz olur veya hastalanırız... Ancak o zaman aklımız başımıza gelir, “sağlıklı beslenme”ye, büyüklerimizin pişirdiği doğal yemeklere övgüler düzeriz.
Gıdayla sağlık arasındaki ilişkiyi güya ilkokulda öğreniyoruz. Fakat dört bir yanımız endüstriyel gıdalarla çevrildiğinden, çoğumuz ne yediğimiz konusunda “koyver gitsin” diyoruz. Acısını türlü hastalıkla, gelişimsel bozuklukla çekiyoruz.
Son yıllarda Canan Karatay gibi bilim insanları sayesinde, beslenmede “gelenekselin, doğalın” önemini kavramaya başladık.
Paraya endeksli bilim
Paraya endeksli bilim
Dr. Yavuz Dizdar, sistemi eleştiren nadir isimlerden. Yeni çıkan “Yemezler!” adlı kitabında (Hayy kitap) beslenmenin biyolojisini titizlikle araştırıp yazmış. İ.Ü’nün onkoloji uzmanlarından Dr. Dizdar, Dünya gazetesine yazdığı sağlık ve gıda politikası yazılarıyla da tanınıyor.
“Yemezler”, hem Batı tıbbına hem de gıda endüstrisine ciddi eleştiriler yöneltiyor, çünkü:
1- Bilim “aşırı uzmanlaşma” çıkmazına girdi, yeni düşünceye erişim kısıtlı.
2- Paraya endekslenmiş bir dünya algısı, ilmi besleyemez. Akademi, endüstriyle işbirliği halinde.
3- Tıpta yapılan milyonlarca araştırmaya rağmen ne diyabet, ne kanserde gerçek bir ilerleme sağlanamadı.
Tek çare gelenek
Tek çare gelenek
Dr. Dizdar’a göre, bugün araştırmaların büyük bölümü, insanların beslenme ihtiyaçlarının en doğru nasıl karşılanacağından çok... Gerçek gıdayı taklit eden ürünlerin tüketiciyi nasıl kandırabileceğine yöneldi. Oysa...
“Neyin nasıl yenebileceği ve pişirilmesi gerektiği, tamamen gelenek üzerine kuruludur. Bu ülkede son yıllara kadar kanser ciddi bir sorun olmamışsa... Çocukluk çağı astımı nadiren görülmüşse bu, geleneğin verdiği bir güvence.”
Yalan mı? Köyde büyüyen çocuğun sağlığının, şehirli, steril ortamda büyüyen çocukların sağlığından daha iyi olduğunda herkes hemfikir... Ne yazık ki bugün köylü de market alışverişine mahkum. Yani gelenek hızla yok oluyor...
Kitabın bazı bölümleri “teknik” gelse bile tamamını okumanızı öneririm. Her gün ağzınıza atıp midenize yolladığınız gıdanın kaynağını ve nasıl yapıldığını bilmeyecekseniz, aldırmayacaksınız...
Neyi sorgulayacaksanız?
DOKTORDAN ÖĞÜTLER
* İyi yemek, tencerede ağır ateşte pişer. Hızlı yemek pişirmek meziyet değil, özensizlik.
DOKTORDAN ÖĞÜTLER
* İyi yemek, tencerede ağır ateşte pişer. Hızlı yemek pişirmek meziyet değil, özensizlik.
* Hızlı ve hazır gıda, biçiminden değil, değişen içeriğinden ötürü sorunlu.
* Endüstriyel taklit gıda almayın, iyisini bulup az, öz ve tadında bırakın.
* Kız ve erkek çocuklarına mutfak kültürünü öğretin. Yemek kültürü, bırakabileceğiniz en önemli mirasın parçalarından.
* Pekmez ve gerçek boza gıdadan öte, deva gibidir. Mevsiminde tüketin.
* Neyin yenebilir olduğunu test etmek için bir kedi yeter: Süt, salam ve sosisi verin bakalım yiyecek mi?
Dr. Dizdar’a ulaşmak için: yavuz.dizdar@gmail.com
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları