Tarih:
19.05.2012
Kız çocuklarına toka verip tecavüz edenin cezası ne?
Bu yüzden hiçbir çocuk, bu ülkede güvende değil...
Siirt’te 4 kız çocuğuna, 2 yıl boyunca tecavüz eden 36 sanıktan 10’unun cezaları kesinleşti.Milliyet muhabiri Gökçer Tahincioğlu, kararın gerekçelerini yazmasa, “aman ne kadar güzel ceza almışlar” havasına kaptıracaktık belki. Ancak Tahincioğlu’nun dünkü haberiyle, infial yaratan NC davasına benzer gerekçelerle Siirt’te de sanıkların suçlarının hafifletildiğini öğrendik.
Hazır mısınız bu iğrenç hikâyeyi dinlemeye?
1. Mağdurelerin anlattığını sanıklar da tanıklar da itiraf etti. Evet, parkta, okulda, dükkânda, bu kız çocuklarıyla oral ve anal seks yaptıklarını doğruladılar.
2. NC davasında da çok tartışılan “rıza var” gerekçesi bu davada da piyasaya çıkarıldı. Önce tehditle kızlara zorla tecavüz eden sanıkların, daha sonra “şeker, toka, 5 lira” vermesi, “rıza” sayıldı. Gerçi “rıza”nın hükmü, 15 yaşından küçük oldukları için sayılmadı! Kafaya bakar mısınız... Adam hem tecavüz, hem tehdit ediyor... Sonra iki toka karşılığında bu suç, ırzına geçilmiş küçücük kız çocuklarının “orospuluğu” olarak kayda geçiyor!
3. Biliyorsunuz bizim mahkemeler “ruh sağlığı” konusunda süper uzmandır. Bir bakışta ya da uyduruk bir raporla kişinin ruh sağlığının bozulup bozulmadığını şıp diye anlayabilir.
Ver tokayı al rızayı
Siirt davasında da böyle olmuş. Çocukların ruh sağlığının “bir seferlik” bozulduğuna hükmetmişler. Anladığım kadarıyla bu mahkeme için tek kriter, o ilk tecavüz. Sonraki “toplu tecavüz seansları” aklanmış oluyor! Ve bu korkunç travmanın etkisiyle bir hayat geçirmek zorunda olan çocukların psikolojisi tamamen yok sayılıyor. Tabii, tokayı aldılar ya, bu mantığa göre sonraki “eylemler” bu çocuklar için bir eğlence olmalı...
4. İyi hal... Evet efendim, defalarca çocuklara parkta, okulda tecavüz eden erkekler için bile ‘iyi hal’ denen şey geçerli... Nedeni, “cezanın tüm sanıklar üzerindeki olumsuz etkisi”! işe bakar mısınız... Dört çocuğa iğrenç yöntemlerle tecavüz ediliyor, hayatları tahrip ediliyor... Sonra da bu çocukların hayatı değil, bu iğrenç mahlukların geleceği düşünülerek ceza veriliyor!
Bu da yetmiyor... Cezalar alt sınırdan veriliyor..
Parkta, okulda tecavüzün cezası
Durun, yetmedi. Zincirleme eylem, cezanın dörtte 1 oranında artmasına neden olmuş. Oysa paşa gönülleri istese bu cezayı dörtte üç oranında artırabilirlerdi!
Ve işte o zaman, Türkiye’de küçük çocuklara okullarda, parklarda tecavüz etmenin “iyi hal”le yırtılacak bir şey değil, ibretlik bir cezayla sonuçlanabileceği herkese ilan edilirdi.
Belli ki bu mahkemenin, pek çok başka mahkeme gibi, böyle bir derdi yok. Var olan kadük ceza sistemini, kendi elleriyle kuşa çevirmeyi bir kez daha tercih ettiler.
Bu topluma, çocuklara zincirleme tecavüz etmenin bahaneleri ve gerekçeleri olduğunu bir kez daha gösterdiler. İşte bu yüzden hiçbir çocuk, bu ülkede güvende değil. Çocuklara tecavüz edilirse olay, kolaylıkla bir rıza ilişkisine çevrilir. Sonra da kendine hukuk insanı diyenler tarafından, mağdurların ruhu, tekrar tekrar tecavüze uğrar. Hayatlarının sonuna kadar.
Ahmet Vefik Alp ne yapmaya çalışıyor?
- Kaç defa, kaç ayrı partiden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday olup kazanamadı, artık bilmiyorum. Ama önemli olan kazanamamak değil. Prof. Ahmet Vefik Alp‘in bitmek bilmeyen iktidara gelme arzusu...
- Bir süredir, kendi kendine işittiği Taksim’e cami projesiyle gündeme geliyor Prof. Alp. Sofya’da proje ödül aldı. Bay Alp müsterih. “Başbakanımız onay vermiş” zaten, şimdi tartışılsın istiyor. Kim bilir, belki Taksim camii vesilesiyle çok arzuladığı İBB Başkanlığı’na doğru yelken açacak...
- Ultra modern cami projesinin nasıl olduğundan önce, tartışılması gereken şu: Kamu alanlarında, Başbakan’a ulaşan ve istediğini kabul ettiren her kim ise, proje yapma serbestisine sahip olabilir mi?
- Değil İstanbul’un, Türkiye’nin en önemli alanı sayılan Taksim, sipariş edilmiş bir projeyle “medeniyetler beşiği” falan olmaz... Taksim zaten tarihiyle, geçmişi ve kültürüyle bir kimliğe ve değere sahip. Üzerine düşünülen tasarruflar bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirir.
- Mesele Taksim’e bir cami yapıp yapmamak değil. Taksim’i çevreleyen pek çok cami varken neden devasa bir camiye ihtiyaç duyulduğu da değil. Taksim’i bütünüyle değiştirmeyi amaçlayan projelerin tümünde, nasıl ve hangi kriterlere göre hareket edildiği...
- Kaç defa, kaç ayrı partiden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday olup kazanamadı, artık bilmiyorum. Ama önemli olan kazanamamak değil. Prof. Ahmet Vefik Alp‘in bitmek bilmeyen iktidara gelme arzusu...
- Bir süredir, kendi kendine işittiği Taksim’e cami projesiyle gündeme geliyor Prof. Alp. Sofya’da proje ödül aldı. Bay Alp müsterih. “Başbakanımız onay vermiş” zaten, şimdi tartışılsın istiyor. Kim bilir, belki Taksim camii vesilesiyle çok arzuladığı İBB Başkanlığı’na doğru yelken açacak...
- Ultra modern cami projesinin nasıl olduğundan önce, tartışılması gereken şu: Kamu alanlarında, Başbakan’a ulaşan ve istediğini kabul ettiren her kim ise, proje yapma serbestisine sahip olabilir mi?
- Değil İstanbul’un, Türkiye’nin en önemli alanı sayılan Taksim, sipariş edilmiş bir projeyle “medeniyetler beşiği” falan olmaz... Taksim zaten tarihiyle, geçmişi ve kültürüyle bir kimliğe ve değere sahip. Üzerine düşünülen tasarruflar bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirir.
- Mesele Taksim’e bir cami yapıp yapmamak değil. Taksim’i çevreleyen pek çok cami varken neden devasa bir camiye ihtiyaç duyulduğu da değil. Taksim’i bütünüyle değiştirmeyi amaçlayan projelerin tümünde, nasıl ve hangi kriterlere göre hareket edildiği...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları