loading
close
SON DAKİKALAR

Kızıl Kmerler rejiminin ‘Survivor’ı: Hiçbir halk bu acıları yaşamasın!

Mehveş Evin
Tarih: 17.05.2016

Mehveş Evin; Adı ister ‘komünist’ rejim, ister ‘demokratik’ devlet olsun, başında bir despot olduğunda halkların ne büyük facialar yaşayabileceğinin, insanlıktan nasıl çıkılabileceğinin en korkunç örneklerinden birini Kamboçya yaşadı…

PHNOM PENH – Yeni savaş suçlarının işlendiği, insan haklarının yok sayıldığı, etnik ve dini kırımların sürdüğü 21’inci yüzyılda, biraz geriye dönüp savaş ve katliamların başka ülkeleri, insanları nasıl etkilediğine bakmakta fayda var.

Adı ister ‘komünist’ rejim, ister ‘demokratik’ devlet olsun, başında bir despot olduğunda halkların ne büyük facialar yaşayabileceğinin, insanlıktan nasıl çıkılabileceğinin en korkunç örneklerinden birini Kamboçya yaşadı… Pol Pot’un ülkenin kontrolünü ele geçirdiği 1975-79 yıllarında yaklaşık 2 milyon insan öldürüldü.

Peki bunca vahşet neden yaşandı?

Bir psikopatın canı öyle istediği, dalkavukları da ondan beter zalimleştiği için! Ve Vietnam savaşının etkisiyle güçlendiği için…

Neymiş? Savaşın şakası yokmuş.

Kızıl Kmerler işkencehanesi artık müze

   

1979'deki işkencehanin dışarıdan görünüşü (Fotoğraflar: Wikipedia)




Bugün Phnom Penh, küçük motorsikletlerin her deliğe girip çıktığı, insanların her daim içtenlikle gülümsediği, rengarenk, canlı, kendi halinde bir başkent… Sokaklarında dolaşırken bundan 30 yıl öncesinde ülkede bir soykırım yaşandığına inanmak güç.







Phnom Penh’in göbeğindeki bir okul, Kızıl Kmerler’in en kanlı günlerinde hapishaneye dönüştürülmüş. Tuol Sleng nam-ı diğer S-21 olarak tarihe geçen bu korkunç mekan, bugün artık bir soykırım müzesi.

Sınıfların hücrelere bölündüğü, çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden toplandığı ve akıl almaz işkencelerden geçirildiği, nihayetinde ölüme yollandığı S-21’i gezerken insanlığınızdan utanıyorsunuz.

Turun sonunda, S-21’den kurtulabilen ve bugün hala yaşayan iki kişiden biriyle, Çum Mey’le tanıştım. Başına gelenleri kitaplaştıran ve işkence gördüğü hapishanenin bahçesinde satarak geçinen Mey’in hikayesini anlatmadan önce, Kızıl Kmerler’in nasıl bir ortamda doğup geliştiğine bakalım…

ABD dört yıl boyunca ‘gizlice’ bombaladı

Malumunuz ABD, Vietnam savaşında ‘Komünist gerillalara yardım ediyorlar’ diyerekten 1969’dan 1973’e kadar Kamboçya’nın yarısından fazlasını ‘gizlice’ bombaladı. Dönemin ABD başkanı Richard Nixon’un emriyle, 115 bin noktaya, toplam 2.7 milyon ton (Hiroşima ve Nagasaki dahil, 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılanın toplamından daha büyük bir rakam) bomba, en az 500 bin Kamboçyalı’yı öldürdü. Yüz binlerce insan göç ederken, açlık ve hastalıktan öldü. Vietnam savaşı ve yıllarca süren korkunç kıtlık, ülkedeki sosyo politik dengeleri alt üst etti.

1970’te askeri darbeyle Amerikancı bir hükümet göreve gelirken Kuzey Vietnam da ülkedeki Kızıl Kmerler gerillalarını destekleyecekti. Bu iki gücün arasındaki iç savaşın sonunda kazanan radikal komünist Kızıl Kmerler oldu ve 1975’te başkent Phnom Penh’i ele geçirdiler.

Kızıl Kmerler, başta Amerikancı hükümete ‘destek verdiği’ iddiasıyla asker, akademisyen, mühendis, öğretmen, sanatçı ve rahipleri öldürdü. Gözlük takmak, öldürülmek için yeterli bir nedendi: ‘Okuyan kişi’ Kızıl Kmerler’in düşmanıydı! Pol Pot’un vizyonu ‘sınıfsız bir tarım toplumu’ yaratmaktı, bu nedenle ülkedeki aydınların yüzde 90’ını yok ederek ‘Sıfır Yılı’nı ilan etti.



Çocuklar, kadınlar da bu vahşetten payını aldı. Her diktada olduğu gibi Kızıl Kmerler yönetimini de paranoya esir alınca kendi askerlerini, taraftarlarını ve ailelerini de infaz etmeye başladı.

S-21’den kurtulan hala sağ iki kişiden biri



S-21, Kızıl Kmerler’in ülke çapında kurduğu 150 infaz ve işkence merkezinden sadece biriydi. En az 12 bin kişi burada öldürüldü. Vietnam ordusu Pol Pot’u indirmek için ülkeyi işgal ettiğinde S-21’den sadece yedi mahkum sağ çıkabildi.

60 yaşından bir gün fazla göstermeyen, 1933 doğumlu Çum Mey de onlardan biriydi. Hayatta kalma sebebi, mahkumların ‘itiraflar’ını yazdıkları daktiloları, dikiş makinelerini tamir edebilecek mekanik beceriye sahip olmasıydı.



Yoldaş Duch

S-21’deki işkence ve infaz metotlarının mimarı ‘Yoldaş Duch’ kod adlı general Kaing Kek Iev, ancak 2009’da yargılanabildi. Döneme tanıklık eden az sayıdaki insandan biri de Çum Mey oldu.

Köyde, tek hayali araba tamir etmek olan bir çocuk olarak büyüyen Mey, “Kurtuldum, ama şanslı olduğumu söyleyemem çünkü karım ve kızlarım açlıktan, hastalıktan öldü. Gördüğüm işkenceler korkunçtu. O zamanlar, ölmek yaşamaktan daha iyiydi. Ama ben sağ çıktım ve hikayemi anlatmanın görev olduğuna inanıyorum” diyor.

‘Her gece neden kurtuldum diye düşünüyorum’



tuolsleng hapishanesi1Çum Mey’in kitabının adı ‘Survivor.’ Televizyondaki ‘Survivor’ yarışmasına benzemez. Mey hala sağ çıkmanın şaşkınlığını yaşıyor: “Belki önceki hayatımda iyi şeyler yaptım, bu hayat bana bağışlandı. Her gece, neden kurtuldum diye düşünüyorum çünkü yaşamım boyunca çok kez ölümden döndüm.”

Kızıl Kmerler, Çum Mey’i gemi tamirinde çalıştırıyor. Daha sonra başkentteki kamplarda… Nedenini hala bilmese de 1978’de tutuklanıp S-21’e götürülüyor. Her mahkuma yaptıkları gibi boyunu ölçüp fotoğrafını çekiyorlar, ardından ancak oturabileceği büyüklükte bir hücreye yerleştiriliyor.

12 gün ve gece işkenceden geçirilen Çum Mey, başta gerçeği yani CIA’yi hiç duymadığını söylese de korkusundan sonunda ‘itiraf’ ediyor. Ve birbirine zincirle bağlanmış 30 kişiyle bir araya konuyor.

Ses çıkarana 200 kırbaç atılıyor, idrar kaçıran yerden yalamak zorunda: “Bir fare ya da kertenkele yakalayabilsek çiğ çiğ yiyebilirdik.” Geceleri kamyonlar gelip mahkumları ölüm tarlalarına götürüyor. Kurşunu boşa harcamak yok! Döverek, uçurumdan atarak, açlığa terk edilerek öldürülüyorlar…

Mey, mekanik becerisi sayesinde hayatta kalıyor. Daktiloları tamir ederken işkenceden geçen insanların çığlıkları, “Öldürün beni” diye haykırmaları hala kulaklarında…

‘Emirleri uygulamaları gerekiyordu’



“Sadece Kamboçya halkı değil, hiçbir halk böyle korkunç birşey yaşamamalı” diyen Mey, işkencecilerini bile affetmiş: “Onlar da benim gibi insan, birer kurban. Emirleri uygulamaları gerekiyordu.”

Çum Mey’le vedalaşıp S-21’e son bir kez göz atarken, Diyarbakır hapishanesini düşünüyorum. Müze olmalı, insanlık yapılanları öğrenmeli ve ‘Bir daha asla’ diyebilmeli.

Adalet geç ve güç geldi

1968- Pol Pot’un liderliğindeki Kızıl Kmerler, Kamboçya’ya tarımsal, sosyalist ütopya getireceğini ilan ediyor.

1969-1973 ABD’nin Kamboçya’ya ‘gizli’ bombardıman harekatı.

1973-1974 Kızıl Kmerler ülkenin çoğunda kontrolü ele geçiriyor. Nisan 1975’te başkente giriyor.

1976- Rejim, vatandaşları üç kategoriye ayırıyor: Şehirliler, arazi sahipleri, askerler, bürokratlar ve tüccarlar ‘yiyecek hak etmeyenler’ kategorisinde. Bu gruptakiler öldürülüyor, köle şartlarında çalıştırılıp açlığa talim ediliyor. Din ve para yasaklanıyor.

1979- Vietnam ordusunun desteğiyle Kamboçya Ulusal Birliği, Phnom Penh’i ele geçiriyor. Pol Pot kaçıyor.

1998- Uluslararası mahkemeye çıkacağı kesinleştiği gün Pol Pot, Kamboçya’da ölüyor. İntihar mı etti, kaçtı mı dedikoduları bitmek bilmiyor.

2009- Yoldaş Duch, BM’nin öncülüğünde kurulan mahkemede yargılanıyor ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyor.

2014- İki Kızıl Kmer lideri daha insanlığa karşı suç işlemekten ömürboyu hapis cezasına çarptırılıyor. (BBC)

Mehveş Evin - Diken

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları