Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’un üçüncü yıldönümünde “FETÖ ile mücadele”nin başarıyla devam edeceğini belirtip şöyle dedi:
"Sakalımızı kestiler ama kesilen sakal çok daha gür çıktı. Biz ise onların kollarını kestik, kolay kolay ayağa kalkamayacaklar."
“Kollarını kestik” metaforu ilginç. İnsan bedeni, örgütün tamamını temsil ediyorsa, kollarla kast edilen o bedenin uzantıları, kritik motor becerileri.
Bu cümle, aynı zamanda bir itiraf. Çünkü hedefteki örgütün “yaşamsal uzuvları” (beyin, kalp, akciğer gibi) ya da misal, hareket etmesini sağlayan bacakları yerinde duruyor demek.
Cemaatin beyni Fethullah Gülen zaten yurtdışında yaşıyor.
Şüpheli, darbede parmağı olduğu düşünülen kritik isimlerin çoğu firari.
“Yurtta Sulh Konseyi" üyesi olduğu düşünülen 17 askere 141 kez ağırlaştırılmış müebbet verildi; tümü suçlamaları reddetti.
Darbe girişimine dair açılan davalarda toplam 1.053 kişiye ağırlaştırılmış müebbet, 978 kişiye müebbet, 1.208 kişiye 2 ay-20 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.
Kısacası binlerce insan yargılandı, ağır cezalara çarptırıldı. Fakat hâlâ darbenin nasıl, kimler tarafından planlandığı, organize edildiği ve yönetildiğine dair cevaplanmayan soru çok.
“FETÖ MÜCADELESİ” NASIL DEVAM EDECEK?
Cumhurbaşkanı, mücadelenin devam edeceğini söylüyor. Darbenin beynine, kalbine ulaşılamadığına göre...
Acaba kast edilen, söz konusu bedenin gölgesinden geçenler veya geçmeye kalkanlar mı?
Ya da darbe girişimiyle hiçbir alakası olmadığı halde, siyaseten temizlenmesi, cezalandırılması elzem görülenlerle mi sürecek bu mücadele?
Mesela hakkında gizli bir soruşturma yürütülen İYİ Parti lideri Meral Akşener’le mi...
Tekrar hapse gönderilen 6 Cumhuriyet çalışanıyla mı...
Yoksa Gezi’yle bağlantılandırmaya çalışarak mı sürecek “mücadele”?
Şu üç yıllık süreçte yürütülen pek çok soruşturma ve operasyonların tabiatı, darbe girişimine dair şüpheleri azaltacağına, artırmadı mı?
Öte yandan darbeyle bağlantılı kimi isimler esrarengiz biçimde salıverildi, kimilerine ise hiç dokunulmadı...
Eğer gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa, AKP ve MHP neden darbenin siyasi ayağının araştırılmasına engel oluyor?
BIÇAĞIYLA KENDİ ADALETİNİ UYGULAYANLAR
Siyasi “ayak” yok ama darbenin “medya ayağı/yapılanması” diye gazeteciler ağırlaştırılmış müebbet cezalarına çarptırılıyor...
Sivil toplumcular, memurlar, Bank Asya’ya para yatıranlar darbeyle bağlantılı görülüyor...
Siyasetteki, iş çevresindeki olası tepe bağlantılar yok sayılacaksa, “kolları kestik” denip geçilir.
Olası bir muhalefete, siyasi harekete dahil olacaklar, haklarında hazırlanan dosyaları tirtir bekleyerek geçirir...
Metafor bir yana... Gerçekten insan kesip biçenler var. Onlar ne olacak?
Yusuf Tosun adlı kişi, Hava Harp Akademisi öğrencisi Murat Tekin’in boğazını kestiğini açıkça sosyal medyada paylaştı. Hatta bir insanı nasıl öldürdüğünü ballandırarak anlattı.
O gençlerin çoğunun “tatbikat” denilerek Boğaziçi Köprüsü’ne götürüldüğünü biliyoruz. Üstleri, yani emir verenler cezalandırıldı, çoğu beraat etti.
Peki yakalanan, etkisiz hale getirilen veya teslim olan bir askerin boğazını kesip elini kolunu sallayarak dolaşmak, FETÖ ile mücadelenin neresinde?
Karşısındakini “hain” gören herkes, eline bıçağı alıp boğaz kesebiliyor, üstelik kahraman muamelesi görüyorsa...
O zaman devlet nerede?